Çocuk eğitiminde ailenin rolü

Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, maddi ve manevi boyutuyla çocuğun eğitiminin daha anne karnında iken başladığını, en önemli eğitimin de anne tarafından kazandırıldığına dikkat çekti.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, çocuk eğitiminde başat rolün aileye düştüğünü hatırlatarak verilecek eğitimin hem maddi hem de manevi boyutlarıyla ele alınması gerektiğinin altını çizdi.

Geleceğimiz olan çocukların eğitimi üzerinde titizlikle durulması gerektiğini vurgulayan Gül, İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Hazreti Peygamber'in çocukları küçük yaşlardan itibaren eğitmeye başladığına vurgu yapan Gül, çocukların; tanımaya, bilmeye yönelik sorularının cevapsız bırakılmaması gerektiğinin çok önemli bir unsur olduğunu söyledi.

Gül, "Çocuklarımızın eğitimi tabii ki küçük yaştan itibaren verilmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesidir. Atalarımız 'ağaç yaş iken eğilir' diye boşuna söylememiştir. Hayatına baktığımız zaman Peygamber Efendimizin de çocuklarımızı küçük yaştan itibaren eğitime aldığını görüyoruz. Çocuklar ilk konuşmaya başladığı zaman Kelime-i Tevhid ile güzel sözleri öğretme ile ilgili Peygamber Efendimizin hem uygulaması hem de tavsiyeleri söz konusudur. Dolayısıyla hem dini açıdan hem de pedagojik açıdan bir eğitim verilmiş. Pedagojik açıdan yani çocukların erken çocukluk döneminden itibaren başlayan, daha doğrusu konuşmaya başladığı andan itibaren çevresini anlamaya yönelik, hayatı anlamaya yönelik, idrak edebildiği, kavrayabildiği kadarıyla gördüğü unsurlar ve kendisine aktarılan konularla ilgili sürekli bir soru sorma sürecini yoğun bir biçimde yaşadığını biliyoruz. Dolayısıyla sorularının cevapsız kalması olmaz. Elbette anlayacağı seviyede, kavrayabileceği seviyede onlara cevaplar sunmamız gerekiyor." dedi.


"Dini konularda verilmesi gereken temel mesajların yavrularımıza aktarılması gerekir "

Çocuğun bedensel ve maddi eğitiminin yanı sıra manevi eğitiminin de ihmal edilmemesi gerektiğine işaret eden Gül, "Dini konularla alakalı olarak verilmesi gereken temel mesajların ve esasların muhakkak ki yavrularımıza aktarılması gerekiyor. Çünkü hani meşhur bir sözdür, 'insanlar dünyaya geldikleri zaman mideleri boştur.' Biz ne yaparız, onu anne sütüyle besler, geliştiririz. Zihinleri boştur; bizler ona güzel fikirler, düşünceler veririz. Ruhları boştur; onlara, manevi gelişimleri açısından sunulması gereken temel hakikatleri, manevi hakikatleri yerleştirmemiz gerekiyor. Çocuklarımız, artık hadiseleri kavradığı, bilmeye başladığı dönemden itibaren bilgi düzeyinden ziyade, daha çok davranış boyutuyla da ortaya çıkabilecek davranışsal eğitimle onları eğitmemiz lazım. Bir taraftan bilişsel gelişimleri bir taraftan dil gelişimi ve motor gelişimiyle ilgilenmemiz lazım. Bu süreçte, sosyal duygusal gelişimleri ile birlikte değerlerimizi, hakikatlerimizi onlara sunmamız, onlara bir yaşam biçimi oluşturacak şekilde aktarmamız; eğitim öğretim sistemi içerisinde kesinlikle olmalı." ifadelerini kullandı.


"Çocuğun eğitilmesinde annenin rolü çok büyüktür"

Çocuğun seviyesine, gelişim düzeyine uygun şekilde, olaya iki boyutuyla bakılması gerektiğinin altını çizen Gül, çocuklara verilecek gıdaların hem yaşına hem seviyesine hem de hazmetmesine uygun bir beslenme yönteminin seçilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Bir Müslüman olarak çocuklara verilecek ek gıdaların helal olmasına dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Gül, bunun önemsenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Çocuğun manevi olarak eğitilmesinde annenin rolünün çok büyük olduğuna işaret eden Gül, şöyle konuştu:

