Hukukçular: Vatandaş sigorta şirketlerine kurban edilmemeli

Hukukçular: Vatandaş sigorta şirketlerine kurban edilmemeli

Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği zorunlu taşıt sigortasının yeniden meclise sunulmasını değerlendiren Avukat Saim Antlı, bunun sigorta şirketlerinin daha da zenginleşmesine neden olacağını ifade etti.

AK Partili milletvekilleri tarafından TBMM'ye sunulan teklifte, zorunlu taşıt sigortası yaptıran araç sahipleri ile kazalarda zarar gören üçüncü kişilere sigorta şirketlerinin ödeyeceği tazminatların miktarını ve kapsamının daraltılması ile araç sahibinin orijinal parça hakkının geri alınması gibi konular yer alıyor.

Meclis'e sunulan kanunun kabul edilmemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin kararının uygulanmasının yerinde olacağını aktaran Avukat Saim Antlı, teklifin vatandaşları mağdur edeceğini belirtti.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Antlı, "Anayasa Mahkemesi Ekim 2020 tarihi itibariyle bir karar vermişti. Vermiş olduğu kararda Trafik Kara Yolları Kanununun ek maddelerinde geçen 'Genel şartlara' ilişkindi. Genel şartlar ne anlama geliyor? Sigorta şirketleri genel şartlar hesabına göre; kazaya karışan araç sahiplerinin araçlarının hesabını yaparken uyguladığı yöntemlerdi. Bu yöntemler uygulanırken çeşitli problemler vardı. 165 bin kilometre üstü araçlarda değer kaybının çıkamayacağı, fahiş oranda iskonto uygulanmayacağı gibi genel şartlar mevcuttu. Kısaca sigorta şirketi çeşitli nedenlerle tazminat sahiplerinin tazminat hakkını gasp ediyordu. Bu uygulamalar Ekim 2020 tarihinde yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiş oldu. Bundan sonra Anayasa Mahkemesinin kararının esas alınması gerekiyordu. Dağınık bir mevzuat söz konusu. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin kararı düzenleyici oldu." dedi.

"Söz konusu kanun anayasaya aykırıdır"

Meclis'e sunulan kanun tasarısının vatandaşlara değil de sigorta şirketlerine yarar sağladığını dile getiren Antlı, sigorta şirketleri haksız yere zenginleştirilmekte olduğunu vurguladı.

Antlı, "Biz yeni kanun teklifinin genel şartlarını değerlendirdiğimizde, söz konusu genel şartların idarenin düzenleyici işlemiyle yapıldığı gündeme geldi. Burada Anayasanın değerlendirdiği mesele genel şartların idarenin düzenleyici işlemi ile yapılmış olması veya mevzuatın birbirinden ayrı olması değil. Aslında kanuna uygun bir şekilde, gerçek piyasa koşulları dikkate alınmak suretiyle ve kazaya karışan araçların gerçek hasarlarının tespit edilmesiyle ilgili. Yıllardır takip ettiğimiz dosyalarda yüzde 25 uygulanması gereken ıskontolarda yüzde 80 uygulanması sigorta şirketlerinin haksız kazanç elde etmesini gündeme getiriyor. Bu durumu incelediğimizde aynı sonuçlara çıkıyoruz." ifadelerini kullandı.

Antlı, şöyle konuştu:

Meclis'e sunulan kanun teklifi sigorta şirketlerini zenginleştirmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Söz konusu kanun anayasaya aykırıdır. Kanunlaştırılması ise asla kabul edilemez. Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde bu tür davalar görülmekte ve mahkemelerden farklı olarak söz konusu davaların anayasa mahkemesini esas alır nitelikte karar vermediğini görüyoruz. Bilirkişi ve Hakemler olarak bakıldığında oturmuş bir mevzuat yok. Herkes çeşitli kararlar veriyor. Verilmesi gereken karar ve yapılması gerekenler nedir diye baktığımızda sigortalılar ciddi anlamda zarar görmekte. Aynı zamanda sigorta şirketleri haksız yere zenginleştirilmekte. Müdahale edilmesi gerekiyor. Söz konusu kanun teklifinin kabul edilmemesi gerekiyor.

"Kanun teklifinin yeterince aydınlatılması gerekiyor"

Orijinal parça haklarının bu kanun tasarısı ile gasp edildiğini savunan Antlı, Anayasa Mahkemesinin kararlarının dikkate alınarak yaşanması muhtemel sorunların önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Antlı, "Söz konusu kanun teklifinin kabul edilmesi ile birlikte genel şartlara göre hesaplamalar yapılacak ve araç sahibinin hakkı olan orijinal parça hakkını gasp etmiş oluyor. Dilediği gibi eş değer ve yan sanayi parçalar takabilecek. Araç sahibi ise bu anlamda herhangi bir talepte bulunamayacak. Bunun dışında teminat dışı hal söz konusu. Teminat dışı ne anlama geliyor diye genel şartlara baktığımızda dolaylı zararlar teminat kapsamı dışındadır deniliyor. Hangi durumun dolaylı zarar olduğu belirtilmemiştir. Yani sigorta şirketleri kendilerince herhangi bir durumu dolaylı zarar kapsamında değerlendirip ve teminat dışı diyerek reddedebiliyor. Maalesef aynı hataya yargı makamları da düşebiliyor. Ya bu konuların aydınlatılması ya da kanun teklifinin kabul edilmemesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesinin kararlarının dikkate alınması yaşanması muhtemel sorunların önüne geçecektir." ifadelerini kullandı.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.