Bingöl’de “Sosyal Medya Kullanımı” semineri

Bingöl’de “Sosyal Medya Kullanımı” semineri

​İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) tarafından Bingöl’de “Sosyal Medya Kullanımı” temasıyla bir seminer düzenlendi.

Bingöl Belediyesi Kültür Merkezi Konferans salonunda düzenlenen seminere; HÜDA Genel Başkan Yardımcılarından Hamdullah Tasalı, Hasan Şahin, HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Orhan Açıkbaş, Muş İl Başkanı M Şirin Çağlayan, STK temsilcileri, öğrenciler ile vatandaşlar katıldı.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan seminerde İDEV Bingöl Koordinatörü Akademisyen İbrahim Dağılma, İlahiyatçı Sadullah Arpa birer konuşma yaptı.

Konuşmasına, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” ayetini hatırlatarak başlayan Arpa, “Sosyal medya, kullanıcılar tarafından oluşturulan bilginin çift taraflı olarak paylaşılmasıdır. Sosyal medya siteleri, kullanıcıların kişisel hesaplar oluşturmasına, aynı sitelerin diğer kullanıcılarıyla ilişki kurmasına izin veren siteler olarak tanımlanabilir. Bu sitelere örnek olarak facebook, Messenger, twitter, Instagram, whatsapp verilebilir. Sosyal medya, haberleşmeyi kitlesel boyutlara taşıyarak iyiliğin de kötülüğün de kolayca yayma aracı haline gelmiştir. Soysal medya araçlarının yaygınlığı ne kadar artış gösterirse, iyiliğin ya da kötülüğün etkinliği de o kadar artış gösterir. Kötüler, bu imkânları kötülükleri için kullanıyor, iyi insanlar ise, bunları iyi amaçlar için kullanıyor.” dedi.

 “Sosyal medyanın insanların dünyalık işlerini gerçekleştirmesinde önemi çoktur.” diyen Arpa konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Çünkü insan sosyal bir varlık olup, yaşamın bir gereği olarak bulunduğu çevre ile sürekli iletişim halindedir. İletişimin amaçlarından biri, toplum üyeleri arasında karşılıklı bağ kurmak, aşinalık oluşturmak ve işbirliği yaparak doğru ve iyi işler konusunda birlikte hareket etmektir. İnsanlar arasındaki bu iletişim gereklidir, bu yüzden onların ahlaki yollarla iletişimine izin verilir. Peygamberler de haber getiren insanlardır. Rabbimizden getirdikleri haberin insana ulaşması için iletişim araçlarını kullandılar. Onun için bir Müslümanın medyaya toptan reddetmesi makul değildir. İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu amaçlayan dinimiz, ferdin ve toplumun huzuru için mekasidu'ş-şeria dediğimiz canın, dinin, aklın, neslin ve malın korunmasını hedeflemiştir. Bunlar yitirildiği takdirde, hayatın düzeni yok olur, bozgunculuk ve kötülükler her tarafa yayılır, hem dünya hem de ahiret saadetimiz yok olur. Bu amaçla, dinimiz fert ve toplum için, zararlı olan alışkanlıkları yasaklamıştır.”

“Bir Müslüman sosyal medyadaki bütün eylemlerinden sorumludur”

Zararlı alışkanlıklara karşı mücadelede toplum, aile ve fert olarak herkesin üzerine önemli görevlerin düştüğünü dile getiren Arpa, “Anne ve babalar çocuklarının nerelere girip çıktıklarına, kimlerle arkadaşlık yaptıklarına dikkat etmeli, çocuklarıyla sağlam ilişkiler kurarak, ahlaki ve dini terbiye ile yetiştirilmeli, büyük idealler ve hedeflere yönlendirilmelidir. Dinimiz sosyal medya ile olan ilişkilerimizi de kontrol eder. Bir Müslüman sosyal medyadaki bütün eylemlerinden sorumludur. Söz, işaret, beğeni, paylaşım gibi.” diye konuştu.

“Sosyal medya âleminde boğulmamak için samimi bir niyet ve sağlam bir irade gerekir”

