ABD şimdi müdahale edecek, ama bir daha asla…

Rusya’nın belli belirsiz itirazlarını atlarsak ABD ve Fransa’nın Suriye’ye saldırması için herhangi bir engel kalmadı. Yalnız bu müdahalenin nasıl, ne kadar, nereden, kiminle, kimler için kimlere karşı yapılacak gibi birçok soruyla başlamasında, dünya ve bölge kamuoyunun tepkisinin dağıtılması gibi bir hedefin gözetildiği de anlaşılıyor.

Esad’ın iktidarda bırakılacağı bir müdahaleden tabi ki en büyük zararı Türkiye görecek. Bunun birçok nedeni var.
Birincisi müdahale ile birlikte Suriye’den Türkiye’ye sığınanların sayısı birden iki üç kat artacak.
İkincisi, Reyhanlı benzeri patlamalarla ciddi can kayıpları olacak.

Üçüncüsü, Esad’ın düşük ihtimalle de olsa atacağı füzeler, güneydoğu illeri için korku ve paniğe neden olacak.

Dördüncüsü, bu müdahale ilk körfez savaşında Irak’a yapıldığı gibi Suriye’nin kuzeyi içinde Esad’a bir yaptırım öngörmezse iyice incelen çözüm süreci kopacak.

Beşincisi, CHP bünyesinde H. Aygün gibi ne olduğu bilinen bazı malum vekiller, dokunulmazlığı kullanarak içerdeki Esad yanlısı odakları harekete geçirmek için yoğun efor harcayacak.

Altıncısı, Gezi olayları geçmişteki Gazi olaylarına evrilecek ve kan dökülmesi sağlanarak tırmandırılacak.

Müdahalede en rahat olan ve konumunu güçlendirecek olan tabi ki başta israil sonra Mısır ve bölgedeki Arap şeyhleri olacak. Müdahale ile birlikte israil için artık Suriye sınırlarını ihlal etmedeki tehlike de ortadan kalkacak. ABD ve batılı güçlerin müdahale ile birlikte o bölgeye yerleşeceği de kesin olduğuna göre israil’i rahatsız eden Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah gibi güçlere karşı ciddi bir kalkan gelecek ve bunların ilk elden ortadan kaldırılması gündeme gelecek.

Mısır tabi ki Hamas’ın israil’i tanıması için dize getirilmesinde daha da fazla rol oynayacak ve çok zor da gelse –Türkiye’nin de tavsiyesiyle- israil’i tanıma ihtimaliyle birlikte varlığı hükmen bitirilmiş olacak. İhvanın bütün idari kadroları zindanlara atıldıktan ve kurumları kapatılıp darbe rejimi kendini tamamen sağlama aldıktan sonra sözüm ona birtakım sözde İslami gruplara ve Ezher şeyhine yönetimde söz hakkı verilecek.

İran’ın her ne kadar israil’i tehdit eden bir takım çıkışları olsa da kendisini savaşa çekmeye çalışan ABD, Fransa, israil, Suudi Arabistan gibi kalabalık bir güç karşısında ciddi bir adım atmayacağı da açıktır. Özellikle Fransa’nın, müdahale için çok ısrarlı ve kararlı tutumu, Lübnan’la ilgili eskiden var olan bir takım hedefleri ve Lübnan üzerinden bölgedeki etkisini hissettirmek isteyişi nedeniyledir. İran’ın çekilmek zorunda bırakılacağı veya sembolik marjinal bir düzeye indirgeneceği bir Lübnan’ın, bölgede israil’i ne kadar sevindireceği de malumdur. Bu arada şu andaki Fransa yönetiminin tamamen siyonist israil lobisine bağlı olduğunu da hatırlayalım.

Ve tabi ki ABD ve diğer güçler İran’a müdahale etmeyecekler. Çünkü İslam için en büyük tehlike olarak İran’ı gören, El Kaide yelpazesindeki grupların yeni cihad(!) adresleri zaten bellidir.

Bunlar bardağın boş tarafı. Bir de dolu tarafı var. Bir rahmet rüzgârı esecek. Her tarafta İslam ümmeti, aman şu fitnelerden çatışmalardan uzak duralım diyerek çalışacak. Allah-u Teâlâ, onların kurdukları tuzakları boşa çıkaracak, va’dinin zamanı geldiğinde yerine getirecek ve nurunu tamamlayacak. Mısır’da şehadet kazanacak. Arap şeyhleri yıkılacak. İsrail’in korktuğu başına gelecek. Çünkü Avrupa ve ABD’de Yahudi lobileri etkisini kaybedecek. İslam’ın batıda yayılışı hızlanacak.
Kısaca ABD sadece şimdi müdahale edecek, ama bir daha asla…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.