‘Allah Yolu’ndan Alıkoyanların Vay Haline

‘Allah Yolu’ndan Alıkoyanların Vay Haline

İnsan için bir dar-ı imtihan olan şu dünya hayatı çift şeritli bir yol misalidir.

İnsan için bir dar-ı imtihan olan şu dünya hayatı çift şeritli bir yol misalidir. Sağ şerit: Allah yolu, hayır ve kurtuluş yolu; sol şerit ise: Şeytan yolu, şer ve hasaret yoludur. Sağ yolun son durağı cennet, sol yolun son durağı ise cehennemdir. Allah her iki yolu da insanlara göstermiş ve insanları hak yolun yolcusu veya batıl yolun yolcusu olma hususunda serbest bırakmıştır. “Biz ona iki yolu (hayır ve şer yolunu) gösterdik.” (Beled:10), “Biz ona yolu gösterdik, (artık o), ya şükredici olur ya da nankör.” (İnsan:3) Fakat hayır ve şer yolunu seçme hürriyetine karşılık “muhakkak ki iyiler nimetler içindedir” diye va’detmiş ve “muhakkak ki facirler alevli ateşin içindedir” diye tehdit etmiş. (İnfitar:13, 14) Hiç şüphesiz Allah (cc) va’dini yerine getirendir.

İnsanlık tarihi de bu iki yolun yolcularının mücadele alanıdır. Hak ehli insanlığı iyiliğe, saadete ve nimetlere davet edip ilim ve hikmeti araç olarak kullanırken; batıl ehli ise insanlığı kötülüğe, hüzne ve ateşe davet edip zulmü, cehaleti, oyun-eğlence ve gafleti araç olarak kullanır.

“Ey kavmim! Bu halim nedir ki, (ben) sizi kurtuluşa davet ediyorum; hâlbuki siz beni ateşe davet ediyorsunuz.” (Mü’min:41)

Allah yolundan alıkoymak fiili Kur’an’da çoğunlukla küfür kelimesi ile beraber kullanılmıştır. Allah yolundan uzaklaştırma, Allah’a kulluk etmeye engel olma gerçekte küfür ehlinin işidir ki; bu fiil onlara önderleri İblis’ten miras kalmıştır. Şeytan’ın insanları saptırmak için Allah’ın dosdoğru yolu üzerine oturacağına dair vaatte bulunduğunu Kur’an-ı Kerim’den öğreniyoruz. (A’raf:16) Kâfir ve müşrikler şeytan ordusunun insan taifesindeki temsilcileridir. Küfür ve şirk ehli, İblis’in gecesini gündüzüne katarak hazırladığı tuzakları ve planları insanlar üzerinde uygulattığı zümredir.

“Muhakkak ki kendilerine hidayet apaçık belli olduktan sonra küfredenler ve Allah yolundan alıkoyanlar ve Resule (sav) karşı çıkanlar Allah’a (cc) hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah onların amellerini boşa çıkaracaktır.” (Muhammed:32)

Muhakkak ki küfredip de Allah yolundan alıkoyan sonra kâfir olarak ölenleri Allah asla affetmeyecektir.”(Muhammed:34)

“(Ey Habibim!) Sana haram olan ayı ve onda yapılacak savaşı soruyorlar. De ki: ‘Onda savaşmak büyük bir günahtır. Bununla birlikte insanları Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkâr etmek, Mescid-i Haram’dan alıkoymak ve halkını (Muhammed ve ashabını) ondan çıkarmak Allah katında daha büyük bir günahtır…” (Bakara:214)