Çocuğumuza manevi eğitim verirken annelerimiz tabii ki ilk muallimlerimizdir. Bize helali-haramı, doğruyu-yanlışı, sevgiyi-merhameti, acıyı-tatlıyı, güzellikleri-iyilikleri, makul ve maruf olan ile münker olanı bize öğretecek olan en başta annelerimizdir. Annelerin ilk öğretmenimiz olması hasebiyle, çocuk eğitimi henüz biz dünyaya gelmeden önce başlayan bir süreçtir. Daha anne karnındayken bile annenin bu hususta hassas olması lazım. Kendini kontrolden geçirmek suretiyle; yediğine, içtiğine iyi bakması lazım. Allah ile olan kulluk yolculuğunu çok iyi bir şekilde sürdürmesi lazım. Farizasını yerine getirme noktasında, insanlarla ilişkilerde olması gereken seviyeyi gözeterek sevecen bir ruhla pozitif duygularla hayatını sürdürmesi, helale, harama da dikkat etmesi bu anlamda çok önemlidir. Çünkü haramla beslenen bir annenin, hem haram gıda hem de olumsuz duygu ve düşünceleri anne karnında olsa bile çocuğun gelişimini etkilemektedir. Bugün bilim bunu ortaya koymuştur.

"Çocuklarımıza güzel sözler söylememiz ve güzel davranışları yansıtmamız lazım"

Çocuk dünyaya geldikten sonraki ilk işlerden birinin Hazreti Peygamber'in sünnetine uygun olarak sağ kulağa ezan okunmasının, sol kulağa da kamet getirilmesinin bazı hikmetler barındırdığına dikkat çeken Gül, "Bunun hikmeti; dünyevi kelam olarak ilk onun duyması gereken, duyacağı hususların tevhidi hakikatler olması, İslam'a ilişkin güzellikler olması içindir. O yüzden çocuklarımıza güzel sözler söylememiz, güzel davranışları yansıtmamız lazım. Bu anlamda da bizim örnek bir kişilik ortaya koymamız lazımdır. Anneyle birlikte baba ve aile ortamı içerisinde, varsa büyükanne ve büyükbabanın da devreye girmesiyle çocuğumuz okula gidinceye kadarki zaman zarfında bu eğitimini alması gerekir." dedi.

Çocukların aile ortamında aldığı ilk eğitimin izlenimsel olduğuna işaret eden Gül, "Aile ortamı içerisinde, örneğin yemeği yemeden önce bir insan elini yıkıyor, yemeği yedikten sonra elini yıkıyorsa; yemeğe başlamadan önce 'Bismillahirrahmanirrahim', bitirdikten sonra 'Elhamdülillah' diyorsa belki bununla ilgili bir özel bilgiyi vermeseniz dahi zaten onu aileden görmüş olacağı için otomatikman çocuk için en güzel örneklik gerçekleşmiş oluyor. Bunun okul ortamına taşındığını düşündüğümüzde; bu manevi eğitimin verilmesinde annenin, babanın, ailenin yanı sıra çevrenin ve okul ortamının da eklendiğini, dolayısıyla yeni bir ortağın, öğretmenlerin, eğitim ortamının da devreye girmesiyle birlikte sorumluluk alanı biraz daha genişleyecektir. Gençlik dönemine gelince de artık çocuğu etkileyen daha başka faktörler de oluyor. Bu yüzden annelerimize, babalarımıza, ailelerimize bu anlamda önemli bir görev düşüyor. Bunu da hepimizin ihmal etmeden sürdürmesi gerekiyor. İhmal ettiğimiz takdirde de bunun acısını hepimiz bir şekilde hissederiz. Kısa vadede veya orta vadede bunu hissetmemek de mümkün değil zaten." diye konuştu.

"Toplumun büyük kısmı, çocuklarının kendi inanç ve değerleri doğrultusunda eğitim almasını istiyor"

Gül, "Toplumumuzun büyük bir kısmı, aslında çocuklarının kendi inançları, dini değerleri doğrultusunda eğitim-öğretim almasını istiyorlar. Bu yüzden Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersi mesela tüm okullarımızda var. Ayrıca seçmeli derslerimiz var. Bu seçmeli derslerle ilgili her dönemin ilk başlarında velilerimiz güzel ilgi de gösteriyorlar ve çocuklarının hem din kültürü hem siyer hem de Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatını öğrenmeleri için çalışıyorlar. Bunun yanı sıra velilerimiz, okul öncesinde de örneğin 4-6 yaş Kur'an kursuna göndermek suretiyle veya bir taraftan okul öncesi kurumlara, ana okullara, ana sınıflara gönderirken yine adab-ı muaşeret çerçevesinde velilerimiz bazı güzellikleri öğrenme yönünde gayret etmektedir. Bu en temel bir haktır. Çocuklarımıza bizim değerlerimizi aktarmamız, inançlarımızı sunmamız, adab-ı muaşereti öğretmemiz hem aileler hem de ilgililer olarak hepimizin dikkat etmesi gereken bir husustur. Bu açıdan suçlamaktan ziyade anlamak lazım, güzellikleri görmek lazım." ifadelerini kullandı. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.