Mehmet GÜLSEVER

Mehmet GÜLSEVER

Bir Sarhoş Bir Kadın Bir Kadir ve Bir Katil’den Bir Kahraman Üretildi

Kadının beyanı: “Şubat’ta nikah için gün almıştık. Bu adam için (Özgür) üç çocuğumu bırakıp Eskişehir’den Konya’ya geçtik. Özgür sabıkalı olabilir ama çok iyi insandı. Desteğimle uyuşturucudan kurtuldu. Bana teşekkür ediyordu. O akşam  sarhoştu. Bazı  sorunlarımız vardı. Tartıştık. Ben parka gittim. Arkamdan geldi. Sorunlarımızı konuşuyorduk/tartışıyorduk. Ben ağlıyordum. Kadir kamelyayı yumrukluyordu. Ağlama sesime gelen ve elinde siyah bıçaklı(sustalı) olan genç (Kadir) Özgür’e ‘kadına niye bağırıyorsun’ diye çıkıştı. Özgür ‘sanane o benim eşim’ dedi ben de, ‘evet ablam, o benim eşim dedim.’ Kadir özgürün üzerine yürüdü. Elinde bıçak vardı. Boğuştular. Özgür sırtüstü yere düştü. Kadir sakin sakin yoluna devam etti. Özgür bayılmış zannettim. Kan görünce bıçaklandığını anladım…”

Ve arkasında Batı’nın ifsat fonlarından beslenen, besleme ‘kadın kuruluşları’ tezviratı başladı. Arkasından da aynı kaynaktan beslenen besleme basın… ve arkasından  da  kraldan çok kralcı kesilmeyi meziyet sanan ezik, büzük, cehaletini ‘diğerlerinin’ değerleriyle örten ‘bizim medya’…

Sustalı bıçak taşımak suç. Darp, şiddet olmaksızın tartışan nikahsız çiftin derdine yönelmek erdem, ama beyanlarından sonra saldırıya devam etmek suç. Bu çiftle boğuşmak suç. Bıçaklamak daha büyük suç. Bacağından değil de kalbinden bıçaklamak daha da büyük  suç. Öldürdükten sonra büyük bir pişmanlık duyup, adamın nikahsız yaşayan kadınıyla birlikte çırpınıp çabalamamak daha da büyük suç. Arkasını dönüp hiçbir şey olmadan ağır ağır yoluna devam etmek (şizofreni değilse) daha daha büyük suç. Ve gidip yatağında polisler gelinceye değin mışıl mışıl uyumak hepsinden de büyük suç. Bu nasıl bir ruh hali varın siz analiz edin.

Katilin ve kadının beyan ve ifadeleri yukarıda anlatıldığı gibi bire bir örtüştüğü halde basının ve sosyal medyanın katili kahraman, kadını evli ve ölümden kurtulmuş mazlum, maktulu katil, mahkemeyi adaletsiz ilan etmesi ise suçların en büyüğü. Bu nasıl bir yetenek ve maharet anlamak mümkün değil. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın mahkemeyi etkileyecek beyanları ise asla anlaşılacak ve kabul edilecek bir husus değildir.

Önce tıp öğrencisi olduğu, sonra tıp hayalleri olduğu iddia edilen gencin iki yıldır üniversiteyi kazanamadığının  anlaşılması ise basının ikiyüzlülüğünü ortaya koyan ayrı bir tezvirat olsa  gerek.

Olaya başka bir açıdan bakacak olursak velevki maktul, kadını darp etmiş olsun, hatta öldürmüş olsun; bu devletin yasalarına göre asla öldürülmeyi hak etmiş olmaz ve idam edilemez. Bir şahıs kanun ve kolluk kuvvetlerinin yerine geçemez ve adli vakalara Kadir’in yaptığı gibi müdahale edemez. Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Öyle olsa memleket Teksas olur. Kavga edenleri imkanınız var ise ayırma ve teskin etme dışındaki hiçbir müdahale meşru, makul ve kanuni değildir.

6284 yasası ve İstanbul sözleşmesi adına sadece kadının beyanını esas alan, batı fonlarından  beslenen beslemeler, nikahsız yaşadığı arkadaşı öldürülen mağdur kadın, onların medyadaki yalanlarını basın açıklamasıyla yalanlayınca kadını hemen yalancılıkla, çocuklarını terk etmişlikle ve duygusuzlukla suçladılar. Zira onların derdi kadın  değildi; habire verdikleri paranın hesabını soran Batılı patronlarını memnun  edecek tezviratlı, müfsit raporlar sunmaktı. Toplumu kadın mağduriyet ve cinayetleri üzerinden manipüle  edip, bunun üzerinden aileyi anlamsız ve  işlevsiz kılmaktır. Oysa öldürülen erkeklerin oranı kadınların beş katıdır.

Ortalığı yakıp yıkan, kanunları hiçe sayan, polisle çatışan bir göstericinin arbedede, ayağına isabet etmesi gerekirken göğsüne isabet eden  polis kurşunu ile ölmesini yıllarca gündemde tutup, polisin ihmalini ve yetersizliğini irdeleyen bu kafa, Kadir’in üzerinde vazife olmadığı halde aralarında şiddet olmaksızın tartışan iki arkadaştan erkek olanını haksız yere  öldürmesini kahramanlık olarak yutturabiliyorlar topluma maalesef.

Kadının nikahsız yaşamasını ve üç çocuğunu terk etmiş olmasını, Kadir’in adamı katlettikten sonra polislere aynı akşam yatağında uyurken  yakalanmasını, sustalı bıçak taşımasını toplumsal dejenerasyon açısından hiç ama hiç ele alıp konuşmuyor bizim cenah.

Oysa bu olayda da olduğu gibi “bütün kötülüklerin anası içkidir” ve nikahsız yaşamaktır; gencecik yaşlarda silah/bıçak taşımaktır; taşıdığı silah ile soğukkanlılıkla birini öldürebilmektir. Bütün bunları bal ile soslanmış zehir gibi bize yutturan basındır asıl kötülük ve bunu söyleyebilmektir asıl erdem.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.