Bu ayet, bütün müfessirlerin ittifakıyla Abdullah İbn-i Cahş hakkında inmiştir. Resulullah (sav) Abdullah İbn-i Cahş komutasında Muhacirlerden sekiz kişilik bir seriyeyi Kureyş’e ait bir kervanı gözetlemek üzere gönderiyor. Seriye, kervanla karşılaştığında Cumade’l-Ahirenin sonu ve ertesi gün haram ayı olan Receb idi. Amr İbni Hadrami’yi öldürüp iki esirle beraber kervanı alarak Medine’de Resulullah’a (sav) getirdiler. Bu Ganimet İslam’da ilk ganimet ve öldürme de müşriklerden ilk öldürme idi. Geldikleri zaman Resulullah (sav) onlara: “Ben size haram ayda savaşmayı emretmedim” buyurdu. Abdullah: “Ey Allah’ın Resulü! İbni Hadrami’yi öldürdük, akşam Receb hilalini gördük, bunu Receb’te mi yoksa Cumade’l- Ahire’de mi yaptığımızı bilmiyoruz” dedi. O zaman Resulullah (sav) ganimetten hiçbir şey almadı. Seriyeye katılan sahabeler mahvolduklarını zannettiler ve tevbeleri hakkında ‘bir şey inmedikçe kımıldamayız’ dediler. Müslümanlardan bazı kimseler bunlara bu hususta ‘emrolunmadığınız bir şeyi yaptınız, savaş ile emredilmediğiniz halde haram ayda savaştınız mı?’ diyenler oldu. Kureyş de “Muhammed ve ashabı, halkın maişet tedariki için çalıştıkları ve korkuda bulunanların emniyette olduğu haram ayını helal saydılar. Receb ayında kan döktüler” diye yaygara kopardılar. Yahudiler de gerginliği artıran ve harb ateşini yakan fal okları çekmeye ve yorumlar yapmaya başladılar. Bu hal Resulullah (sav)’a ağır geldi ve çok üzüldü. Bunun üzerine bu ayet indi. (Hak Dini Kur’an Dili)

Tarihin mazisi, Allah’a (cc) kulluk eden insanların, Allah yolundan uzaklaştırılmak için uğradıkları zulüm hadiseleri ile doludur. İmanlarından vazgeçirilmek için diri diri yakılan Uhdud şehidleri, Allah’a (cc) davet eden kutlu peygamberlerin kavimlerince öldürülmeleri, hakarete, zulme uğramaları, dinlerinden dönmeleri için yarıya kadar toprağa gömülen Müslümanların demir testerelerle ikiye bölünmeleri, âlimlerin, abidlerin asılmaları, işkenceler, hicretler, hapisler… Zulmün enva-ı türlüsü tarih süresince işlendi, fakat ne bizim kalemimiz yazmaya muktedir, ne de ilmen hepsine vakıfız.

Bugünün aynası, maziyi yansıtmakta ve tefsir etmektedir. Şeytan ve avaneleri sadece zulümle yetinmemiş, bugün Allah’a giden her bir yolun başına oturmuş, insanları bu yoldan alıkoymaktadır. Bir kısım zorba taifesi zulümle İslam coğrafyasına saldırarak yeryüzünü fesada vermekte, ahlak-ı rezileye sahip bir kısım taifesi de fuhuş ve şehvetle nefisleri okşamakta, lehviyat öncüsü bir kısım taifesi, oyun ve eğlencelerle insanları gaflete sürüklemekte ve kapitalist bir kısım taifesi de insanlığı maddenin kulu yapmaya çalışmakta… Allah korusun! Şeytanın ve avanelerinin oluşturduğu bu ahirzaman fitneleri hengâmesinde, kalbini vahiyle, bedenini ibadetle ihya etmeyen insan, Allah’a giden yoldan sapar, ateşe sürüklenir.

“İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün ‘boş ve amaçsız olanını’ satın alırlar. İşte onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.” (Lokman: 6)

Müfessirlerin çoğunluğuna göre ayette geçen boş sözler (lehvel-hadis)’den kasıt, şarkı ve eğlencedir. Allah’ı (cc) unutturan ve Allah yolundan alıkoyan şarkı ve eğlencelerdir.

İbni Cerir bu ayet hakkında İbni Abbas’ın şöyle dediğini nakleder: “Bu ayet şarkıcı cariye satın alan Kureyş’ten bir adam hakkında nazil olmuştur. Nadr b. Haris şarkıcı bir cariye satın almıştı. İslam’a girmek isteyen birini duyduğu zaman hemen bu cariye ile onun yanına gider ve cariyeye: ‘Bu adama yedir, içir ve ona şarkı söyle’ derdi. Yeni Müslüman olmuş kimseye de: ‘Muhammed’in davet ettiği oruç, namaz ve onun uğrunda çarpışmaktan daha hayırlıdır’ derdi. Başka bir rivayette de bu şahsın tüccar olarak İran’a gittiği, Acem kitapları satın alıp bu kitapları anlattığı ve şöyle dediği anlatılır: “Muhammed size Ad ve Semud kavimlerinin haberlerini anlatıyor. Ben de size Kisraların, Rüstem ve İsfendiyar’ın haberlerini anlatıyorum” derdi. Kureyşliler de onun sözlerinden hoşlanır ve Kur’an’ı dinlemeyi terk ederlerdi. (Tefsirü’l Münir)

