Altan Tan: Bahçeli kadar olamadık!
Kendisi de sokağa çıkma kararı alan HDP MYK'da görevli olan Altan Tan, sokak olayları konusunda partisine eleştirilerde bulundu. Tan, olayların bu aşamaya gelebileceğini düşünemediklerini ancak daha sonra da önlem almak için bir şey yapmadıklarını söyledi
HDP içinde dindar kimliğiyle bilinen Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, partisi tarafından alınan sokağa çıkma çağrısı kararını ve sonrasında partisinin tavrını eleştirdi.
Altan Tan, Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamalarda, MYK'da alınan sokağa çıkma kararının altında kendisinin de imzasını bulunduğunu ancak daha sonra olayların geldiği noktada beklenen tavrı gösteremediklerini itiraf etti. Eylemler konusunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bile kendilerinden daha doğru hareket ettiğini belirten Altan Tan, şiddet olaylarının dinmesi için partisinden sükunet çağrısı benzeri adımlar gelmesi gerektiğini ancak bunun olmadığını ifade etti.
"ÖZENLİ DAVRANMALIYDIK"
"Bizim HDP olarak kitlemize çağrı yapmamızda bir sorun yok..." diyen Altan Tan, "Ama biz bu çağrıyı yaparken çok daha dikkatli, çok daha özenli davranmalıydık. Öncesini ve sonrasını yeterince hesaplamalıydık." şeklinde konuştu.
Altan'ın itiraf niteliğindeki açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- HDP'nin oy aldığı kitle, PKK ile iç içe... Son 30 yılda 50 bin insan ölmüş, bunun 40 bini Kürt. Beş yüz bin kişi cezaevine girmiş çıkmış, gözaltına alınmış. Bunlar ya PKK'lı ya da PKK sempatizanı... Biz HDP olarak bir çağrıda bulunuyorsak, işte böyle bir kitleye çağrıda bulunuyoruz.
"ÇAĞRIYI YAPARKEN SONUÇLARINI DÜŞÜNMELİYDİK"
- Kitlemizi sokağa çağırırken bunun sonuçlarını düşünmeliydik. Demokratik sınırlarda durur mu, kontrol edebilir miyiz? Bunu düşünmeliydik.
- Halkı sokağa çağırırken vurup kırmalara, yakıp yıkmalara mahal verilmesinin önüne geçecek tarzda bir dil ve üslup kullanmalıydık.
- Olaylar çığırından çıktığı anda da yapabileceklerimiz vardı. Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, parti başkanlarımız sokaklara inip taşkınlığa engel olabilirdi. Yağmalanan bir dükkânın önünde durabilirdik. Bankamatiğin önünde durabilirdik. Belki birincisinde o kitle bizi de ezer geçerdi ama ikincisinde dururdu. Bunu yapamıyorsak bırakmalıyız bu işi.
- Ben HDP yönetimindeyim. Parti Meclisi'ndeyim, Merkez Yürütme Kurulu üyesiyim. Halkı sokağa çağırma kararını alanlar arasındayım. Bunları kendimi de işin içine katarak söylüyorum. Özeleştiri yapıyorum. Maalesef öngöremedik olacakları.
"BAHÇELİ KADAR BİLE OLAMADIK"
- Ben Devlet Bahçeli'nin siyasi fikirlerine katılmam. Ama onun son olaylardaki tavrı önemlidir. "Bizim partimizin amblemlerini, sloganlarını, işaretlerini kullanarak kimse sokağa çıkmasın" dedi. "Kim bizim amblemlerimizle, sloganlarımızla sokağa çıkıyorsa provokatördür, ajandır" dedi. Bizim de aynı tavrı sergilememiz gerekir.
- Yağmacıların karşısına çıkıp "sen ajansın, sen provokatörsün" diyebilmeliydik. Bunu deklare edebilmeliydik. En az Devlet Bahçeli kadar deklare edebilmeliydik.
- Banka şubelerini yağmalayarak, kuyumcu yağmalayarak eylem mi olur? Belediye otobüsü yakarak nereye varabiliriz ki?
DEMİRTAŞ: EYLEM KARARINI ALAN BEN DEĞİLİM
Diğer tarftan Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a konuşan Demirtaş, sokağa çıkma kararının kendisi tarafından alınmadığını ancak kamuoyunda böyle bir algı operasyonu yapıldığını savundu.
Demirtaş konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
BİZİM EKSİKLERİMİZ OLABİLİR
“Bizim de eksikliklerimiz, yetersizliklerimiz olabilir. İnkâr edecek değilim. Ama hükümet kanadının ötekileştiren söylemleri çok daha büyük tahribata yol açtı. O eylem çağrısını yapan da ben değilim. Partimin MYK’sının kararıydı. Üstlenirim tabii. Ama o çağrıyı tek başıma yapmışım gibi benim üzerimden bir algı operasyonuna girişildi. Çünkü kitlelerin sempatisini kazanmıştım. Şimdi genel seçime dönük, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde şahsımda biriken dost ve potansiyel oyları eritmek için bir operasyon yapılıyor. Beni linç etmeye dönük bir kampanya var. Bu da tabanımızda büyük rahatsızlık yarattı. ‘Biz dört dörtlük siyaset yaptık’ demiyorum ama yaşananların vebali herhalde bir olmaz. Ben, tümüyle bitti demiyorum. Ama büyük zarar gördüğü, tahribat yarattığı ortada. Süreç zedelendi ama buna rağmen yeniden toparlanamayacak durumda değil!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.