Hz. Ömer’in hayatı cehalet, hidayet, cesaret, adalet ve şehadettir

Hz. Ömer’in hayatı cehalet, hidayet, cesaret, adalet ve şehadettir

Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından Diyarbakır’da düzenlenen "Faruk’u Adil Hz. Ömer" programda, Hz Ömer’in hayatından kesitler sunularak, adaletine vurgu yapıldı.

DİYARBAKIR-Peygamber Sevdalıları Platformunun ilan ettiği "Kasım Ayı Sahabe Ayı" etkinlikleri kapsamında Diyarbakır’da "Faruk’u Adil Hz. Ömer" programı düzenlendi.

Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı-Yazar Sertaç Tekdal, Hz Ömer’in hayatından kesitler sunarak, adaletine vurgu yaptı.

Programda, Hz. Ömer’in adaletini konu edinen sinevizyon gösterimi yapılarak hayatından tablolar içeren tiyatro sahnelenirken, Özlem Ajansı sanatçıları tarafından da ilahiler seslendirildi.

Peygamber Sevdalıları Platformu Diyarbakır İl Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen program, Hüseyin Taş tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı. Daha sonra, Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü Yahya Oğraş bir selamlama konuşması yaptı.

Oğraş, konuşmasında, “Peygamber Sevdalıları Platformu olarak, özellikle toplumuzun manevi yaralarını teşhir eden hususlar üzerinde, her yıl farklı çalışmalarla manevi değerlerimizi dile getirecek ve bizi biz yapacak, bizi özümüze götürecek farklı etkinliklerle sizlerle birlikte olacağız.” dedi.

Uğraş, “Bizler her sene Kasım ayını sahabeleri anma ve anlama etkinlikleriyle karşınızda olmaya çalıştık ve buna devam edeceğiz. Geçen sene Aşer-i Mübeşşere’den birinci sırada yer alan Hz. Ebu Bekir’i ele almıştık. Bu sene Hz. Ömer’i ele aldık ve inşallah gelecek sene Hz. Osman’ı ele alacağız. Bunun dışında biz her yıl Kasım ayında 3 erkek sahabe 3 bayan sahabe olmak üzere platforma üye olan derneklerimizin, Anadolu’nun değişik yerlerinde değişik safhalarda aynı konu işlenmektedir.” ifadelerini kullandı.

Daha sonra programda bir konuşma yapan, Araştırmacı-Yazar Sertaç Tekdal, Diyarbakır’ın fethi için Hz. Ömer tarafından seçilen ashabın özelliklerine dikkat çekerek, Diyarbakır’ı fetheden ashabın İslam ümmeti için örnek kadro olduğunu söyledi.

“Cahiliye anlaşılmadan İslam ve hidayet anlaşılmaz”

Tekdal, Hz. Ömer’in en önemli özelliğinin adalet olduğunu anımsatarak, “Yaşadığımız dönem ümmetin fazlasıyla adalete ihtiyaç duyduğu bir dönemdir ve yeryüzüne gönderilen tüm Peygamberlerin, onları takip eden tüm evliya ve salihlerin ve bu uğurda kurban olmuş tüm şehitlerin temel gayesi, tevhid ve adalet olmuştur.” dedi.

Hz. Ömer’in hayatını, cehalet, hidayet, cesaret, adalet ve şehadet kavramlarıyla değerlendiren Tekdal, Hz Ömer’in “Cahiliye’deki iki hal aklıma geldiğinde birine güler birine ağlarım. Güldüğüm şu ki, putu yapıp hem tapar hem de yolculukta yerdik. Ağladığım da ise şudur ki kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü” sözünü hatırlatarak, “Modern cahiliye bundan farksızdır. İşlerine gelince demokrasi ve halkın iradesi derler. Lakin halkın iradesi Mısır’da olduğu gibi hak ehlinden yana tavır alınca demokrasiyi darbe balyozlarıyla 15 Temmuz’da olduğu gibi yerle bir ettiler. Tek ölçüleri ve taptıkları tek şey kendi çıkarlarıdır. Put ve sistem inancını kılıf olarak kullanırlar. Kürt hakları, kadın hakları, demokrasi gibi bugün de çocuklar anne karnında katledilmekte ve bir meta olarak görülmektedirler.” şeklinde konuştu.

