Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

israil, Esir ilah mı Esri İlahî mi?

 israil Hz. Yakub'un ismi olarak bilinir. Fakat hakikaten israil'in manasını ve mesajını ancak çok az kimse bilir.

Kur'an-ı Kerimde en çok zikredilen lafızlardan olan israil herhalde sırf bir isim olarak geçiyor değildir.

israil, “esir” ile “ilah” lafızlarının imtizaç olmuş halidir. O halde israil'in sırrı ve mesajı nedir?

İlah; tazim ile tapılan ve bağlanan tanrıdır. Fakat bunun yanında ilah; sabırsızlık ve hayret manalarına da gelmektedir.

Esir-esaret; insanın tutsak edilmesi olarak bilinir ama aynı zamanda esir ve esaret, insanın sıkı sıkıya bağlanmış olan eklemleri ve iskeletidir de.

Buna göre israil, hem “esir ilah” hem de “esir-i ilahi” manasındadır.

Bu isim nasıl aynı anda böyle acayip ve zıt iki manaya geliyor?

İnsan Allah'ın ruhunu taşıdığı için o ilahi ruh insan bedeni ve iskeleti içinde esirdir. Bu da nasla sabittir(İnsan:28). İnsan da herhalde Hak ilahın esiridir. Denge budur. İnsan ilahi ruhun farkında olarak iskeleti içinde nasıl bir esaret içinde olduğunu bilecek fakat bu onu daha çok ilahi aşka ve sevdaya götürecektir. Daha çok Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmasını, rabbani olmasını, O'nun sünneti üzerinde ve hükmüyle bağlı olmasını sağlayacaktır. Ama israiloğulları bu konuda dünyaya “Esir ilah” büyüsünü yaymışlardır. Böylece insanlar kendilerini, esareti ilahiden kurtulmuş gibi zannetmiş ama bu sefer hepsi israil'in esiri durumuna gelmiştir. Şuan dünyada herkes ama herkes öyle veya böyle israil'in esiridir. Bir şekilde onların dünyaya yaydığı fikirlerin, düşüncelerin destekleyicisi, fiili kullanıcısı veya meftunudur. Çünkü kendileri hakikati biliyor ama dünyaya meselenin tek boyutunu, azgın ve asi boyutunu yaymışlardır. Bunu bilerek ve isteyerek yapmışlardır. Bu da eninde sonunda onlara esaret ve meskenet olarak geri dönecektir (Âli imran:112)

israiloğulları, atalarının isminin bu hayret verici manasıyla kendileri ilahın esiri olmamış, daha çok “ilah içlerinde esir olmuş” gibi davranmışlar, biz seçkin ümmetiz diyerek İlahı esir almaya çalışmışlardır. Yani israiloğulları tanrıya esir olmayı değil, tanrıyı esir almayı esas almışlardır. Bu da onların kendilerini dünyanın efendileri ve geri kalan herkesi köle olarak görmelerine sebep olmuştur.

Hakikatte israil, Hak ilahın esiri olmaktır. Bu esaret tutsaklık manasında bir esaret değil, tutkunluk manasında bir esarettir. Hakkın ruhunu içinde taşımaktır. Her işinde her amelinde Hak Teâlâ'nın ahlâkını yaşamaktır bu. Yoksa hakikatte israil “esir ilah”  yani “tanrıyı esir etmek” değildir. Ama israiloğulları bunu böyle kullanıyor. Bu nedenle dünyaya “insanın özgürlüğü” söylemini yaymışlardır. Batıdan bütün dünyaya yayılan bu söylem israiloğullarının üretimidir. Laiklik, akılcılık, faiz, kadın ve daha birçok mesele özgür insan(ilah insan) fikrinin bir sonucudur.

Bu felsefeyle israiloğulları dünyada “Esiri ilahi olmayı” değil “Esir ilah” düşüncesini yaymışlardır. Bunun sonucu olarak da ilahi aşkı, rahmeti, sevgiyi yok etmişlerdir. Çünkü “Esir ilah”  anlayışı insanın haşa kendisini tanrı gibi algılamasına yol açmıştır. Bu anlayış, insanın maddi üretimini, zevk ve sefaya dayalı sanatı, tekniği geliştirmiştir. Ama buna mukabil değerleri, ahlâkı, aşkı, rahmeti yok etmiştir. Bunun yerini; kapitalizm, rekabet, sınıf ayrılıkları, akıl despotizmi almıştır. israil oğulları bunun böyle olmadığını gayet iyi biliyorlar. Fakat atalarının ismini ters yüz ederek dünyaya büyülü ve aldatıcı bir vizyon sunmuş ve bunda da başarılı olmuşlardır.

israiloğulları, dünyaya “Esir ilah” ilkesini yaymaktayken Müslümanlar ise “esir-i ilahi olma” mücadelesini veriyor. Bu mücadelenin bir sonucu olarak onlar kendileri dışında herkese “esir ilah-esir tanrı” düşüncesini yayarken Müslümanlar, “esiri ilahi-Hakka bağlanma” mücadelesini veriyor. israiloğulları insanları ilahı esir kılıp kendi akılları ve hevalarınca diledikleri gibi yaşamalarını telkin ederken Müslümanlar ise Allah'ın fıkhını, O'nun ahlâkını hâkim kılmaya çalışıyorlar. Aslında israiloğullarının mücadelesi bir hukuksuzluk mücadelesi iken; Müslümanların mücadelesi ise bir hukuk mücadelesidir.  Şimdi dünyanın hali esasen ve özetle budur. Mücadelenin ismi israil'dir. Fakat mesele “ilahı esir etmek mi, yoksa Onun esiri olmak mı?”

Müslümanlar tanrının avuçlarına girebilmenin(yedullah-fetih 10) mücadelesini verirken; israiloğulları tanrıyı avuçlarının içine alma mücadelesi vermektedir. Tanrının avuca sığmayacağını ve Allah'ın elinin(maide 64) sıkı olmayacağını, yiyecekleri bir sille-i rahmani ile yakında anlayacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.