CHAVEZ BİR DİKTATÖRDÜ!

CHAVEZ BİR DİKTATÖRDÜ!

Çünkü uygar dünyanın efendisi Amerika’ya sırtını dönmüştü. Amerika’ya ve İsrail’e kahramanca karşı koyuyordu.

Chavez bir diktatördü! Demokrasi düşmanıydı! Teröristti…

Ama diyeceksiniz, Chavez en az üç defa halkının yüzde altmış beşinin oylarıyla, özgür bir ortamda seçildi. Kendi ülkesinde bir halk kahramanıydı. Amerika’nın desteğiyle ona yapılan askeri darbe halkının büyük tepkisi, günlerce meydanlardan çekilmemesi üzerine başarısızlıkla sonuçlandı. Ülkesindeki lakabı ‘’Alo başkan!’’ idi. Yoksul halk kitleleri istedikleri zaman ona ulaşabiliyorlardı. Petrol zengini olan ülkesindeki her şeyi millileştirmişti. Yabancı şirketlerin ülkesini talan etmesine müsaade etmiyordu. Ülkesinin zenginliğini yoksul halkının hizmetine sunmuştu.

Olsun, o yine de bir diktatördü! Demokrasi ve uygarlık düşmanıydı! Teröristti…

Ama diyeceksiniz, Chavez kendisine muhalefet eden kesimleri, Amerikancıları, onların parti ve örgütlerini sindirmedi ki! Emperyalist düşmanla gizli işbirliklerine, açık ihanetlerine rağmen onlara toleranslı davrandı, faaliyetlerine müsamaha gösterdi. Ayrıca Amerika, İngiltere, Fransa ve İsrail gibi zayıf ülkeleri işgal etmedi. Irak’ta, Afganistan’da, Mali’de, Somali’de, Libya’da, Cezayir ve Latin Amerika ülkelerinde sivillerin üzerine füzeler yağdırmadı. Şehirleri yerle bir edip milyonlarca kadını, çocuğu vahşice katletmedi. Kırk milyon Kızılderili’yi soykırımdan geçirip onların vatanlarına çöreklenmedi. Korsan gemileriyle Afrika’nın mazlum siyahi kadın ve erkeklerini kaçırıp Amerika şehirlerinde onları köle olarak çalıştırmadı. Ve dünyanın hiçbir yerinde gizli hapishaneleri, işkence merkezi uçakları, üçüncü dünya ülkelerinde katilleri, terörist örgütleri, cuntacıları destekleyip darbeler yaptıran, halk dostu yönetimleri deviren istihbarat teşkilatları da yoktu.

O yine de bir diktatördü!

Ama niçin? Halkının ona olan sevgisini görmüyor musun? Halkı günlerdir onun için ağlıyor, milyonluk kitleler halinde ona destek ve bağlılık gösterileri düzenliyorlar…

Ne derseniz deyin o bir diktatördü, bir teröristti!

Çünkü uygar dünyanın efendisi Amerika’ya sırtını dönmüştü. Amerika’ya ve İsrail’e kahramanca karşı koyuyordu. Onların emperyalist, şeytani politikalarına karşı duran İslami İran’a, Lübnan Hizbullah’ına, Filistin’in yiğit Müslümanlarına ve dünyanın mazlum halklarına dostluk elini uzatmıştı. Terör devleti İsrail’in, onun hamisi büyük şeytan Amerika’nın cinayetlerini yüzlerine vuruyordu. Filistin davasının yılmaz hamisiydi. Latin Amerika’da antiemperyalist cephenin lideriydi. Özgür halkların mücadelesinin sözcüsüydü.

Bundan daha büyük teröristlik olur mu? Uygar, medeni, demokrat, ilerici olmanın şartının Amerikan uşaklığı olduğunu bilmiyor musunuz? Ülkeni emperyalist Batıya peşkeş çekmezsen sen bir diktatörsün! Vahşi İsrail’in dostu ve hamisi değilsen sen bir diktatörsün!

Halkının yüzde altmış beşi seni özgür iradeleriyle başa geçirmiş ve senin uygulamalarının destekçisi, ne gam! Sen yine de barbarsın… Diktatörsün! Demokratlığı hak etmek için Suudi Hanedanı, şehvetperest Arap şeyhleri, hain Katar emiri gibi Amerikancı olman lazım. Yeter ki Amerikancı ol! Halkına kan kusturmuşsun, ülkenin zenginliklerini yabancı şirketlere peşkeş çekmişsin, demir yumrukla halkını yönetiyorsun, savunmasız insanlarını katliamdan geçiriyorsun, hiç önemli değil… Sen yine de demokrat, adil ve uygarsın…

Chavez mi? Bırakın o Kızılderili barbarı! O bir diktatördü…

SADULLAH AYDIN/DOĞRUHABER

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.