Allah yolundan alıkoyan geçmiş zamanın din düşmanları ile günümüzün din düşmanları aynı mesleği icra edip aynı amaca hizmet etmekle beraber, geçmişin düşmanları açıkça dine, Kur’an’a ve Muhammed’e (sav) düşmanlıklarını dillendiriyorlardı. Zamanımızın mülhidleri ise çoğunlukla bu düşmanlıklarını umumdan gizleyip dost kılıklı düşman hüviyetiyle insanları aldatmaktadırlar. Bal şerbeti diye sinsice zehir içiriyorlar. Geçmişin Nadr b. Haris’lerinin amaç ve söylemleri aynıydı: İslam’a düşmanlık ve Müslümanları Allah yolundan uzaklaştırmak. Günümüz Harislerinin amaçları aynı ama söylemleri farklıdır. Amaçları İslam’a düşmanlık ve Allah yolundan alıkoyma iken söylemleri ise; “hayata renk katma, gönül eğlendirme, çağdaşlık, medeniyet…”

Suretleri ve figüranları farklı olsa da şeytanın kullandığı yöntemler hep aynı olmuştur. İnsanları ibadetten uzaklaştırmak, gençlerin imanına engel olmak için kadın, şarkı, eğlence, spor, sinema, dünya malı, entrika, fitne ve zulüm birer araç olarak sürekli kullanılmıştır. Hâlbuki insan çok ciddi bir iş, çok ciddi bir ticaret için yaratılmışken kendisini boş şeylere, ahiretini dünyaya, imanını küfre satmasa gerek. “Biz gökleri ve yeri ile bunların arasındakileri oyuncak diye yaratmadık.” (Duhan:38), “Biz göğü ve yeri ve ikisi arasında bulunanları boş yere yaratmadık...” (Sad:27)

Batıl ideolojiler, fani zevkler, haram eğlenceler, boş oyunlar, dünyalıklar (makam-mevki-kadın-mal-mülk), Allah (cc) yolunun iman hırsızları ve haydutlarıdır.

Ama Mü’minler sabır, sebat ve sadakat ehlidirler. Allah yoluna pusu kurmuş hangi iman hırsızı karşılarına çıkarsa çıksın, onları Rablerini zikretmekten alıkoyamaz. Her türlü baskı ve zorluklara karşı Rablerine sadakatle kulluk ederler. Şairin ifadesiyle:

“İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,

Doğruların yardımcısıdır Hazreti Allah.”

Hem Mü’minler bilirler ki, dünyadaki fani oyun, eğlence ve zevklerin en alası cennette ve yine dünyadaki işkence ve azabların şedidi ise cehennemdedir. Bu sebeple ne dünyanın lezzetleri ve ne de korkuları onları Allah yolundan alıkoaymaz.

Allah yolundan alıkoyma fiili her ne kadar küfür ve şirk ehlinin bir cürmü ise de Müslüman toplumun fertleri de gafletten ve aldanmışlıktan dolayı bu cürmü işleyebilmekteler.

Çocuklarının dünya istikbalini düşünen bazı anne - babalar, tehlike ve zarar olarak telakki ettikleri Allah yolundan çocuklarını uzaklaştırmak için onlara baskı yapmaktadırlar.

Hâlbuki dünyaya dair geleceklerinde açlık, sıkıntı ve zorluk çekmemeleri için dershanelere, üniversitelere milyarlarını harcayan anne-babalar, çocuklarının ebedi yarınlarındaki zorluklarına ve açlıklarına duyarsız kalıyorlar. Hatta bazen bu hazırlığı yapan çocuklarına engel oluyorlar. Dünyanın bütün zorlukları, açlıkları bir tek saniyesine denk gelmediği ahiret azabına karşı hazırlık yapmak servetler harcayıp uhrevi yatırımda bulunmak ehl-i tedbire daha layık bir hal değil midir? Sayılı günler kalacağı bu konakta bir misafir olan insanoğlu, terk edeceği bu misafirhaneyi bu kadar imar edip aydınlatarak güzelleştirirken, ebedi kalacak asli vatanını / ahiretini harabeye, karanlığa, azaba dönüştürmesi akıl kârı mı?

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten koruyun! Onun üzerinde Allah’ın kendilerine emrettiğine isyan etmeyen ve ne emrolunurlarsa onu yapan çok sert, şiddetli melekler vardır.” (Tahrim:6)

Razı olunmuş bir kul olma duası ile…

İnzar Dergisi

İslam Kuran Haberleri

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler