Selahaddin YILDIRIM

Selahaddin YILDIRIM

Bölgesel Savaş Tehlikesi

Ortadoğu coğrafyası tarihinin en kritik döneminden geçiyor. Üç yıldan beri devam eden ve bir çözüme kavuşmayan Suriye’deki iç savaş, bölgesel bir krize doğru yol alıyor. Suriye konusunda bölgesel ve küresel aktörler makul bir çözüm “bulamadı” değil, “bulmak istemedi” demeyi daha gerçekçi buluyorum. Doğrusu, akan kanı durdurup ülkeyi yıkımdan kurtaracak bir çözüm istenmiş olsaydı elbette bulunacaktı. Krizin başından beri komşu ülkeler yangına benzin dökme kabilinden bir yaklaşım sergilediler ve bugüne kadar da bu tutumlarını ısrarla sürdürmeyi tercih ettiler.

Bölgenin önemli ülkeleri Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve Mısır çok kötü bir sınav verdiler. Ne insani ne de İslami bir duruş sergileyemediler. Tarafları ortak bir paydada buluşturacak siyasi bir formül bulmak yerine, küresel güçlerin kuyruğuna takılıp savaş ateşini körüklediler. Dolayısıyla savaşın sebep olduğu devasa maddi ve manevi kaybın da suç ortağı oldular. Kur’an’ın ve aklın “sulh edip arayı bulun” emrini değil, taraflar arası fitneyi besleyen tasarruflarda bulundular. Geleceği bilen sadece Allah’tır, ancak Suriye’de işlenen cürümlerin kefaretini bu ülkeler pek yakında çok acı şekilde öderler diye düşünüyorum.

Şimdi Müslümanlar Amerika’dan merhamet ve adalet istiyorlar. Ne hazin bir tablo! Gelecek nesil bugünün tarihini okurken neler söyleyecek acaba? Dünyada hiçbir ülke askeri müdahaleye Türkiye kadar istekli görünmüyor. Gerçekten bir basiret tutulması değilse nedir bu? Bölgede daha önceki Amerikan müdahalelerinin ne sonuçlar doğurduğu ve kimlere menfaat sağladığı ortadayken denenmiş olanı tekrar denemeyi istemenin anlamı nedir? Bu, zillet ve tükenişten başka bir şey değildir. Birkaç gün önce değerli ilahiyatçımız Hayrettin Karaman Hoca, “İslam dünyası diye bir şey yoktur” demişti. Meğerse Hoca tam da isabetli bir içtihatta bulunmuş.

Gelinen noktada Amerika’nın başını çektiği bir askeri müdahale çözüm olmayacaktır. Zaten bunun çözüm olmayacağını kendileri de ifade ediyorlar. Amerikan müdahaleleri nereye çözüm getirdi ki Suriye’ye getirsin! Askeri operasyon olursa şayet, bunda öncelikli hedef, Obama’nın kırmızı çizgisinin aşılmasından mütevellitzedelenen karizmasını kurtarmak ve muhalefet ile Baas rejimi arasında bozulan güç dengesine yeni bir ayar verip savaşın devamını sağlamak olacaktır.

İngiltere parlamentosu müdahaleye izin vermedi. Çünkü müdahalenin muhtemel tehlikeli sonuçlarından endişe duydu. Bunun üzerine Obama da topu, Kongre’ye attı. Kongre Dış İşler Komisyonu müdahale kararını onayladı. Büyük bir ihtimalle karar Kongreden de geçecek. Zira siyonist lobi kararın çıkması yönünde baskı yapıyor. Yapılacak bir askeri müdahaleden en çok fayda görecek olan israil olacak çünkü. Amerika’ya, Suriye’de kimin kimyasal silah kullandığı raporunu da israil’in verdiği ortaya çıktı. Amerikan yönetiminin kesin delil var dedikleri, meğer israil’in dinleme kayıtları imiş. Yani israil sinsice ABD’yi savaşa sokmak istiyor. Zaten Amerika’yı, Irak’ı işgale sevk eden de israil değil miydi?

Hatırlanacağı üzere 2003 Irak müdahalesi öncesinde Irak’ta kitle imha silahlarının olduğu, Saddam yönetiminin bunları üreten fabrikalara sahip olduğu öne sürülmüş ve daha sonra bunların “uydurma” olduğu ortaya çıkmıştı. Dönemin ABD Dış İşleri Bakanı Colin Powel, “Bana yalan söylettiler” itirafında bulunmuştu. Şimdi bu oyunun aynısı oynanıyor.

Peki, askeri müdahale olursa Baas rejimi ne tepki gösterebilir? Operasyonun sınırlı kalacağı doğru mu? Şayet Esad, müdahalenin kendi koltuğuna dokunmayacağına inandıysa sesini çıkarmayacaktır. Ancak operasyonun kendisini ortadan kaldıracağı kanaatine varırsa elindeki imkânlarla karşı koyacak ve büyük ihtimalle israil’e saldırarak Arap ve İslam ülkelerinin desteğini alma yolunu deneyecektir.

Hâsılı Amerika ve Batı, Suriye’ye saldırı konusunda isteksiz. İran ve Hizbullah’ın savaş sahnesine dâhil olma ihtimalinden duyulan bir korku da var. Müdahale bölgesel bir savaş riskini arttırmaktan başka bir iş görmeyecektir. Evet, Suriye ne 2003’deki Irak’a, ne de 1999’daki Belgrat’a benzemez. Bu hakikati Batılılar iyi anlamış bulunuyor. Onun için acele etmiyorlar. El açıp müdahale dileyen bizim Başbakan’a da biri bu gerçeği anlatabilseydi iyi olurdu.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.