Afrin harekâtı, olası Menbiç harekâtı ve erken seçim gölgesinde ortak aday ittifak olasılıkların gündem olduğu sırada Ege ve Doğu Akdeniz'de hareketlilikler yaşanmaktadır.

Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Rum kesiminin doğal gaz aramaları uluslararası şirketler üzerinden devam ederken Rum kesimini yalnız bırakmamak adına hamisi durumunda olan Yunanistan Avrupa'yı da arkasına alarak Ege Denizinde; Türkiye sınırlarında olan adacıklar üzerinde hak iddia etmektedir. Lozan ve 1947 Paris Antlaşması ile Türkiye'nin batı kısmı tamamen çevrelenip Ege Adaları elinden alınmıştı. Ege'de açık kalan saha bu hamleler ile kapatılmaya çalışılmaktadır.

Afrin Harekâtı sırasında ve İtalyan petrol arama şirketi ENİ'nin Kıbrıs açıklarında durdurulmasından sonra Yunanistan'dan Ege hakkında açıklamalar ve provokatif hareketler Türkiye'nin dikkatini dağıtmak ayrıca askeri gücünü ölçme olarak değerlendirilebilir. Ekonomik bunalım içerisinde olan Yunanistan'ın içerdeki gündemi milli duygularla bastırmaya da çalışmaktadır. Yine bu kadar dar boğazda olan küçük bir ülkenin kendi aklıyla hareket etmesi cesaret isteyen bir durumdur.

Türkiye, Yunanistan'a cevap niteliğinde Dışişleri bakanının açıklamaları ve Genel Kurmay Başkanın açıklamaları ayrıca Egede gerçek mermilerle yapılan tatbikat ile cevap verilmiştir. Cumhurbaşkanın cevap verme alışkanlığı burada kendini göstermemiştir. Yunanistan'ın ciddiye alınmaması olarak yapılıyor olabilir bu doğru bir yaklaşımdır. AB Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde; Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'de "Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı giriştiği yasadışı faaliyetleri" kınaması da bu olasılığı güçlendirmektedir. Bu olayların 2017 Aralık ayında Yunanistan Cumhurbaşkanı tarafından canlı yayında sabote edilen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti sonrası olması iki tarafın da yaptığı hamleleri sonuçlarının farkında olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin ihmal ettiği ve önlem almada geciktiği Doğu Akdeniz'de Rumların 2011'de tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) doğal gaz aramaya başlayıp uluslararası şirketlerle yaptığı antlaşmalara engel olmamıştır.

 İtalyan şirketin Kuzey Kıbrıs'ta Türkiye tarafında durdurulmasının ardında ABD şirketi ExxonMobil bölgeye gelmesi ardından sonradan ABD'nin inkâr ettiği ExxonMobil'i koruma amaçlı 6. Filonun gönderildiği iddia edilmiştir. Yine Yunanistan'ın Fransa'dan 2 adet savaş gemisi alması; Uçaksavar ve gemi savar sistemleriyle donatılmış halde olacak gemilerin sadece Ege'de değil Güney Kıbrıs ile Türkiye arasında gerginliklerin yaşandığı Doğu Akdeniz'e de konuşlandıracağı Doğu Akdeniz suların ısınacağını göstermektedir.

Yunanistan'ın Avrupa'nın desteğiyle yetinmeyip dini (mezhebi) yakınlığı bulunan Rusya'dan da yardım istemesi, Doğu Akdeniz'de yalnız kalan Türkiye'yi zor durumda bırakabilir fakat kendi enerji dağıtımı derdinde olması Rusya'yı Rum-israil enerji ortaklık macerasına çekmesinin önüne geçecektir.