Bu karar emsal teşkil Etmeli Çifte standarda SON VERİLSİN
Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile yeniden yargılanan 236 Balyoz sanığı için beraat kararı verildi. Kararı değerlendiren siyasetçi ve hukukçular; Balyoz sanıkları için verilen karar ile Yargıtay 9. Dairesi ve diğer mahkemelerin vermiş olduğu kararların şaib
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ‘hak ihlali' kararının ardından, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Balyoz davası sanığı 236 kişi için beraat kararı çıktı. Savcı Ramazan Öksüz, “Dosyadaki dijital verilerin delil vasfına sahip olmadığı anlaşılmıştır.” diyerek, 236 sanığın tamamı için beraat kararı istedi. Mahkeme heyeti de 236 sanığın beraat ettiğini açıkladı. Kararda, “Sanıkların yüklenilen suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verilmiştir” denildi.
BU KARAR HERKES İÇİN UYGULANMALI
Mahkemenin vermiş olduğu beraat kararını değerlendiren hukukçular, Yargıtay 9. Dairesi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) ve Ağır Ceza Mahkemeleri (ACM) tarafından verilen bütün kararların şaibeli hale geldiğini ifade etti. Hukukçular, Balyoz için verilen yeniden yargılama ve beraat kararının emsal teşkil ettiğini, benzer şekilde yargılananlar için de uygulanması gerektiğini söylediler. AYM'nin yeniden yargılama için yapılan başvuruları ret etmesini değerlendiren hukukçular AYM'nin vermiş olduğu ret kararları için itiraz yolunun açılması gerektiğine dikkat çekti.
BU ÜLKEDE HUKUK BİRÇOK DEFA KATLEDİLDİ
“Bu ülkede hukuk birçok defa katledildi” diyen HÜDA PAR Genle Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, “Balyoz kararı ile birlikte, hukuk bir kez daha katledilmiş oldu. Dijital veriler suç kabul edilip binlerce insana ceza verildi. AYM; Balyoz'cular ve Ergenekon'cular için yeniden yargılama hakkı verirken benzer durumda olan dosyalar için bu hakkı vermiyor. İşkence ile ifadeleri alınan binlerce insan mahkûm edildi. Polis belge üretti. Sivas davası, İslami hareket davası, Metin Kaplan ve Hizbullah davaları bunlara örnektir. Çünkü emsal davalar çok fazla. O davaların dosyalarında bütün suçlamalar üretilmiş ve dava dosyalarından yargılananlara çok ağır cezalar verildi. Yasal faaliyetler yapan derneklerin dosyalarına dijital veriler konularak örgütsel suç kapsamında değerlendirildi. Bunun üzerinden çok kişiye cezalar verildi. Bunu çok uzaklarda, 90lı yıllarda aramak gerekmiyor. Birkaç yıl öncesinden İhya Der dosyası bunun çok canlı bir örneği. Kutlu doğum etkinlikleri ve yasal dernek faaliyetleri suç kapsamında değerlendirildi. Dosyalara bir iki bilgisayar çıktısı ve dijital veri bırakılarak cezalar verildi. Gerekçeli kararda ise bu dijital verilere hiç değinilmedi” diye konuştu.
