İnsan ve Ramazan

İnsan olarak manevi bir iklimin tam ortasındayız. Gelecek seneye kadar tekrar bu fırsatı yaşayacak mıyız? Bilinmez. Bilinen o ki gelecek Ramazan ayına binlerce insanın ulaşmayacağıdır. Tıpkı diğer Ramazan ayından bu aya yetişmeyip ahirete göç eden insanlar gibi… Peki, insanların diriliş ayı olarak tarif edebileceğimiz bu ayın insanı ulaştırmak istediği noktanın farkında mıyız? Zira Ramazan, sadece bir ay süren bir ibadet ayı değildir. İlahi tılsımla öyle bir iklim, öyle bir mevsimdir ki bunun farkında olanlar muazzam bir diriliş ve ihya mevsimi olarak değerlendirirler.

 İlahi lütfun farkında olanlar ve bu fırsatı değerlendirmek isteyen insanlar; hayatın genel anlamında, ama özelde Ramazan ayında; arınma, kendine gelme, çileyle yoğrulma, hiçleşme, kendini aşma olarak buram buram yaşamaktır. Başka dünyalara ulaşma; melekût âleminden beslenerek mülk âleminde kendi melekutî derinlikteki rahmani ordularını besleyendir.

Ramazanda fiziki bir zahmet vardır ama o zahmetin arkasındaki lezzeti keşfedenlerin dünyasında bambaşka bir iklime dönüşür. İnsan, zor zamanlarında kendini tanır, hakikati, hayatı anlar. Zor zamanlar kadar silkeleyici, kişiye öğretici, kendine getirici bir öğretmen yoktur. En kıymetli ve değerli olan zaman dilimleri; zorlu, çileli, bedeli ödenen yolculuklardır. Unutulamayan, uzun soluklu, emek harcanan, ter dökülen, çaba ile gerçekleştirilen zahmetli zamanlardır. İşte bu uzun soluklu, zorlu yolculuklar; bize hayatın anlamını, hakikate, fedakârlık yaptığın değerlere aşkla, şevkle bağlanmayı öğretir.

Hayatın anlam dünyasına baktığımızda; beşeri tüm ilişkiler, hayatla insan arasında, insanla beşer arasında, insanla kâinat arasında ve işin esasında insanla Yüce Rabbi arasında sarsılmaz bağlar kurar. Hakikati anlama mefhumu insanda o zaman yeşerir, kıvamını bulur. Bunun neticesi ise; insanın haksızlıklara, zorbalıklara, bütün zulümlere karşı bir duruşla müşahhas olur.

İşte tam da böyle bir hakikati anlama mevsimini yaşıyoruz. Ramazan iklimini, tüm derinliklerine göre anlamak ve yaşamak.  Bütün dünyanın virüs nedeniyle zor zamanlar geçirdiği bir zamanda insanlığın bu manevi iklim dünyasına ihtiyacı vardır. Zira en zor zamanlarda, büyük yıkım anlarında, bütün insanlığı sarsan durumlarda en güvenilir liman; insana özünü hatırlatan İlahi vahiydir.

Öyleyse, üzerimize düşen, tekraren insan olarak kendi benliğimizi gözden geçirerek; hikmetini idrak ederek, edebimizi takınmak, hikmetini idrak etmek ve ders çıkarmaktır. Kalbimizin derinliklerine dönmeli; muhasebemizi, kalbi tedavimizi, bizi bize getirecek, diriltecek zikri ve müzakereyi orada yapmalıyız. Bizi yeni bir dünyanın inşası, olgun bir neslin tohumlarının ekilmesi yolculuğuna çıkaracak fikri ve mefkûreyi orada yeşertmeliyiz. Bunu yaparken de her fırsatı değerlendirmeli, özenle üzerine titremeli, her dem diriltici bir ruhla yapmalıyız.  

Sonuç olarak; insan olarak tam böyle bir atmosferin ortasında yaşıyoruz. Ramazan ayını mana dünyamızın doktoru olarak görmeli, tedavi olmalıyız ki özümüzü ve ait olduğumuz yerdeki kıymetimizi anlayalım, yakalayalım. Hedeflediğimiz toplumdaki insan modelini yeşertelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.