İslami Uyanıştaki Yerimiz

İnsan ömrünün sayılı olduğu dünyamızda varlığıyla yokluğu belli olmayan ve çerçevesini aşamayan sönük bir hayat yaşamaktansa bir çivi çakmak, bir eser bırakmak ve bir değişime önayak olmak aklı başındaki herkesin tercih edeceği bir yaklaşımdır. Zaten İslam’ın yüklediği sorumluluklar, Müslümanları harekete geçmeye, özne olmaya, olayların merkezinde yer almaya ve yeryüzünün işleyişine yön vermeye davet etmektedir. İslam’ın yüklediği sorumlulukları yerine getirenler, bizzat olayların merkezinde yer almakta ve gelişmelere doğrudan ya da dolaylı etkide bulunabilmektedir. Cahiliyet döneminde kötü bir yaşam sergileyen insanların İslam’ı kabul ettikten sonra bizzat olayların merkezinde yer alıp dünyanın seyrinin değişmesinde oynadıkları büyük rol ve temelini attıkları İslam medeniyetinin yansımaları bugün bile etkisini sürdürmektedir. Hayat bizi, aynı ruhu yakalayıp benzer değişime önayak olmaya ve insanlığın özlemini çektiği dünyayı yaşanılır bir alana döndürmek için harekete geçmeye ve bilfiil olayların merkezinde yer almaya mecbur kılmaktadır. Aksi takdirde ne gereği gibi İslami sorumluluğumuzu icra edebilir ne de arkamızda ölümsüz eserler bırakabiliriz.

Uyanış, bilinçlenme, kendine gelme ve haberdar olma eylemidir. İnsanların etrafında vuku bulan gelişme ve olaylarla ilgilenmeleri ve bunların üzerinde kontrolü sağlama gücünü oluşturma çabasıdır. İnsanların kimi zaman meşgul oldukları işlere tamamen kendilerini kaptırarak ve hayatın duvarları arasına gömülerek gaflet uykusuna daldıkları görülür. Ancak meydana gelen toplumsal bazı gelişmeler insanların ilgisini çekip uyanmalarına, tehdit ve tehlikelere karşı kendilerini korumalarına ve hayata başka gözle bakmalarına yol açmaktadır.

İslami uyanış, İslami inanç ve düşüncenin yeniden canlanmasıdır. Bu uyanış İslami öğreti çerçevesinde olursa İslami uyanış niteliği kazanır. Bunun kamil tarifi ise İslami hayatın fert ve toplumda canlılık kazanmasıdır. Bu değişim ve yenileşmede inancın kural ve hükümleri içselleştirilmeye başlanır. İslami kimliğe dönüşle şahıs İslami şahsiyet kazanmaya başlar ve İslami uyanış süreci aşama aşama ilerlemeye devam eder. Bu noktadan sonra uyanışa tabi olan insanlar birbirleriyle bütünleşmekte, kardeş olmakta, değerler toplumuna doğru ilerlemekte, kemale doğru yol almakta ve Medine-i Fazıla’ya doğru yükselmektedir.

İslami uyanışın en önemli yönlerinden biri değerlerin yeniden ihyasıdır. Tarih boyunca unutulan, gafletten dolayı bir kenara bırakılan ya da önemsenmeyen değerler hayat bulmaya başlar. Böyle bir yönelişin biricik hedefi gerek ferdi gerekse de toplumsal alanlarda İslami kural ve kaidelerin hayata geçirilmesidir.

İslami uyanış hareketinin nihai hedefi ise evrensel Muhammedi medeniyetin inşasıdır. Bu medeniyetin kurucu unsurları Müslümanlar olurken bütün insanlar bunun sınırları dahilinde hayatiyetlerini özgürce sürdürebilmektedir. Din, dil, renk, coğrafya, ekonomik gelişmeler ve diğer özelliklerde bulunan farklılıklar bir ayırıma yol açmamakta, insanlar arasında ciddi bağlar oluşmakta ve savaşların son bulduğu barışçı bir dünya kurulmaktadır. Böyle bir sistemde, maddi değerler olan güç, bilim ve akıl ile manevi değerler olan maneviyat, ahlakiyat ve faziletler aynı safta buluşmakta ve ideal toplumun oluşumu gerçekleşmektedir.

İslam uyanışın İslami usul, ahlak ve değerlere dayandığı yerlerde Batı istikbarının sadece maddeye dayanan ve insan onurunu zedeleyen değerlerine ve bütün İslam düşmanlarına karşı güçlü bir muhalefet halkası oluşmaya başlar. Bugün İslam düşmanlığın başını çeken Batının Müslümanlara yönelik propaganda, baskı ve tehditlerine karşı çıkmak İslami uyanış çabalarının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

İnsanlığın sıkıntı ve problemlerini arttırmaktan başka bir işe yaramayan Batı medeniyeti bugünlerde kritik bir aşamayı imtihan etmektedir. Müslüman toplumlarda her geçen gün daha büyük dalgalar halinde gelişen İslami uyanış Batılı yöneticiler ve siyaset adamlarında ciddi endişe ve korkulara yol açmaktadır. Bunu önlemek için de önceden hazırlanmış plan ve programlar devreye sokulmakta İslami değerler yoğun saldırılara maruz bırakılmaktadır.

Batının sosyal, siyasi ve kültürel tehdit ve saldırılarının boşa çıkarılması ve Müslümanların hayatında bıraktıkları çirkin izlerin silinmesi için yoğun çabalara ihtiyaç var. Son zamanlarda ortaya koydukları İslami değerlere saldırma ve İslami uyanışı engelleme çabalarına karşı en güçlü engelleyici silah Müslümanların güçlerini birleştirmeleri, kavmi, mezhebi, bölgesel ve diğer ayrılıkları bir kenara bırakıp İslam’ın zorunlu kıldığı vahdeti gerçekleştirmeleridir. İslam düşmanlarının oyunlarına ve desiselerine karşı mücadelede başarılı olmaları için buna her zamankinden daha fazla ihtiyaçları var.

İstikbar güçlerinin engellemelerine ve olumsuzluklara rağmen yeryüzünün farklı yerlerinde yaşayan Müslümanlarda yoğun bir uyanış görünmekte İslam ümmeti her zamankinden daha bilinçli ve uyanık hale gelmektedir. Evlerimizden sokaklarımıza, mahallelerimizden şehirlerimize İslami uyanışta daha bilinçli ve aktif görev alabilirsek ve yaşadığımız alanları İslam’ın rengiyle boyayabilirsek İslami toplumun inşası daha erken gerçekleşecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.