Gönülden değil, akıldan “EVET” veya “HAYIR” dememek için “EVET”

16 Nisan'da halkın önüne konulacak olan sandık ile sistem oylanacak. “EVET” denirse, Türkiye bir anlamda “Başkanlık” sistemine geçmiş olacak. Yani idareye dair bir sistem değişikliği gerçekleşecek.

“HAYIR” denilirse, eski sistem ile devam edilmiş olacak.

Peki “EVET” mi “HAYIR” mı?

Tabi ki biz HÜDA PAR'lılar için iş bitmiştir. Dün genel başkanımız Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu HÜDA PAR adına, yani hepimiz adına “EVET” dedi.

Her zaman olduğu gibi HÜDA PAR'da süreç istişare üzerine işledi. Bu karara da bu süreç sonucunda varıldı.

HÜDA PAR neden “EVET” dedi?

Çok açıktır ki bu, gönülden bir “EVET” değil. Sadece akıldan bir “EVET” kararı.

Ne demek yani?

Yani şu demek; gönlümüz Türkiye'de, halkın inanç ve ahlak değerleri üzerine kurulu, temel insan haklarını garanti altına alan, bütünüyle “yeni bir adil anayasa” istiyor. Ve bu kapsamda Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunlarının değişmesini...

Yani gönül kemali istiyor.

Ancak bu referandumla varılmak istenen değişiklik, bunları karşılamaktan çok uzak. Hatta ilerisi için bazı hususlarda çekincelerimizin olduğu bir değişiklik. Bu sebeple gönlümüzü de kattığımız bir “EVET” kararı değil.

Akılla vardığımız bir karar. Yani gönlün idealine ulaşılamayan durumlarda, aklı da büsbütün hissesiz bırakmamak anlamına gelen ve şer'i bir kaide hükmüne geçmiş olan “bir şeyin tamamına ulaşılamıyorsa, tamamı da terk edilemez” anlayışıyla varılan bir karar.

Türkiye'de mevcut sistemde ve tabloda yeni bir adil anayasa değişikliği neredeyse imkânsız. Çünkü meclis aritmetiği ideolojik kutuplaşmalar üzerine kurulu ve bu ideolojik kutuplaşmalar, bahsettiğimiz anayasa değişikliği hususunda tıkaçlar oluşturuyor.

Türkiye'nin cendereye dönüşen mevcut sistemi, statükonun ve vesayet rejiminin bekasını sağlayan en önemli faktördür. Dolayısıyla referandumda “HAYIR” demek, başta darbe anayasası olmak üzere statükonun ve vesayet rejiminin beslendiği kaynaklara “EVET” demek anlamı taşıyor.

Bir anlamda “HAYIR” diyerek vesayet rejiminin devamına “EVET” demiş olmamak için, “EVET” diyerek kısmi de olsa vesayet rejiminin devamına “HAYIR” demiş olacağız.

Veya en azından bu değişiklik vesayet rejimine, bu rejimin oluşturduğu siyasal yargıya ve kangrene dönüşen sistem içi kutsallara dokunmanın kapısını aralayacağı ve fırsatı vereceği için “EVET” diyoruz.

Cumhuriyet tarihi boyunca ülke, ilk defa bu fırsatı yakalamış olacak ve biz de bu fırsatı vermek istiyoruz. 

Umudumuz, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi. Yoksa, 90 yıllık Kemalist enkazın üzerine yeni enkazlar eklenir ve yazık edilir.

HÜDA PAR olarak “EVET” diyeceğiz ancak “HAYIR” diyenlerin de bu toplumun bir parçası olduğu ve “HAYIR” demeye haklarının olduğu saygın anlayışı ile meseleye yaklaşacağız. Bu, siyasi olgunluktur ve ülkenin bu siyasi olgunluğa ihtiyacı var.

Ülkenin bu siyasi olgunluğa ulaşması için, önce siyasilerinin bu siyasi olgunluğa ulaşması lazım. TBMM'deki görüntüler, siyasilerin siyasi olgunluktan ne kadar uzak olduğunu gösterdi. Ben inanıyorum ki toplum siyasi olgunlukta, siyasilerden daha ileride olduğunu gösterecektir. Ve bunu referandumda göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.