BU ÜLKEDE ÜSTÜNLERİN HUKUKU İŞLEMEYE DEVAM EDİYOR
Balyoz davasında mahkemenin vermiş olduğu kararın bu ülkede üstünlerin hukukunun işlendiğini bir kez daha gösterdiğini belirten Şahin, “Bunlar ortadayken AYM'nin ve son olarak mahkemenin Balyoz ile ilgili kararı hukukun üstünlüğünden ziyade, üstünlerin hukukunun bu ülkede işlediğini gösteriyor. Balyoz sanıklarına beraat vereceksiniz. Sebep olarak da dosyaya sokulan dijital verileri göstereceksiniz. Bu ülkede hukuk, üstünlerden yanadır. Zalimler üstünlerin hukukundan istifade ederken, mazlumlar acılarını yaşamaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN İNSANLARIN CEZAEVİNE GİRMESİ GEREKİYOR
Balyoz ve diğer davalar kıyas edilince yapılan çifte standardın daha net bir şekilde ortaya çıktığına dikkat çeken Şahin, “Balyoz sanıklarına verilen beraat kararı söz konusu suçun sübut bulmayışı üzerine verildi. Darbe planı var, girişimler fiiliyatta var, bu kabul ediliyor. Ama darbe olduktan sonra cezayı verebilirdik deniliyor. İhya Der mağdurları yeniden yargılanmak için talepte bulundular, gelecekte suç işleyebilir gerekçesi ile talepleri ret edildi. İki dava kıyas edilince şu ortaya çıkıyor. Balyoz'cular için suç var sübut yok. İhya Der'den yargılanıp ceza alanlar içinse gelecekte ‘suç işleyebilir' ihtimali ile yeniden yargılama hakkı verilmiyor. Gelecekte suç işleme karinesi ile suç işleyebilir şeklinde yola çıkılırsa Türkiye'deki bütün insanların cezaevine girmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
BALYOZ KARARI EMSAL TEŞKİL ETMELİ
Balyoz için verilen kararın diğer dosyalar için emsal teşkil etmesi gerektiğini söyleyen Avukat Kaya Kartal, “2000 yılından sonra dijital verilerin gündeme gelmesiyle ceza alanların birçoğu bu sebepten cezaevine girdi. Telefon konuşmaları, bilgisayardan çıktığı iddia edilen belgeler, kim tarafından yazıldığı belli olmayan özgeçmiş raporlarının hepsi dijital veriler. Balyozdaki standartların uygulanması gereken binlerce dosya var. Bu uygulandığında Balyoz'la aynı sonuçlar çıkacak. O delillerin niteliği tamamen tartışmalı, esaslı bilirkişi raporları alınsa, adli tıp incelemeleri yapılsa davaların yüzde doksanında aynı sonuçla karşılaşılacak. Çünkü dosyaların yüzde doksanında eylem değil yorumlara dayalı, dijital verilere dayalı isnatlar ve suçlamalar var. Sadece İslami davalar değil, bütün siyasi davalar açısından hatta bizim pek fark edemediğimiz adli davalar açısından, mali suçlar, bilişim suçları bağlamındaki davalarında da esaslı sonuç değişikleri söz konusu olacak” diye konuştu.
MAHKEMELERİN BÜTÜN KARARLARI ŞAİBELİ HALE GELDİ
Bu karar ile özel yetkili mahkemelerin ve Yargıtay 9. Dairesinin vermiş olduğu bütün kararların şaibeli hale geldiğine dikkat çeken Kartal, “Aslında o dönem yargılamalarının yani 28 Şubat yargılamaları ve onun dışında kalan davaların hepsi şaibeli hale geliyor. O dönemde yapılan yargılamaların adil yargılamaların yapılmadığı izlenimi oluşmuş durumda. Bir mahkeme Balyoz 'da yüzlerce kişiye ceza veriyor. Ve bir yıl sonra bu kadar kişi beraat ediyor. Bu cezalar Yargıtay'da kesinleştikten sonra bu kişiler beraat ediyor” dedi.
TÜRKİYE'DE YARGI KİRLENDİ
Türkiye'de yargının kirlendiğini ve ortada bir yargının olmadığını söyleyen Kartal şöyle konuştu: “Bu; yargının kirlendiği, ortada bir yargının olmadığı, tamamen siyasi hesapların döndüğünü gösteriyor. Bu karar aslında öyle bir şey doğurdu ki DGM, ÖYM yargılamalarının ve Yargıtay 9. Dairesinin vermiş olduğu tüm kararların tamamı şaibeli hale geldi. Bu dairenin verdiği kararlarla binlerce insan cezaevine girdi. Ayrıca on binlerce insan ceza alıp /yatıp çıktı. Bu insanların da haklarının iade edilmesi gerekiyor. Tazminat haklarının söz konusu olması gerekiyor. Hiç ayırım yapmaksızın tamamına yeniden yargılama yolunun açılması, dijital veriler ile ilgili suçların tekrar ele alınması gerekiyor. Tek tek dosyalar üzerinden değil, insanlara gidin, yeniden yargılama isteyin demekle olmaz. Bütün kararlar şaibeli hale geldi. Köklü bir şekilde temel bir müdahale gerekiyor”
DGM VE ÖYM'LERİN VERDİĞİ KARARLAR YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Balyoz kararından sonra benzer dosyalar ile ilgili yeniden yargılama kararı verilmesi gerektiğini ifade eden Avukat Abdulmenaf Baysal, “Bu ülkede üstünlerin hukuku var. Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu karar ile yeniden yargılanan Balyoz sanıklarının dosyasındaki delillerden bir kısmının sahte olduğu anlaşıldı. Bu anlaşılınca hepsi beraat etti. Ama aynı deliller ile mahkûm edilen insanlar cezalandırıldı ve yeniden yargılamalarının önü de açılmadı. Bu şekilde bir çifte standart söz konusudur. Kimin sesi çok çıkıyorsa, hukuk ona işliyor. Kimin sesi çıkmıyorsa hukuk ona işlemiyor. Kişiye göre bir hukuk söz konusu. Balyoz kararı yargının normalleşmesi olarak okunabilir. Ama bunu söylemek için erken. Çünkü benzer yargılamalarda da yeniden yargılamaların önü açılabilmiş değil. Bu konuda hükümetin yeniden yargılamaların önünü açabilecek yasal düzenlemeler yapması gerekiyor. DGM ve ÖYM'lerin verdiği kararların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi.
