Dünyanın 5'ten büyük olduğunu söyleyebilmek

Tarih boyunca büyük devletler, birden fazla kıtaya hükmeden devletler olmuştu, ama bugünkü kadar neredeyse bütün dünyaya hükmedenleri de oldu mu, bilmiyoruz.

Ama bugün bizzat biliyoruz ve şahit oluyoruz; artık tek bir ülke bütün dünyaya hükmedebilir güce erişmiştir. Ve bu güç de ABD'dir. Her ne kadar Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa da güçlü olsalar bile, bazen BM'nin, bazen NATO'nun ve bazen de her ikisinin gücünü da emrine alarak dünyaya tahakküm eden güç Amerika'dır. Bu güçlerin arasında sorunlar ve bitmeyen bir rekabet de var, ama en azından 2. Dünya Savaşı'ndan beridir bunu kendi aralarında bir savaşa tırmandırmıyorlar. Hatta gerektiğinde anlaşıyorlar ve uzlaşıyorlar, sonra da birilerinin boğazına birlikte çöküyorlar.

Türkiye her ne kadar fiilen 2. Dünya Savaşı'na girmediyse dahi, ABD'nin de bulunduğu taraf lehine savaş ilanında bulunmuştu. Ve 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın da 51 kurucu üyesinden biridir. Ancak savaşın galipleri kendilerine “veto” hakkı gibi bir ayrıcalık tanıdılar. BM'nin bir kararı bunlardan birinin hoşuna gitmeye görsün, hemen veto ederler. Yani, bütün dünya bir tarafa ve o ülkeler veya onlardan herhangi biri bir tarafa.

Ve bu BM 73 yıldır 5 ülkenin arka bahçesi gibidir. Bu ülkelerin hangileri olduğunu ve neler yaptıklarını ayrıca anlatmaya gerek var mı?

Şöyle bir dünyaya bakınız, nerede en fazla zulmedenler varsa, bu 5'li çetelerden biri veya birkaçı ve bazen de hepsi mutlaka oradadır.

Açık veya gizli, ama müdahale etmedikleri bir ülke yoktur. İç işlerine karışırlar, dışişlerine karışırlar, ekonomilerine, hükümetlerine, eğitimlerine ve kısaca her şeylerine karışırlar ve karışmayı da bir hak gibi görürler. Zaten diğer ülke rejimlerinden de kendileriyle işbirliği yapmayanları neredeyse yok gibidir. Uzatmayalım. Kısacası, bunlar kendilerini bir tür tanrı gibi görüyorlar. İşte bu ve benzeri nedenlerden dolayıdır ki, bu 5'li çeteye ve onların kurdukları vahşi düzene karşı her kim bir söz söylerse veya irili ufaklı bir eylemde bulunursa, kıymetlidir, değerlidir.

Bugüne kadar yapıya karşı aykırı sesler çıkaranların sayısı oldukça azdır. Bir zamanlar bunlardan biri İmam Humeyni idi. Son zamanlarda da Sayın Erdoğan keskin ifadelerle bu şeytani yapıyı eleştiriyor ve bu bağlamda dünya kamuoyuna, dünyanın ezilenlerine önemli mesajlar veriyor.

Geçen günkü BM Genel Kurulu toplantısında konuştuklarını burada bir daha tekrarlamayacağız, ama şu kadarını söyleyelim ki, Erdoğan'ın söylediklerinin altına imza atmamak, zalimlerden yana olmak demektir. Bu kadar açık…

Aslında onun sözlerinin 5'li çete ve onların beslemesi olan israil gibi devletlerin dışında, diğer ülkeler tarafından ayakta alkışlanması gerekirdi. Lakin ne yazık ki, açıktan desteklerini belirtenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmedi.

Bu bile başlı başına bu 5'li çetenin diğer ülkeler üzerinde nasıl bir hegemonya kurduklarını görmemize yetiyor.

Gelelim meselenin diğer boyutuna. Dediğimiz gibi, Erdoğan'ın sözlerinin altına imzamızı atıyoruz. Ama… Evet, ama Erdoğan fiili politikasıyla her gün 5 kez 5'li çeteye isyanını haykırsın ve kıyam etsin, hiç tınmazlar. Çünkü Erdoğan'ın icraatlarının çoğu fiilen onlara hizmet üzerine kuruludur ve o yönde işliyor.

Örneğin, para, bu 5'li çetenin ilahıdır. Ve bankalar da bu ilahın vampir neferleri. Erdoğan 15 küsur yıllık iktidarı boyunca bankaları AB standartlarına dahi çekemedi. Bankalar en fazla bu dönemde karlarının rekorlarını kırıyorlar. Eğitim, hakeza, müstemleke zihinlere teslim ve müstemleke bir toplum oluşturuyor.

Erdoğan, küresel emperyalistleri adil olmaya çağırırken, kendi vatandaşlarına dahi adaleti çok görebiliyor. ABD'yi, teröre, teröristlere yardım etmemesi için uyarırken, örneğin, PKK-YPG'ye silah vermemesi için uyarırken, kendi vatandaşlarından on binlercesinin neden Amerika'ya tetikçilik yapacak kadar devlete-rejime düşman olduklarını hala sorgulama ihtiyacı duymuyor.

Neden? Çünkü adil olmak, adaletten konuşmak kadar kolay değil. Erdoğan eğer gerçekten 5'li çetenin çarkına çomak sokmak istiyorsa ve onları hakkı ve adaleti gözetmeye zorlamak istiyorsa ve BM'den insanlığın ortak vicdanı olmasını istiyorsa, kendisi onlara örnek olsun ve Türkiye'yi onlara örnek olacak şekilde dönüştürme yoluna gitsin. Ancak o zaman sözlerinin bir etkisi olur ve o sözler dünya ezilenlerine güç, ümit ve iman verir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.