Aşûra Gününden Çıkaracağımız Dersler

Hicrî senenin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günü Aşûra günüdür.

Evet, bugün 10 Muharrem Aşûra günü.

Hz. Nuh'un (AS) gemisinin karaya oturduğu, Hz. Âdem'in (AS) tövbesinin kabul olduğu ve diğer Peygamberlerin hayatında vuku bulunan önemli hadiseler konusuna girmeyeceğim.

Yahudilere benzememek için Muharrem ayının 9,10,11inci günlerinde oruç tutmak ile ilgili rivayetlere değinmeyeceğim.

Hz. Hüseyin efendimizin Kerbela çölünde yaşadıkları ve Kûfe halkının ihanetlerinden uzun uzun bahsetmeyeceğim.

Hele hele aşûre tatlısı ve matem günü diye kendi bedenine zarar verenlerden hiç bahsetmeyeceğim. Daha çok “Aşûra gününden ne tür dersler çıkarmalıyız” konusuna değinmeye çalışacağım.

Evvela bu gün, Müslümanlar için bir muhasebe günü olmalı. ‘Kıyam önderi Hz. Hüseyin ve Kerbela olayı' başta olmak üzere bu günde meydana gelen vakıaları iyi tahlil edip dersler çıkarmalıyız. Çünkü tarihten ders çıkarmayanlar için tarih hep tekerrür eder.

Peki, Aşûra gününden çıkaracağımız dersler nelerdir? Çıkarılabilecek onlarca dersten sadece beş maddeye değinmek istiyorum.

1- Allah'ın emir ve yasaklarına harfiyen uyan Peygamberler için Aşura günü, sevinç ve mutluluk günleri olmuştur. Allah (c.c.), o günde onları sıkıntılardan kurtarmış, lütuf ve ikramda bulunmuştur. Biz ümmet olarak Allah'tan lütuf, ikram ve nusret bekliyorsak, o halde Allah'ın bize inzal buyurduğu emir ve yasaklara harfiyen uymalıyız. Unutmamalıyız ki Allah'ın yardımı, bizim ona olan itaatimiz ve vahyine şartsız olarak ittiba etmemize bağlıdır.

2- Hz. Hüseyin (r.a.) ve mücadelesini iyi anlamalıyız. Hz. Hüseyin; rabbani yolcuların öncüsüdür. Hz. Hüseyin; Ümmetin geleceği mevzu bahis ise ailece ölüme nasıl gidildiğinin örneğidir. Hz. Hüseyin; zulüm ve tuğyana karşı kıyamın adıdır. Zaman ve mekân değişse de, zalimlerin zihniyet parametreleri değişmez, onun için “Her gün Aşûra her yer Kerbela” diyoruz. O halde her birimiz fer'i meselelerimizi bir kenara bırakıp zamanımızın Yezidlerine karşı Hüseyni bir duruş ve topluca bir adanmışlık örneğini sergilemeliyiz.

3- Ümmet yaşasın diye kendini feda eden Hz. Hüseyin, bir adanmışlık çığırını açmıştır. Açılan bu çığırda yürüdüğümüz ölçüde Hüseyni oluruz. O halde Mezhebi, Irki ve Milli çıkarlar için değil Ümmetin maslahatı için çalışmalı ve bu uğurda fedakârlık yapmalıyız.

4- Dünyalık makam ve mevkileri Ümmetin menfaatlerinin önünde tutan Ömer bin Sad karakterlileri iyi tanımalıyız. Bu hale düşmemek için fiili ve kavli duada bulunmalıyız.

5- Kûfe halkı gibi “Gönlü Hüseyin'den yana, kılıcı Yezid'in elinde” olanlardan olmamak için kimden gelirse gelsin, her türlü zulüm karşısında; ya elimizle ya dilimizle ya da kalbimizle mücadele etmeliyiz.

Hâsılı kıyamete kadar Hüseyinler ve Yezidler var olacaktır. Bugün Ümmetin muhtelif coğrafyalarında Kerbelalar yaşanıyor. Şimr bin Zilcevşen'lerin kılıcı, Hermale'lerin okları bugün Suriye'dedir, Gazze'dedir, Arakan'dadır… Bu mazlum coğrafyalar Hüseyinleri beklemektedir.

Hüseyni olmak bedel ister, fedakârlık ister, cesaret ister. Hüseyni olabilme temennisiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.