Sosyal medyayı kullanırken bir Müslümanın hassasiyet göstermesi gereken bazı kuralların olduğunu hatırlatan Arpa, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sosyal medya kullanımımızda kendimiz, davamız ve dinimizin faydası için samimi bir niyetimizin olması gerekir. Samimi bir niyetle adetlerimizi bile ibadete çevirebiliriz. Sosyal medya âlemi bir deniz gibidir. Yüzmesini bilmeyen çabuk boğulur. Bu âlemde boğulmamak için samimi bir niyet ve sağlam bir irade gerekir. Nefsini terbiye etmeyen burada çabuk boğulur. Nefsine hâkim olamayan kesinlikle terk etmelidir. Çünkü dinimizi korumak her şeyden daha önemlidir. Duyu organlarımızı özellikle görme ve işitme duyularımızı muhafaza etmek. Vaktimizi boşa geçirmemek. Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça, bulunduğu yerden kıpırdayamaz. Sosyal medyada sınır yok, kural yok, kontrol yoktur. Tamamen bir bilgi kirliliği vardır. Bu nedenle Müslüman, bilginin doğruluğunu araştırmalıdır. Yoksa Allah korusun bilmeden başkanlarının yalanlarına ve iftiralarına ortak olmuş olur. Gerek başkalarının bize emânet ettikleri sırlar olsun, gerek kendi ailevi sırlarımız olsun saklamak durumundayız.  Peygamberimiz ve ashabı kendilerine söylenen sırları muhafaza eder ve kimseye açıklamazlardı. Sırların korunmaması münafıklık alametlerindendir. Aile sırlarının korunması çok daha önemlidir. Peygamber Efendimiz ‘aile sırlarını yayanların ise, kıyâmette en kötü kişiler arasında sayılacağını haber vermiştir’ Başkalarının sırrını araştırıp ortaya çıkarmak, sonra da onları ifşa etmek İslâm ahlâkına sığmayan çirkin ve kötü bir davranıştır. Medyanın etkisine ve yayımladığı ve teşvik ettiği yozlaşmaya ister dizilerde, ister filmlerde veya sosyal medyada olsun ve ahlaksızlığa karşı durmak zorundayız. Onunla ciddi bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor ve kesinlikle Müslüman evlatlarımızın çirkef medya ağzına yem olmasına engel olmalıyız. Bu nedenle tüm Müslümanları ailelerine sahip çıkmaya, onları medyanın her türlü fesat ve zehirden korumaya davet ediyoruz.”

“Sosyal medya dünyanın en büyük bilgi havuzu ve sanal bir kütüphanesidir”

Akademisyen İbrahim Dağılma da sosyal medyanın, dünyanın en büyük bilgi havuzu ve sanal bir kütüphanesi olduğunu söyledi.

Milyonlarca kişi birbirleriyle zaman-mekan kısıtlaması olmadan görüşebildiğini dile getiren Dağılma, “Her türlü zaman ve daha fazla para kaybına yol açacak işler (bankacılık işlemleri, fatura yatırma, alışveriş yapma, vergi ödeme gibi) internet üzerinden yapılabilmektedir. İnternette fazla zaman geçiren gençler giderek yalnızlaşmakta ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük çekmekte ve netice itibariyle a sosyal bireyler çoğalmaktadır. İnternet kullanım süresi arttıkça saldırganlık, genel sağlık durumunda bozulma (göz yorgunluğu, sırt-boyun ağrıları, uykusuzluk, yorgunluk, hareketsiz kalma vb.) ve depresif belirtiler görülme oranı artmaktadır. Gençlerin aile ile geçirdiği zaman ve yüz yüze iletişim azalmakta, bu da aile içi çatışmaya neden olduğu gibi; günlük işlerin, ödevlerin aksamasına ve zaman kaybına neden olmaktadır.” dedi.

“Sosyal medyayı doğru ve verimli kullanıp birçok fayda elde edebiliriz”

“İnterneti hayatımızdan çıkaramayız.” diyen Dağılma, şunları söyledi: “Onu daha doğru ve verimli kullanıp birçok fayda elde edebiliriz. İnterneti gerek dini, gerek ahlaki ve gerekse sağlıkla ilgili çekince ve endişelerden dolayı kullanmamak; kaza olabilir diye trafiğe çıkmamaya, boğulabilirim diye yüzmemeye benzer. Sanal kütüphaneler kullanılırken gerçek kütüphaneler rafa kaldırılmamalı, kitap okuma alışkanlıkları kaybedilmemelidir. İnternet ortamının, doğal ortamın sınırlarını geçmemesine dikkat edilmelidir.  Mesela akraba veya arkadaşlarımızla “sosyal medya” üzerinden görüşmek yerine ziyaret edebilir veya yüz yüze görüşebiliriz.”

“Tek uğraşımız internet olmamalı”

Dağılma, son olarak, “Tek uğraşımız internet olmamalı, boş zamanlarımızı değerlendirmek için farklı etkinliklere de yer vermeliyiz. Sosyal medya ile ilgili bağımlılık türüdür ve görece yeni bir kavramdır. İşini, gücünü,  ailesini ve hatta yeme içmesini bile ihmal edecek düzeyde sosyal medya kullanan insanlar bağımlı kabul edilebilir. Ancak bu bağımlılık halen dünya genelinde tıbbi açıdan bir hastalık olarak değerlendirilmemektedir.” şeklinde konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.