İğneyi kendimize çuvaldızı düşmana batıralım

İran'da son günlerde basına yansıyan sokak gösterilerini, atılan sloganları, yapılan müdahaleleri izliyoruz. Olaylara ilişkin yorum ve haberleri dinliyor ve okuyoruz. Kimse ‘ben suçluyum, ben hata yaptım' demezken, hep başkaları kabahatli ve suçlu ilan edilmektedir.

Bu durum, başta İran devleti ve halkıyla, tüm Müslümanların örnek alması, ibret alması ve üzerinde derin düşünmesi gereken bir meseledir.  

Dünyaya Allah'ın istediği adalet ve nizamı sağlamak ve bunun devamı biz Müslümanların görevidir. Müslümanlar, sadece zayıf ve güçsüz olduklarında değil, güç ve kuvvet sahibi olduklarında da adalet ve hakkaniyete uymalı, muamele ve uygulamalarında eşitlik ilkesine riayet etmelidir.  

‘Hakk ve adaleti getireceğiz, bütün sorun ve problemlerin nedeni; Allah'ın hükmünün hakim olmamasıdır. Allah'ın hükmü geldiği zaman bütün haksızlıklar ve zulümler bitecek, adil bir gelir dağılımı olacak, fakirlik bitecek, sınıf ve şahısların imtiyazları sona erecek' şiar ve parolasıyla yola çıkan Müslümanlar, güç ve kuvvet sahibi olduklarında öncelikli olarak bunu sağlamalıdır. Bunu sağlamaz, beşeri davaların müntesibi gibi lüks ve israfa, yolsuzluk ve adam kayırma hastalığına yakalanırlarsa –Allah muhafaza- sadece kendilerini bitirmiş olmazlar, kendi davalarına olan güven ve itimadı da bitirmiş olurlar. Kendilerinden sonra gelecek Müslümanları da itham ve töhmet altında bırakırlar.  

Bu haksızlık ve adaletsizliği, yozlaşma ve ahlaki erozyonu dile getiren nasihatçi ve tavsiyecilere kulak vermez, yıllardır çekilen yoksulluk ve fakirlikten mustarip olan mazlum ve mustazafların sorunlarına çözüm bulmak yerine, demir yumrukla müdahale etmeye kalkışıldığı an diğer selefleri gibi sonlarının yaklaştığını bilmelidir.

Elbette ki şeytan ve dostları, Amerika- Avrupası, siyonisti-Haçlısı, dışardaki düşman ve içerdeki hainler boş durmayacaktır. Basın ve medyasıyla, ekonomik güç ve imkânlarıyla, fitne ve fesatlarıyla, askeri güç ve ordularıyla…  Ellerinde ne varsa, ne geliyorsa artlarına koymayacaklardır. Bir yanlışımızın ve zafiyetimizin oluşması için gözleri ve kulakları açık bir şekilde ellerini ovuşturacaklardır. Ama önemli olan bizim bunlara karşı ne yaptığımızdır. Elimizdeki imkân ve olanakları ne derece kullandığımızdır. Düşmanın düşmanlığı yanlış ve hatalarımızı muaf kılmaz. Düşmanı suçlamak, afişe etmek, maharet ve çözüm değildir.

Peygamberlerin kutlu hayatları, selefi salihinin hayatı bizim için örnek ve ibretlerle doludur. Peygamberimiz ve Onun yolunu takip eden kutlu insanlar fakir iken de zengin iken de cömert olmuşlardır. Zayıf iken de güçlü iken de insanlara şefkatli davranmışlardır.  Kendilerini haklı-haksız yere eleştirenlere daima kulak vermişlerdir. Lehlerinde de olsa aleyhlerinde de olsa adaletin verdiği kararı kabul etmişlerdir. Kendileri ve maiyetindekileri sorgulanamaz, dokunulamaz görmemişlerdir. Adaletin tesisi için tüm güçleriyle çaba sarf etmişlerdir. Fakirlik ve yoksullukla savaşmışlardır. Ne varsa birlikte yemiş, birlikte sabretmiş, birlikte aç kalmışlardır. Lüks, israf ve şatafata dalmamış, dalınmasına müsaade etmemişlerdir. Beytülmalı tüm Müslümanların malı olarak görmüş ve bundan ancak asgari ihtiyaçları kadarını almışlardır.

Peygamber (a.s.v) Mahzunoğulları kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının cezalandırılmaması için şefaatçi olarak gönderilen Usame b. Zeyd'e kızmış, üzülmüş ve  ‘Allah'a yemin ederim ki Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim” diye buyurmuştur. (Buharî, Enbiyâ, 54)

Hz. Ömer'in halife iken herkes gibi kendisine dağıtılan bir parça kumaştan gömlek olmayınca oğlu Abdullah'ın da payını birleştirerek kendisine bir gömlek yaptırır.  Bu gömleği giyen Hz. Ömer'e adamın biri  

-Konuşmaya başlamadan önce üstündeki gömleğin hesabını ver Ey Ömer? Deyince, kızmadan, bağırmadan, adamı hain ve dış güçlerin maşası olmakla itham etmeden, "Oğlum Abdullah kalk ve durumu anlat" diyerek meseleyi açıklığa kavuşturur…

Allah bizi zayıf iken de güçlü iken de hak ve adaletten ayırmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.