Dindarlığımız Harap Bir Eve Benziyor

Geçen gün bir vesileyle şehirlerarası yolculuk yapıyordum. Doğu illerinden birine gidiyordum. Sabah namazı vakti otobüsümüz yol kenarında bulunan bir köy camisinin önünde durdu. Şoför namaz kılmak isteyenlerin camiye gidebileceğini söyledi. Otobüste yaklaşık altmış kişi vardı. Ve çoğu da orta yaşlıydı. İnanır mısınız benden başka sadece dört kişi namaz kılmaya geldi.

Dikkatinizi çekerim; otobüs bir sahil şehrine gitmiyordu. Bir zamanlar dindarlığıyla meşhur bölgemizin yine dindar diyebileceğimiz bir şehrine gidiyordu. Ve otobüstekilerin en az yarısı da orta yaşlı insanlardı. Hani Z kuşağıdır, gençtir, modern kültürün yozlaştırdığı yeni nesildendir, normaldir diyebileceğimiz kimselerden de değil bahsettiğim insanlar. Birçoğu kırklı, ellili yaşlardaydı. Ve uyanıktılar. Mesela hemen yan tarafımdaki iki yaşlı adam derin bir sohbete dalmışlardı. Ama hiç biri namaza gelmedi. Namaz için otobüsten inmediler.

İlk defa kendimi topluma, halkıma bu kadar yabancı hissettim. Yine ilk defa korkunç bir karamsarlığın girdabına düştüm. Yüreğim tarifsiz duygularla doldu. Derin bir hüzne kapıldım. Savrulmanın, bozulmanın, yozlaşmanın geldiği noktayı ürpererek hissettim.

Bir toplumda namaz yoksa namaz gittiyse, yaşlılar bile artık namaz kılmıyorlarsa, namazsızlık yayılmışsa o toplumun dindarlığı harap olmuş demektir. Namazsız bir toplumun misali, harap bir evin misali gibidir. Bir evi ayakta tutan sütunlarıdır, tavanı düşmekten, yıkılmaktan sütunlar korur. Sütunlar yıkılırsa ev de yıkılır, tavan aşağı iner, ev harap olur.

Namaz da dinin sütunudur, İslam’ın temelidir, Müslüman olmanın olmazsa olmazıdır, kırmızıçizgisidir. Namazdan yoksun bir dindarlık harap olmuş, yıkılmış bir dindarlıktır. Namaz İslam’ın ilk basamağıdır. Namaz yoksa hiçbir şey yoktur. Namazdan yoksun bir dindarlık, bir Müslümanlık anlamsız, içi boş bir Müslümanlıktır.

Namazdan uzak, namazı önemsemeyen bir topluma kim ne verebilir?

Tehlike büyük, tehlikenin farkında olmalıyız! Namazımız yoksa biz yokuz, dindarlığımız yoktur. Namazın olmadığı bir toplumda diğer İslami şiarları gündeme getirmenin, siyasi amaçlar peşinde koşmanın, büyük idealleri gündeme getirmenin bir faydası olmaz. Bir getirisi de olmaz.

Toplum dine, dindarlığa yönlendirilmedikçe, toplumun arasında dini taleplere, dini şiarlara olan ilgi artmadıkça, halkta dindarlaşma süreci yaygınlaşmadıkça İslami ideallerin başarı şansı olmayacak.

Dindar âlimler, aydınlar, davetçiler, dert sahibi insanlar bu gidişatı görmeli, kısır çekişmeleri, boş uğraşları terk etmeli. Halkımız korkunç bir kültürel saldırı altında. Ahlaki bozulma tehdidi altında.

Emperyalist güçlerin, İslam düşmanı sömürgecilerin, barbar Batının ve onun yerli misyonerlerinin İslam’ı halkın hayatından uzaklaştırma savaşımına karşı durmalıyız. Bu barbar saldırılar karşısında halkımızı yalnız bırakmamalıyız. Halk dini taleplere mesafeliyse eğer, dini taleplere duyarsızsa bizim İslam adına yapacağımız hiçbir şey olmaz.

Önce halkımızı İslam’a kazandırmalıyız. Halkın dini, İslami talepleri olmalı ki İslam davasının taraftarları, İslami hareketin evlatları bu ülkede kazanım sahibi olabilsin. Halktan yoksun, halka dayanmayan bir dava kısır kalmaya mahkûmdur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.