Kayseri’de “Düşünce ve Düşünce Merkezleri” konuşuldu

Kayseri’de “Düşünce ve Düşünce Merkezleri” konuşuldu

Kayseri’de Erciyes Üniversitesi Rehber Gençlik Kulübü tarafından “Düşünce, Düşünce Merkezlerinin Önemi ve Dünya’daki Düşünce Merkezleri” hakkında bilgilendirme konferansı düzenlendi.

Rehber Gençlik Kulübü, Erciyes Üniversitesi öğrencilerine ve kulüp üyelerine yönelik “Düşünce, Düşünce Merkezlerinin Önemi ve Dünya’daki Düşünce Merkezleri” hakkında bilgilendirme konferansı düzenledi.

M. Emir Güzey’in Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan konferansta, Rehber Gençlik Kulübü Başkanı İlhami Öztürk, Dünyada ve Türkiye’de bulunan düşünce merkezleri hakkındaki bilgiler aktardı.

“Düşünce kuruluşları devletlerin politika üretimine katkı sağlar”

Düşünce kuruluşlarının devletlerin politika üretimine katkı sağladığını belirten Öztürk, “Düşünce kuruluşları (Think Tank)’nın devletlerin politika üretimine katkılarının en önemli olanı Dış politikada yeni düşünceler ve alternatifler üretmek. Hükümette çalışmaya hazır uzmanlar sağlamak. Üst düzeyde tartışma ortamı hazırlamaları, ilgili ülke vatandaşlarını dünya hakkında bilgilendirmek. Arabuluculuk ve çatışmaların çözülmesi konusunda resmi çabaları tamamlayıcı imkânlar sağlamaktır. Amerika Birleşik Devletlerinde 1907 ile 1950 yılları arasında sadece iki düzine kadar ‘think tank’ kurulmuşken, 1950 sonrası bu sayı katlanmış ve ‘think tank’ler adeta bir endüstri haline dönüşmüştür.” dedi.

“Hak ile meşgul olmazsan, batıl seni işgal eder”

Her bir ferdin kendi alanında uzmanlaşması gerektiğini belirten Öztürk, “Kendi alanımızdaki bölgesel, ulusal ve küresel analizler yapabilmeli ve yayınlar yayınlamalıyız. Eğer bizim kendimiz ve Müslüman kardeşlerimiz üzerinde vahyin ışığında hak ve adalet çerçevesinde iyileştirmeler, projeler ve programlarımız olmazsa, emperyalist güçler kendi menfaatleri, rahatları için bizi bir birimize kırdırmak, sömürmek ve adeta kanımızı emmek pahasına projeler ve programlar düzenleyeceklerdir. Nitekim imam-ı Şafii’nin dediği gibi Hak ile meşgul olmazsan, batıl seni işgal eder.” diye konuştu.

“İslam’da düşünme; akledip fikretme, fikredip ilim etme, ilim edip amel etmektir.”

İslam’da düşünme ve düşünceyi ayetlerle açıklayan kulüp üyelerinden Hasan Öztürk ise “İslam’da düşünme; akledip fikretme, fikredip ilim etme, ilim edip amel etmektir. Kişi ancak sağlıklı düşünürse insandır. Zira insanları diğer varlıklardan ayıran en büyük etken düşünmektir. Düşünmek herhangi bir olay hakkında hüküm verebilmektir. Kişi bu hükümlerine göre hareket ettiği sürece diğer varlıklardan farkını ortaya koyar. Aksi halde o, diğer varlıklar gibi sadece duygularının, arzularının peşinde koşar, insanların birçoğu bu guruba girmektedir. ‘Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. (Furkan Suresi 43-44)’ Bu ayet genel olarak insanlar için düşünmenin önemini göstermektedir. Müslüman herhangi bir insan değildir. O düşüncelerinde, davranışlarında arzu ve isteklerinde kendi rabbinin terbiye ve disiplinine teslim olan kişidir.” ifadelerini kullandı.

Öztürk’ün konuşmasının ardından kulüp üyelerinden Muhammed Ata Gültekin, düşünce merkezlerinin önemi hakkında bir konuşma yaptı.

“Bir Müslüman olarak en iyi yerde olmalıyız”

Düşünce merkezlerini oluşturanların çoğunluğunun akademisyenler ve araştırma görevlileri olduğunu belirten Gültekin, “Düşünce merkezlerini oluşturan ve işleyişinde çok önemli rol alan akademisyenler ve araştırma görevlileri olduğunu belirtmek gerekir. Bizler Müslümanlar olarak yaşam standartlarımızı yüksek tutmamız gerekmektedir. Standartlardan öte hedeflerimizin yüksek olması gerekir. Çünkü biz Müslümanların hedefi dünyayı değiştirmektir. Allah (cc) ayeti kerimede: ‘İyiliği emredin, kötülükten sakındırın’ buyuruyor. Ve ayetin tam olarak hakkını verebilmek için bir Müslüman olarak en iyi yerde olmalıyız.” şeklinde konuştu.