“Hidayet olmayınca ne akıl, ne bilgi, ne servet çare değildir”

Cahiliye döneminde insanı zillet ve zulumattan kurtarıp hidayet ulaştıran olgunun İslam olduğunu sözlerine ekleyen Tekdal daha sonra ‘hidayet’ kavramı üzerinde durarak, “Arabistan toplumunda çöl kılavuzuna ‘hadi’ denilirdi. Yani kurak bir çölde ölümden kurtulmaktı hidayet. İşte manevi anlamda da bu böyle idi. Karanlıklardan nura, vahşetten huzura ulaşmaktı Hidayet. Karanlıktan kurtulmak için akıl, ilim ve servet ehli olmak yetmiyordu. Hidayet olmayınca ne akıl, ne bilgi, ne servet çare değildi. ‘Hidayet’ ile iman ve İslam pınarından sulanmak gerek. Gözün görebilmesi için ışığa ihtiyaç vardır. Göz tek başına yeterli değildir. O ışık hidayettir. O nedenle Üstad Bediiüzzaman Saidi Nursi, ‘iman insanı insan eder, belki de sultan eder.’ Mehmet Akif Ersoy ise ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız paslı olan yürek, sinede yüktür.’ der.” İfadelerini kullandı.

“Ömer’in İslâm’a girişi, bir fetih oldu”

Hz. Ömer’in Hz. Muhammed’i öldürmeye giderken dirildiğinin altını çizen Tekdal konuşmasına şöyle devam etti:

“Hz. Ömer iman edince tekbirler eşliğinde sevinç gösterisi yapıldı. İbn Mesud der ki: ‘Ömer’in İslâm’a girişi, bir fetih oldu. Hicret edişi, bir zafer oldu. Hilafete geçişi, bir rahmet oldu.’ Risaletin 6. yılında iman etti. Artık cesaret dönemi başlayacaktır. Müslümanları alarak iki saf halinde Hamza ve Ömer olarak Kabe’ye doğru yürüdüler. İşte bundan dolayı Faruk (Hak ve batılı ayıran) lakabı verildi. Müslümanlar onunla beraber büyük bir sinerji elde ettiler. Mekki toplum ve İslam’ın sosyal ve siyasal olmadığı şartlarda sivil insiyatiflerin direniş örneklerinden  bir tavırdır bu hareket.

Daha sonra Hz Ömer imanı ifşa etti ve eziyet çeken kardeşlerini yalnız bırakmadı. Hicreti açıkça yapan tek kişidir. ‘Evladını yetim, annesini evlatsız, eşini dul bırakmak isteyen, şu vadide peşimden gelsin.’ diyordu.”

Tekdal daha sonra Hz. Ömer’in fetih dönemine değinerek, “Fethedilen bölgelerdeki halk, gördükleri müsamaha ve âdil davranışlardan etkilenerek kitleler halinde İslam’a giriyorlardı. Kendi din­lerinden dönmek istemeyenler ise hiç bir baskıya maruz kalmadıkları gibi, geniş bir inanç hürriyetine kavuşuyorlardı. Bu yerlerden biri de Diyarbakır ve çevresidir. Kürtler böylece şerefe ulaştı.” dedi.

Kasım ayında Hz. Ömer’in sabah namazında Muğire b. Şu'be'nin kölesi Firuz’un (Ebû Lü'lüe) hançer darbeleri ile yaralandığını belirten Tekdal, “Hz. Ömer (ra) kimin tarafından vurulduğunu öğrendiğinde ‘Allahû Teâla'ya hamdolsun ki, benim katilim bir müslüman değildir’ der. Cenaze namazını Süheyb kıldırır Rasûlüllah (sav) ve Ebû Bekir'in (ra.) yanına defnedilir.” dedi.

“İnsanlık Hz. Ömer’in adaletine muhtaçtır”

Programda konuşan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu da, “Program güzel ve anlamlı idi. İçinde bulunduğumuz zaman ve zeminde İslam coğrafyasının ve Müslümanların Hz. Ömer’i tanımaları gerekiyor. İnsanlık Hz. Ömer’in adaletine muhtaçtır. İslami devlet yöneticilerinin bu konuyu iyi düşünmeleri gerekiyor. Bu güzel çalışmaları takdir ediyor ve devamını da bekliyorum.” ifadelerini kullandı.

İLKHA

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.