Diyanet'in FETÖ Raporu

Ümmeti ayakta tutan ve birbirine bağlayan temel etken inancımız, değerlerimiz ve kardeşliğimizdir. Ümmeti parçalamak isteyen şer odaklar, hep bu mevzileri hedef almıştır. Bazen doğrudan saldırmış bazen de tahrifatlar yaptırtarak asıl mecrasından kaydırmıştır. Tarihte bu saldırı ve sapmalardan yüzlerce örnek vardır. FETÖ de bu sapma akımlarından bir tanesidir.

FETÖ'ye yönelik yüzlerce operasyon yapılıyor. Bu operasyonların olumlu olumsuz yankıları hep ülke gündeminin birinci sırasında yer alıyor. Kimi, örgütün kalleş saldırıları, kimi ihanetin boyutları, kimi de mağduriyetleri konu alan analizler yapıyorlar. Ancak bu yapının, yüce İslam dininin esasları noktasında yaptıkları tahribatlar pek gündeme getirilmiyor. “Dinler arası Diyalog” safsatasıyla “Dinler arası Teslis” inancı oluşturmak istedikleri, böylece yeni bir “Paralel Din” amacı güdüldüğü analizlere konu olmuyor. Unutulmamalıdır ki bir davanın gücü, müntesipleri tarafından o davaya olan inancı kadardır. Dolayısıyla bu yapının teşkilatı kadar inanç sistemi de önemlidir ve bu alana ciddi neşter atılmalı. Bununla ilgili ilk ciddi araştırmayı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu hazırladı.

Hazırlanan bu önemli rapor için Mehmet Görmez hoca şu açıklamaları yaptı: “FETÖ'nün Türkçe olarak basılmış olan 80 kitabı incelendi, 40 bin dakikayı bulan (yaklaşık 670 saat) sesli ve görüntülü konuşması dinlendi. Burada İslam itikadına ve inancına aykırı tüm bölümler tek tek tespit edildi. Ardından da bunun neden yanlış olduğu anlatıldı.”

Bu önemli raporda yer alan, FETÖ'nün yüzlerce itikadi ve siyasi saplantılarından bir kaçını sıralamak istiyorum.

-Üzerinde durulacak önemli bir husus Ulûhiyet ve Rububiyet akidesi. İnsanların Allah tasavvurunu değiştirmeye kalkışması. Bunu o kadar ileri bir noktaya taşımıştır ki, fırsatını bulduğunda doğrudan doğruya onun adına konuştuğunu, mensuplarının karşısında haşa “kendi şahsında Allah'ın mütecelli olduğunu” söylemekten kaçınmamıştır.

-Sızıntı dergisinde 19 bin resim incelenmiştir. 8 bini başka inanç dünyalarının sembolünden ibarettir. Her resim zihin bulandırıyor, adı Sızıntı ya, insanların inancını zedeliyor. Bir İsa betimlemesi ile bir Meryem Ana resmi ile ve hatta gökten inen Tanrı'nın eli ile. Zihinleri yeterince bulandırdıktan sonra işi Mesih'e bağlıyor.

-Diyalog safsatasını, 1963 Vatikan Konsülü'nün diyaloğa yüklediği anlamdan çok daha öteye taşımıştır. Küresel bir istismara doğru koşarken dinlerin de izdivacını sağlama gayretine girmiştir. Bu izdivaç safsatasından da “İsevi Müslümanlar” gibi garip söylemler üretmeye başlamıştır. Kendi mensuplarına gelince onun için onlar artık Allah'ın cemaatidir. Konuşmalarında kendi mensuplarını, örgüt mensuplarını ya “Allah cemaati”, ya “Peygamber cemaati” olarak tavsif etmektedir. Bu karmaşa içinde kendisi de kâh Mesih olmuş, Kâh Peygamber'in onayladığı kişi. Bazen Peygamber'i aştığını, bazen ilahlık derecesine vardığını söylemiştir.

-Selçuklu döneminde Haşhaşiler, Osmanlı döneminde Kadızadeliler nasılsa bugün de FETÖ öyledir. Gaybı gördüğünü iddia etmesi, kendini kast ettiği halde üçüncü şahıslar üzerinden konuşması, kibrini tevazu gibi göstermesi gibi…

FETÖ'nün “Paralel Din” anlayışını en iyi şekilde açıklayan Diyanetin bu çalışmasını tebrik ediyor, herkesin istifade edebileceği bir rapor olduğuna inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.