Mirali YILDIRIM

Mirali YILDIRIM

…İnkılaba Az Kaldı

İslam dünyası, Arap Baharı, başka deyişle İslam Baharıyla şöyle bir silkindi, umutlandı ama olmadı; olamazdı da. İmtihandı; devam ediyor.

Rabbimiz; “önceki kavimlerin başına gelenlerle bizleri sınamadan bırakmayacağını; …iyiyi kötüden ayırmak için nice zorlu sınavlardan geçireceğini; … nihayetinde de Talut gibi nice horlanmış; Yahudi gibi kibir abidelerinin linçine uğramış en alttakilere.. nice azınlıklara…  mazlumlara; Firavunlara karşı Musalara zaferler vereceğini,” gereğince fark edemediğimiz Furkan’ında ferman buyurmuştur.

Sanki tam da o günlerin arafesindeyiz. Ne mutlu o büyük günlere inancını yitirmeyenlere! Ne mutlu “Resulümün Doğrulanmış Rüyası’na” olanlara!

Tunus’ta yanan kurtuluş ateşi; sırasıyla doğum sancısı çeken ülkelere uğradı. Çoğu ölü doğumdu. Kimisi ağır sancılı doğum şeklinde oldu ki hala yaşam destek ünitelerinde yaşam savaşı veriyor; kimisi ise henüz doğurmadı.

Ölü doğumlara, ağır sancılar; henüz doğuramayanların tamamı bizim, tamamı da kâr hanemizde, karib yarınlardaki kutlu doğumun öncüleri.

Şer cephesi, baksanıza şaşkın. Kuduruyor, insanlıktan istifa ediyor, başka tür ve cinslere geçiyorlar; cahiliye, küfür, şirk ve zulmüm cahiliye dönemlerini tekrar, hem de en acımasız şekilde yeniden yaşatıyorlar.

Tüm bunlara rağmen, hakikat ve medeniyet cephesi yol alıyor, zaferin kutlu şafaklarına doğru ilerliyor.

Yıllar önce İslam Baharını yorumlarken demiştim. “Küfür ve zulmün bu karanlık hesaplarının sonu ve kazancı olmayacak. Her Müslüman ülkede mazlumlar, ötekiler kazanacak..” diye! Nasıl mı?

İslam dünyasındaki bu despot zalim ve statükolar; istemese de dört, beş yılda olağan seçimlere gidecekler. Yerliler kazanacak. Bunlar tahammül edemeyecek; ilahlaştırdıkları tüm yasa ve kanunlarını çiğneyecekler.

Kazanan İslami cephelere, kişi ve partilere yol vermemek için işi hakem kararlarına, masa görüşmelerine ve nihayet askerlerin postallarına götürecekler.

Halkın seçtiklerine, hakem kararlarıyla kaybettirecekler. Kazanmış gibi olacaklar ama gerçekte kaybedecekler. Bir sonraki dönemlerin seçimlerinde yine aynı oyunu, daha kabaca oynayacaklar ama Hakk’ın gücü olan halkın gücü yanında daha ağır yara alacaklar ama üçüncü ve son çırpınışta aynı teraneleri okumak, aynı tezgahları sergilemek isteyecekler ama yapamayacaklar; yapsalar da başaramayacaklar.

“Allah’tan başka, insanlardan ve cinlerden tüm dostlarını çağıracaklar” yine başaramayacaklar.

Dünyanın hâkim güçleri, istihbaratlarıyla yerli işbirlikçilerinin yanındalar ama görüldüğü gibi olmuyor. Tutturamıyorlar; zilletin işaretlerini yavaş yavaş ama geri dönüşü olamamak üzere tadıyorlar, tadacaklar.

Baksanıza; Yemen’de Suudiamerika yalnızlığa, şeytanıyla baş başa bırakılıyor. Döktüğü o masum kanlarında boğulacak.

Irak; Büyük Şeytan Amerika’nın ilahlığa soyunmuş ezici gücüyle işgal edildi.. Şimdilerde, Irak, ikinci baharına hazırlanıyor. Halk, dayatma, kukla yönetimin yolsuzluk ve yaşattığı sefaletten kurtulmak istiyor.

Emperyalistler, halkı Müslüman ülkelerin kaynaklarını talan ederken, yanlış yaptılar; kaynakların tamamını kendilerine sarf edecek kukla yönetimler atayarak büyük halt ettiler. Halkı aç ve sefil bıraktılar. Aç bıraktıkları halklar, dinini arayan halklardan daha yaman isyan ediyor.

Otlattırdıkları gençlik, zıvanadan çıkıyor; değer, kaide kural tanımadan etrafı yıkıyor, yakıyor; kendini bile…

Mısırın Firavun Pisi; adil bir yargı olsa, idamdık irtikaplar yapmış. Yüzünün kızarmasından, pişkinliğinden, daha çamur kişilerle yeni yol arkadaşları tutmasından; işi salağa vurmasından; yürürken yalpa yapmasından belli.

Mısır’da, halkına cellat kesilen askerler dahi karşı darbe hesabında.

Müslüman gayrı Müslim tüm dünyada, emperyalist hesaplar çatırdıyor. Zulümleri, başlarını yiyecek, sığındıkları karanlıklarda boğulacaklar.

Nurullah Genç; Mahrumların kutlu şafağını; mahrum ruhlara üflemiş vesselam.

İnkılaba Az Kaldı

istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır
filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır

tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
külümüzden yükselen duman bizden yanadır
son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır

kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı

mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim

zalimler için karar verildi; infaz kaldı
ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.