“Yaşam standartlarını kim yüksek tutarsa dünyaya o hükmedecektir”

Gültekin, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu çağımızda aslında en çok rağbet gören ve kişiler tarafından benimsenen şahsiyetlerin isminin önündeki Prof, Dr. ve Av. gibi unvanlar olmuş.  Bir ortama girdiğimizde normal biri konuştuğunda fazla dikkate alınamaya biliyor, fakat bir Prof, Av, Dr olduğunuzda size karşı bir hürmet göstermeye başlanılıyor. Sadece bu unvanları almak için değil, insanlara faydalı olmak için kendimizi iyi yetiştirmeli ve topluma faydalı işlerde bulunmak gerekmektedir. Yaşam standartlarını kim yüksek tutarsa dünyaya o hükmedecektir. Müslümanlar olarak: toplumu idare etmek, hastalıklarını tedavi etmek, sorunlarına çözüm getirmek yani toplumun derdi ile dertlenmek gibi sorumluluklarımız olduğundan dolayı yaptığımız işte ehil olmak gerekir.”

“Niyet, adetleri ibadete dönüştürür”

Niyetin adetleri ibadete dönüştürdüğünü ifade eden Gültekin, “Üniversite okuyan bir kişiye neden üniversite okuyorsunuz diye sorulduğunda, cevabı para kazanmak olur. Bu iş adet haline gelmiştir. Eğer bu cevap ‘İslam davasına daha iyi hizmet verebilmek için’ olsaydı, kişi bu âdeti ibadete çevirmiş olurdu. Nasıl ki, bir baba evine bakmakla yükümlü ise ve o yükümlülüğünü yerine getirdiğinde bu niyeti ibadet olur. Düşünce kuruluşları, diğer ismi ile ‘think tanks’ olan kuruluşlar genel olarak kar ve partizanlık amacı gütmeyen, araştırma yapmak amacı ile oluşturulan akademik dünya ile devletler veya hükümetlerin, politikacıların uygulamaya geçirilmesinde köprü vazifesi gören kuruluşlardır. Ama maalesef sadece o amaçla kurulan çok az kuruluşlar vardır.” dedi.

“Yıllara göre dünyada kurulan düşünce kuruluşlarının sayısı hızlı bir şekilde artmaktadır”

Son dönemlerde yıllara göre bu düşünce kuruluşlarının sayılarının her geçen gün artmakta olduğunu söyleyen Gültekin, “Genel olarak düşünce kuruluşları 20. yüzyılın başlarında ABD’de yaygınlaşmaya başlayan ve daha sonra 20. yüzyılın ortalarında Avrupa’da da yaygınlaşmaya başlamıştır. Yıllara göre dünyada kurulan düşünce kuruluşlarının sayısı hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu düşünce kuruluşlarının kendi alanlarında uzman olan ve yaşadıkları yerleri iyi tanıyan akademisyenler, doktorlar, toplum mühendisleri, sosyologlar ve bunların yüzlercesi bir araya gelerek düşünce kuruluşlarını oluşturmaktadırlar. Bu düşünce kuruluşları, bünyesinde bulunan uzmanlar hazırladıkları rapor ve istatistiklerle hükümetlere politikaları konusunda birçok seçenek sunarlar. Bilginin hızla arttığı ve bilgi kirliliğinin her yeri kapladığı bir dönemde bu bilgilerin derlenmesi, analiz edilerek, işlevsel hale getirilmesi ve kurumların, devletlerin işine yarayacak şekle sokulması düşünce kuruluşlarının görevidir.” diye konuştu.

“Bu düşünce merkezleri, kimi kime kırdırtacaklarını çok iyi biliyorlar”

ABD’nin gücünün büyük bir kısmının düşünce merkezlerinden geldiğine değinen Gültekin, “Dünyada çok sayıda düşünce kuruluşları bulunmaktadır. En fazla düşünce kuruluşları ABD’de bulunmakta olup sayıları yaklaşık bin 800 civarındadır. Bundan anlayacağımız ABD’nin Hükümdarlığı ve Orta doğudaki Müslümanların içler acısı halinin sebebi bu düşünce merkezleridir. ABD’deki bu düşünce merkezlerine 15 buçuk trilyon dolar gelir geliyor. Ve bu düşünce merkezleri bizi bizden daha iyi tanıyor, kimi kime kırdırtacaklarını çok iyi biliyorlar.” diyerek konuşmalarına son verdi.

Daha sonra Kulüp Başkanı İlhami Öztürk, konuklara Strateji, Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) Hakkında bilgi vererek konferansa son verdi. (Mahmut Kaya/Mehmet Bayrak-İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.