Eşeğe Altın Semer Vursalar, Eşek Yine Eşektir

Eşeğe Altın Semer Vursalar, Eşek Yine Eşektir

Hani bir atasözü vardır; “Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.”

HÜSEYİN SAĞLAM / DOĞRUHABER / ANALİZ

Hani bir atasözü vardır; “Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.”

Sadece bu mu? Eşeğe “istihbaratçı” kimliği versen belki biraz fazla anırır, ama eşek yine eşektir.

Eşeğe “Devrimci Kürt” kimliği lütfedip ekstra “istihbaratçı” kimliği versen bu kez eşeğe iyilik değil daha fazla kötülük etmiş olursun. İstemediğin halde eşekleşenlerin sülalesine kadar uzanmaya yeltenmiş olursun ki, biz sülalesini bundan tenzih ederek sadece “eşeğe binmekle” yetinmiş olalım.

İsim vermeyeyim ki sayfa kirlenmesin, sıfatı zaten yeterli. Yazdıklarının tamamına bakarsanız, dünyayı “yeşil” görmeye hayli hevesli ve de kullanışlı biri olduğu zaten belli. Eski yazıları da bunu zaten kanıtlar nitelikte.

Tüm meselesi Hizbullah’ta düğümleniyor. İlkin dünyayı “tek renk” görme hevesiyle taktığı gözlük sayesinde Hizbullah’la ilgili öküzleri kıskandıracak nitelikte “Yemyeşil” bir tablo çiziyor.

Edip Gümüş’ün Irak Kürdistanı ile İran Kürdistanı’ında “İran modeli” bir devlet için yoğun çalışmalar yürüttüğünü iddia ediyor. Bilmem hatırladınız mı ama bu “muhteşem tespit” daha önce “espiyonaj faaliyetleriyle” yakından ilgili bir başka zevatı hatırlatması açısından hayli dikkat çekici.

Bu kadar değil elbette HizbulEşek mensubu “devrimci istihbaratçının” kehanetleri. Asıl sorunu Kutlu Doğum etkinlikleri. Bilumum HizbulEşek mensuplarının psikolojisini bozan “Kutlu Doğum” fobisi bu tıfılın da ruh halini altüst etmeye yetmiş.
Önce kıvırmış, sonra “gıtgıdak” sesleri arasında kendince altın yumurtlamış. Yılanınkine benzeyen yumurtasına da yine kendince “Seyfullah” ismini koymuş.

Seyfullah buna ne der bilmiyorum. Ama çizdiği iğrenç portrenin ismini “Seyfullah Altıntop” olarak koyması bizi değil daha ziyade Seyfullah’ı ilgilendirir.

HizbulEşek tetikçisinin iddiasına göre Seyfullah, Hizbullah’ın İslam’la alakasının olmadığını görünce ilişkisini tamamen kesmiş ve BDP’nin “Kutlu Doğum” etkinliğine katılmayı tercih etmiş. Ama asıl bomba iddiası şu. Seyfullah, BDP etkinliğine katıldığı için Hizbullah tarafından hem de üst düzeyden tehdit edilip en aşağılık küfürler, hakaretler yağdırılmış. Üstelik Seyfullah bu tehdit ve küfürleri içeren bir mesajı HizbulEşek mensubu “devrimci/istihbaratçının” mail adresine bizzat yollamış. Hatta Seyfullah’ın gönderdiğini söylediği e-mail içeriğini de şöyle yansıtmış:

“İnsan ahlakının kaldıramayacağı Küfür, hakaret, Apo’ nun piçi, kendini satan adam, namusuma dil uzatmalar, aileme ve akrabalarıma biz onu ödüreceğiz gibi küfür ve ölüm tehditleri…”

Seyfullah’a gerçekten “üst düzey” tehdit-küfür mesajları gönderilip gönderilmediğini bilmiyoruz. Seyfullah’ın bu HizbulEşek mensubuna mail atıp atmadığı konusunda da bir malumata sahip değiliz. Şayet Seyfullah iddia edilen maili atmışsa HizbulEşek’le ilişkisinin/tanışıklığının olup olmadığını, olmuşsa hangi mecralar üzerinden gerçekleştiğini veya böyle bir şey olmuş mu hiç bilmiyoruz.

Dedik ya, HizbulEşek mensubu tüm ifrazatlarını Seyfullah ve Kutlu Doğum üzerine bina etmiş. Dolayısıyla bu durum daha ziyade Seyfullah’ı ilgilendirir. Umarım bu konuda söyleyecek sözleri vardır.

Gelelim HizbulEşek takımının Kutlu Doğum sancısına.

Kutlu Doğum etkinlikleri bir ukde olmuştu küçücük beyinlerinde. Ne yapmalı? Nasıl etmeli? Ne şekilde sulandırılmalı? İhale kimlere verilmeli? Gibi sorular beyinlerini uzun zamandır kemiriyordu.

Ve DTK’da, şaşıklı versiyonu Diayder’de karar kılınmıştı. Sakın bunu salt PKK’nin klasik bir girişimi olarak görmeyin. Bu bir konsept idi ve dümeninde derin istihbarat vardı. Tüm mesele, kime rol tayin edileceğiyle ilgiliydi. Seyfullah ne kadar organizasyonun perde gerisinde cereyan eden şeytani manevralara vakıf idi bilemiyorum, kendisiyle ilgili bu bağlamda herhangi bir su-i zanda da bulunmak istemiyorum. Ama Seyfullah’ın seçilmesi, büyük ihtimalle kendisinin tahmin bile etmediği ama hiç de sıradan olmayan bir girişim idi.

HizbulEşek kervanının devrimci/istihbaratçı tetikçiliğini yapan zevatın kudurmuş ruh haliyle konuya dalmasının nedeni de işte buydu. Kendisi perde gerisinde cereyan eden şeytani girişime aşinaydı ve çok şey bekliyordu. DTK eliyle gerçekleştirilen etkinlik, şekilsel olarak Peygamber Sevdalıları’nınkine benzetilmeye çalışıldı. Seyfullah özellikle davet edildi, ancak Amed’deki etkinlik, hiçbir karşı propaganda olmamasına rağmen sadece kötü bir taklit olarak kaldı. Samimi bulunmadığı için halktan ilgi görmedi. Seyfullah da dertlerine çare olmaya yetmedi. İşte bu durum, perde gerisi şeytani dümenin HizbulEşek olarak beliren tetikçilerini çılgına çevirdi. “İstihbaratçı” kimliklerini “devrimci Kürt” kimliğiyle gizlemeye çalışan HizbulEşek tetikçisi isyan, iftira, hakaret, cehalet örnekliğinin en seviyesiz nüvelerini sergiledi. Haşhaş çekercesine, Lice esrarının tümünü cigerlerine indirircesine tezviratlara yeltendi. Sarhoşça yazılan yazıların ne kadar düzeysiz olacağını bizatihi gözler önüne serdi.

Tüm bunları yapıp HizbulEşekliğini bir kez daha sergilerken yine Seyfullah üzerinden manevraya yeltendi. Kutlu Doğum diye “Mewlid-i Dırar” inşa etmeye çalışan “derin istihbaratçı” akıl dumura uğrarken bir kez daha Seyfullah’ı nesne muamelesine tabi tuttu.

Dedik ya, herhalde Seyfullah’ın da söyleyecek birkaç sözü olur, şu HizbulEşek tayfasının “mail’li, tehditli, küfürlü” iddialarına karşı.

Ve umarım Seyfullah bir kez daha şunu anlamıştır:

“Ayıdan dost, ……………….……. post olmaz.” Boşluk mu? Onu da Seyfullah doldursun!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler