M. Müfit YARAY

M. Müfit YARAY

İbret alınsaydı eğer, hiç tekerrür eder miydi tarih?

16 Mayıs akşamı PKK’lı çeteler, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Darakol köyünde yine bir katliama giriştiler. Gece yarısı iki araç ile köye gelen gözü dönmüş eşkıyalar, mütedeyyin bir Müslümanı evinden alıp, kaçırmaya çalıştılar. Ancak ailenin karşı koyması ve bazı insanların müdahale etmesi üzerine uzun namlulu silahlarla aralarında kadınların da olduğu insanların üzerine rastgele ateş açarak 3 kişiyi yaraladılar.

Bölgeyi tekrar 90’lı yılların kardeş kavgasına, kan ve gözyaşına sürüklemek isteyen bu insanlar kim? Ne yapmak istiyorlar? Kime hizmet ediyorlar? Bunlar gerçekten Kürt mü? Kürtlere mi hizmet ediyorlar? Yoksa Kürtlerin başına bela, Ergenekon tipi gizli örgütlerin ve bazı dış ülkelerin maşaları mı?

Bunların Kürtlerin dostu olmadıkları, en azından Kürtlerin başına gelenlere özümledikleri, ağlamadıkları kesin. Neden mi? Gelin bunun cevabını hep beraber arayalım:

Kürtler açısından yakın tarihimizin en acı yılları hiç şüphesiz 1990’lı yıllardır. Cumhuriyet Türkiye’sinin en çok faili meçhul olayı bu yıllarda yaşanmıştır. 1990’ların başından 2000’ne kadar, bölgede bu çatışmalardan bir şekilde zarar görmeyen, canı yanmayan, bir yakınını kurban vermeyen hiç bir Kürt yok gibidir. Kanlı çatışmalar, yüzlerce insanın ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmasına, on binlercesinin cezaevlerine düşmesine ve yüz binlerce anne-babanın, eş ve evladın, yakın ve dostun yıllarca gözyaşı dökmesine neden olmuştur. Birçok Kürt ailesi o yıllardan doğan mağduriyetleri hala yaşamaya devam ediyor. Dul kalmış bayanlar, babasız kalan evlatlar, çocuklarının cezaevlerinden çıkmasını bekleyen Anne babalar bu gün hala yürekleri burkan kanlı gözyaşlarını akıtmaya, kayıplarının üzerine ağıtlar yakmaya devam ediyorlar.

Gerçekten Kürt olup da Kürtlerin bu acılarından haberdar olan hiçbir Kürdün o acıların tekrarlanmasını isteyebileceğini hiçbir akıl kabul etmez. Kürtlerin birbirleri ile olan çatışmalarından, Kürtlerin düşmanlarının faydalanacağını bilmeyen hiçbir Kürt aydını da yoktur. Ama bütün bunlara rağmen bu Kürt düşmanı güruhun o eski kirli senaryolu filimi tekrar Kürdistan’da oynanmak istemeleri onların Kürt dostu olmadıklarının en büyük delilidir. Çünkü aklı başında olan her kes, böyle bir çatışmanın başlaması durumunda sonucun ne kadar acı olacağını eski tecrübelerden çok iyi bilir. Kaldı ki her iki taraf da bu gün 90’lı yıllarda sahip oldukları imkânların çok daha fazlasına sahip gözüküyor.

Ama her şeye rağmen, Fırat’ın doğusu ile Fırat’ın batısında örgütlenen ve bugüne kadar ancak batıda % 20-30 oranında deşifre edilebilen Ergenekon gibi derin yapılanmaların hizmetinde olan bu karanlık kişiler, anlaşılan Kürtleri tekrar bir iç savaşa sürüklemek istiyorlar.  Daha açık söyleyelim, kimi lokal gerilimleri saymazsak 1990’lı yılların sonundan itibaren yaklaşık 15 senedir biten PKK-Hizbullah çatışması, öyle görülüyor ki tekrar başlatılmak isteniyor.

Kürt Ergenekon’u diyebileceğimiz derin devlete mensup olan bu Kürt düşmanları, Doğu ve Güneydoğu’daki faaliyetlerine aslında hiç ara vermeden devam etmiştir.  Ancak özelikle, derin devletin baskılarıyla Mustazaf-Der’in kapatılmasından sonra; Mustazaflar camiasının 19 Aralık 2012 tarihinde Hür Dava Partisini (HÜDA-PAR)’ı kurarak, siyasi faaliyetlerine büyük bir ivme kazandırmasıyla derin devlete bağlı olan PKK cenahının şuursuzca saldırılarını yoğunlaştırdığını görüyoruz. Lice’deki son olay gösteriyor ki, HÜDA PAR’ın özellikle son seçimlerde, kimilerine göre bölgede beklenmedik yükselişi PKK-derin devlet cenahında ciddi oranda rahatsızlık oluşturmuş. Kendi tabanında yaşanabilecek ciddi kaymalardan endişelenen PKK/BDP, seçimlerden sonra saldırılarını bu nedenle artırmış gözüküyor. Bu durum PKK cenahındaki korku ve panik havasının da bir göstergesi oluyor aynı zamanda.

HÜDA PAR ise bugüne kadar Kürtlerin aynı acıları tekrar yaşamaması için büyük bir basiret ve olgunlukla hep PKK çetelerini uyardı. Nitekim 16 Mart Pazar günü HÜDA PAR Genelbaşkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin Diyarbakır mitingine katılan coşkulu kalabalığın huzurunda, PKK çetelerini son derece net bir şekilde uyardı.

Yapıcıoğlu’nun bu uyarıyı yapmasından tam iki ay sonra PKK’nin bu sefer Lice’de katliam girişiminde bulunması, PKK’nin 90’lı yıllardaki kin, nefret, cehalet ve kibrini hatırlatıyor sanki. Hâlbuki o günün mağrur PKK’si 10 yıllık bir savaşın arkasında her şeyini geride bırakarak soluğu Avrupalar da almış ve ancak devlet babalarının 25 bin Müslümanı cezaevlerine tıkamasından sonra bölgeye dönebilmişti. Peki, bu cahiller zümresi bugün başlatacakları bir savaştan ne bekliyorlar acaba? Onlar başlatacakları savaşın sadece Lice veya Hakkari de olacağını mı sanıyorlar?

Ne diyelim, eskiler derler ki “tarih tekerrürden ibarettir”. Biz de merhum Akif’in deyimiyle diyelim ki, ibret alınsaydı eğer,  hiç tekerrür eder miydi tarih?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.