AYM'NİN ÇELİŞKİLİ KARARLARINA İTİRAZ YOLU AÇILMALI
Anayasa mahkemesinin benzer olan dosyalar ile farklı kararlar verdiğini ve bu çelişkili kararlar ile ilgili bir itiraz yolunun açılması gerektiğini belirten Avukat Cihat Gökdemir,
“Anayasa mahkemesi benzer gerekçeler ile yeniden yargılama için yapılan başvurulara yeniden yargılama hakkı vermedi. Birçok dosya ise AYM'de bekliyor. Anayasa mahkemesini hukuken sıkıştırabilecek bir mekanizma oluşturulmadığı için kararlar AYM'nin keyfine bırakılmış. AYM de bu keyfi uygulamasını yaygın bir şekilde devam ettiriyor. AYM için bir usulî süreç belirlenmeli ki başvurucular başvurularının nasıl işleme konulacağını önceden bilsin. Bu sıkıntıyı aşmanın yolu da kanun koyucunun yeni bir düzenleme yapmasına bağlı. AYM, Balyoz için verdiği karara çelişkili bir şekilde davranarak benzer davalar ile ilgili ret kararı verdi. Maalesef anayasa mahkemesinin vermiş olduğu bu ret kararlarının bir üst mahkemede itirazı yok. Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu çelişkili kararlar ile ilgili bir itiraz yolu ve itiraz merciinin mutlaka olması gerekiyor. Bu denetim için de kanun koyucu tarafından bir üst merciinin oluşturulması lazım. Bununla ilgili bir hukuki yolun mutlaka bulunması gerekiyor” diye konuştu.
MAHKEMELER HUKUKA AYKIRI KARARLAR VERDİ
Balyoz kararındaki tahliye gerekçelerinin DGM ve ÖYM'lerde verilen davalar için de geçerli olması gerektiğini belirten Gökdemir, “Özel mahkemelerde usule uygun yapılmayan mahkemelerin tamamının vermiş olduğu kararlar Türkiye'de kamuoyu ve hukukçular tarafından biliniyor. Olağanüstü durumlarda mahkemelerin vermiş olduğu kararlar insan haklarına, insan onuruna ve hukuka aykırı kararlardır” şeklinde konuştu.
BU KARAR ÇİFTE STANDART HALİNİ ALMAMALIDIR
Balyoz'dan yargılananlar için verilen kararın çifte standart halini almayıp herkes için uygulanması gerektiğini söyleyen Avukat Kadir Çiçek, “Balyoz davasının son kararı bence doğru bir karardır. Çünkü dijital verilerle, gizli tanık beyanları ile verilen mahkûmiyet kararı gayri meşrudur. Mahkemenin bu hatalı kararından dönmüş olması doğru bir adımdır. Balyoz'da verilen mahkeme kararı emsal teşkil etmelidir. Sol davalardan yatan insanlar, İslami davalardan yatan insanlar, Özel Yetkili Mahkemeler'de gizli tanık beyanları. Ya da dijital veriler, ya da işkence ve zora dayalı ifadeler ile çok ağır cezalar aldı. Bu ayıbın ve çifte standardın ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu karar çifte standart halini almamalıdır. Bu ülkedeki mağdur, mazlum, mustazaf tüm kesimleri de kapsayacak bir düzenlemenin de acilen yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Şükür Gündüz / Doğruhaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.