Buluşma noktası

Toplamda sekiz ülkeyi etkileyen bir deprem yaşandı Pazar gecesi. Kürdistan/Süleymaniye merkezli olduğu söylenen depremden İran, Azerbaycan, Türkiye ve bazı körfez ülkeleri etkilendi.

İran'da ölü sayısının 300'ü aştığı söyleniyor ve sayının enkaz kaldırma ile çok yukarılara tırmanmasından endişe ediliyor.

Süleymaniye, Halepçe ve çevresinden de ölü ve yaralı haberleri geliyor; ama bilgiler net değil.

Kimi yerler sallandı, kimi yerler sarsıldı, kimi yerler ise yıkım ve ölümlerle yüz yüze geldi.

Deprem ya da bizde daha çok bilinen ismi ile “Zelzele”nin ürkütücü bir ismi var. Beraberinde ölüm getirdiği kadar, yıkım, çaresizlik ve uzun zamana yayılan bir yoksunluk da getiriyor. Kendisi genellikle bir dakikayı bile bulmuyor; ama ardında yıllarca unutulmayan acılar bırakıyor.

Hep aniden ve genellikle gece geliyor.

Sağına soluna bakmadan kaçışlar, her şeyi terk edişler… insanlara bir kıyamet provası yaşatıyor deprem.

Etkilediği coğrafya göz önünde bulundurulduğunda daha bir hassaslaşıyor insan.

Bundan bir süre önce Kürdistan bölgesi aldığı referandum kararı dolayısıyla bir ablukaya alınmış, askeri müdahale ile karşılaşmıştı.

Bölgenin emperyalist işgalcilerine, fitne şebekelerine, zalim yönetimlerine karşı bir araya gelemeyen devletler, Kürdistan bölgesini “aç bırakmakla” tehdit etmişlerdi.

Türkiye, İran ve Irak'tan söz ediyorum.

Her üç ülke liderleri de İslami ilkelere bağlı olduklarını söylüyor, batılı devletleri “insani davranmamakla” eleştiriyorlardı.

Allah Kur'an'da şöyle buyurur: “…İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının…” (Maide/2)

Şimdi herkes vicdanına dönsün ve akl-ı selimle düşünsün.

Buluşma noktamız “iyilik ve takva konusunda yardımlaşma” olmalı başkası değil!

“Günah ve haddi aşmada” yardımlaşan ve dünyayı yaşanmaz hale getiren zalimlerin karşısında durmak gerekmez mi? Aksine zalimlerle yardımlaşıp onların dümen suyunda gittiğimizde Rabbimizin karşısına hangi mazeretle çıkabiliriz?

Evet, depremler kimine ceza kimine ilahi imtihandır.

Her deprem “büyük deprem” öncesi ilahi uyarı ve hatırlatmadır.

“Yer o sarsıntı (zelzele) ile sarsıldığı,

Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.

O gün yer, bütün haberlerini anlatır.

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.

O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.” (Zilzal/1-8)

Depremler zihinlerimizi sarssın ve önceliklerimizi bize düşündürtsün.

Buluşma noktamız, etnik kimliğimiz, mezhebimiz, ulusal çıkarlarımız değil, “iyilik ve takva” olsun.

“Düşmanlık ancak zalimleredir” (Bakara/193)

Coğrafyamızı inanç köklerimizden koparmaya çalışanlara, ümmet fikriyatını içimizden sökmek isteyenlere dostluk göstermek mücadeleyi kaybetmek demektir.

Mazlumların zindanda tutulduğu; ama zalimlere sınırsız övgülerde bulunulan bir memleketin geleceği olamaz!

Zalimlere gösterilen dostluk dönüşmeyi beraberinde getirir.

Fiiliyatıyla zalime benzeyenlerin zulme lanet okumasından daha saçma bir şey var mı?

Evet, her deprem bir uyarıdır ve her uyarıyı bir fırsat olarak görmek gerekir.

Buluşma noktamız hak ve kardeşlik olsun, iyilik ve takvada yardımlaşalım.

Böyle davranırsak hem mağdurlara hem de kendimize faydamız dokunur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.