Dağa mı çıksak ne!

2010-11 yıllarında STK’lara yönelik yapılan hukuksuz operasyonlar ile oluşturulan dava dosyaları birer birer karara bağlanmaya başlandı. Yasal dernek faaliyetlerinin suç olarak değerlendirildiği dosyalar üzerinden ağır cezalar verildi. Şahsımın da içinde bulunduğu dosyada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi biz üç kişiye 12,6’şar yıl, diğer 13 kişiye 6,3’er yıl olmak üzere toplamda 113 yıl ceza verdi. 

Adana’da da yerel mahkemenin haklarında karar verdiği 5 dernek yöneticisinin toplam 37,5 yıllık cezalarını Yargıtay onadı. Yargısı devam eden diğer dosyalar var sırada. Öyle görülüyor ki devlet, PKK ile barışın imkanlarını zorlarken, Hizbullah dosyaları adı altında Müslümanlara amansız bir savaş açmış. (Bu durum, devlet ile PKK arasında Hizbullah başta olmak üzere İslami yapıların tasfiyesinin pazarlık konusu mu oldu sorusunu akla getiriyor.) Devlet bir taraftan elinde silah olanı ovaya çekmenin taklalarını atıyor. Diğer taraftan ise silah ile işi olmayanları dağa çıkmaya zorluyor. Sahi, boşalan Kandil’e çıksak mı ne! Son birkaç yılda yasal dernek çalışmalarından dolayı haklarında haksız ve ağır cezalar verilenler olarak, öyle az buz bir sayıda değiliz hani. Elazığ, Adıyaman, Ankara, Konya, Diyarbakır, Adana, İstanbul, Kocaeli, Bursa… Bu illerdeki onlarca STK’nın yüzleri, binleri bulan yönetici ve mensupları hakkında oluşturulmuş hukuksuz dava dosyaları… Bir de bunlara bu ülkenin 5-10 yıl öncesinin zulmüne uğramış ve siyasi mülteci olarak ülke dışına çıkmış binlerce müslümanı da ekleyin. PKK’nin şu anki dağ kadrosundan az bir sayı çıkmaz ortaya. Kimden destek alacaksınızı aklınıza bile getirmeyin. Son dönemde Türkiye’ye karşı bu desteği verecek öyle ülkeler var ki…

Bazıları bu hesabı yadırgayabilir ama ne yapalım devlet ancak elinde silah, molotof olanı, öldüreni, yakıp yıkanı görüyor. (Sadece devlet mi, medya, siyaset, sivil toplum… kimsenin bu cezaları gördüğü yok.) Siz kendinizi bizim yerimize koyun ve bize bir çıkar yol gösterin. 90’lı yılların çok boyutlu zulmünü görmüş ve 28 Şubat sonrası 5’şer, 10’ar yıl cezaevinde kalmış ve ancak birkaç yıldır cezaevinden çıkmış insanlar olarak, sivil ve siyasi çalışmalardan dolayı tekrardan ağır hapis cezalarına çarptırılmak, insanlara bu hesabı yaptırmaz mı!

Bazı iyi niyetli kardeşlerimiz Ak Parti iktidarını ve başbakan Erdoğan’ı bu işin içinden sıyırmak istiyorlar ve “size verilen bu cezaların onların eliyle olduğuna inanmıyoruz” demeye getiriyorlar. Farz edelim öyle olsun. Bu ceza kararlarında onların bir payı yok, peki sorumlulukları da mı yok? Bu cezaları bize komşu ülkeler mi veriyor ve başbakan komşu ülkelere mi başbakanlık yapıyor? Bu uyduruk dosyaları hazırlayan polis değil mi ve polis de İçişleri Bakanlığı’na bağlı değil mi? İçişleri Bakanı da başbakana bağlı değil mi? Hem STK’lara yönelik bu kaç dosya ve bu kaçıncı zulüm! Birinden haberleri yoktu, yıllardır devam eden onlarcasından, yüzlercesinden de mi haberleri olmadı?

Başbakanın dilinden düşürmediği “kenar-Dicle’de bir koyunu kurt kaparsa, Allah bunu benden sorar” sözü, siyaseten veya edebiyat olsun diye söylenmiş bir söz değildir. Hakikatin korkusu ile söylemiştir Hz. Ömer o sözü. Bırakın Dicle kenarında bir koyunu kurdun kapmasını, yıllardır bu ülkede bu camianın üzerine bir sürü kurt üşüşmüş. Ve bu kurtlar, başbakanın idare ettiği ülkenin kurtları. Bu kurtların arkasında o ve iktidarı yoksa bir bir keresine bir inceleme, bir soruşturma, en azından bir açıklama yapılır. Onu da bırakın gizliden gizliye bir iyi niyet adımı atılır. Ama yıllardır çıt yok.

Bütün bunlara bir de iktidar partisi mensuplarının yaptıkları toplantılarda HÜDA PAR’ın önünü kesmemiz lazım şeklindeki düşünceleri ile Abdullah Öcalan’ın bunları kuşatın şeklindeki talimatını bir araya getirin. Sonra dönün bunun pratiğine bakın: Bir tarafta cezalar, bir taraftan parti ve dernek binalarına molotoflar, saldırılar.

Olsun, Allah her şeyin şahidi ya! İşler Allah’a dönecek ve hesap Allah’ta bitecek ya! Allah var, gam yok.

Uğradığımız zulümler zaten görülmüyordu, Reyhanlı ile beraber tamamen gündem altı olduk. Reyhanlı’da parmaklar Esed’i gösteriyor. Ancak israil ihtimalini de göz ardı etmemek lazım. Türkiye’nin ve sonrasında da ilgili ülkelerin içine çekileceği bölgesel bir savaştan kazançlı çıkacak olan israildir. Çünkü israil düşmanları savaşmış olacak. İsraile hayallerindeki tarihi fırsatı vermiş olan bu zemini israilin kullanmayacağı düşünülemez. Ama nasıl?

Her türlü şerden muhafaza olmak duası ile…
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.