Koalisyon: Ama kiminle?

Seçim sonuçları Türkiye'nin yeni bir sürece girdiğinin göstergesidir. Her parti kendi pozisyonunu göz önünde bulundurarak en ince hesaplamayı yapacaktır. Fakat en önemli hadise; 12 yıldır tek başına iktidar olan AKP'nin bu avantajını kaybetmesidir. Zaten bütün hesaplarda bunun üzerine kurulmuştu. Muhalefet kanadının iktidar olma şansı olmadığı gibi koalisyon şansları da olmamıştı. Bunu başarmak için HDP üzerinden bir yol seçmişlerdi. Birçok iç ve dış kesimlerin desteğini hesaba katarak bunu başardılar. Onlarla fikir birlikteliğini yaşamayanları “emanet oylarla” desteklediler. Neticede kendilerinin de beklemediği bir oyla barajı aştılar. HDP'nin ilk değerlendirmelerinde de bu emanet oylara sahip çıkacağı yönündeydi. Kendileri de bu emanet oyların farkındalar. Ancak bundan sonraki süreçte HDP'nin bu oyları nasıl koruyacağıyla ilgili bakış açısıdır. HDP ve arka bahçesi olan PKK'nın şiddeti nereye koyacağı sorusudur. Neticede seçim propagandasını “Türkiyeleşme” üzerine kurmuş bir pozisyondadır. Bunu onların adaylarından da okumak mümkündür. HDP'nin söz geçiremediği Kandil'in muhtemel asker ve polis öldürmelerinde bu emanet oyların gideceğidir. Böyle hassas bir noktada olan HDP'nin ilerdeki siyasi pozisyonu merak konusu…

Hazır tabloda gözüken ise hükümetin kurulmasıyla ilgili önümüzde 45 gün ve üç senaryo var. Bu senaryolarda hükümetin “barajı aşan” herhangi bir partiyle ortak koalisyon kurmasıdır. Bu sağlanmazsa, görev ikinci partiye geçer ki bu koalisyonun oluşması için “üçlü ittifak” olması gerekir. Yani CHP- MHP- HDP koalisyonu gerektirir. Bu teknik olarak mümkünse de partilerin tabanları açısından sıkıntıdır. Böyle bir ittifakın uzun ömürlü olması mümkün değildir. Üçüncü ihtimal ise erken seçimdir. Eğer partiler, 45 gün içerisinde uzlaşmazlarsa erken seçim zorunlu hale gelmektedir. Ancak görünen kuvvetli tabloda, AKP ve MHP ittifakı gözüküyor. Çözüm sürecinin sürdürülmesinde ayrı yerlerde gözükseler de bu ittifak kuvvetli bir ihtimaldir. Her ne kadar Bahçeli'nin “uzlaşmayacağız” açıklaması varsa da muhtemel uzlaşmada; kazanımları daha fazla elde etmek için söylediği bir blöf olarak değerlendiriyorum. Fakat bu uzlaşmanın, AKP açısından şöyle bir riski vardır ki; bu birliktelik, Kürt seçmeninin AKP'ye karşı daha fazla alerji göstereceği ve daha çok oy kaybına sebebiyet verebileceğidir. Ancak AKP'nin diğer fazla bir şansı yoktur. Eğer AKP yönetimi erken bir seçim isterse dahi seçmende fazla bir değişimin olacağı ihtimali azdır. Seçmen, 45 gün gibi kısa bir zaman içerisinde ülke gidişatını ve siyası çıkmazlar tablosunu okuma ağırlığını hissetmez ve ciddi bir değişikliğin olma olasılığı zayıftır. Bütün bunlarla birlikte ufukta gözüken AKP- MHP koalisyonunun dahi, uzun süreli bir birliktelik olacağını düşünmüyorum ve neticede bir yıl gibi bir zamanda erken seçim olasılığı yüksektir.

Yeni oluşan bu tabloya sevinen muhalif partileri anlamak mümkündür. Yönetimde söz sahibi olma umudu, onlara ayrı bir değer katmıştır. Ancak “Batı” ülkelerinin buna sevinmesi ve bu tabloya alkış tutması manidardır. Şüphesiz yıllardır Türkiye üzerinde uygulamak istedikleri operasyonlara bir ışık tutmuştur. İstikrarın olmayışı için birçok plan boşa gitmiş, bu sefer bir nebze de olsa hedefe doğru bir adım atmış bulunmaktalar. Koalisyon hükümetlerinde ahenkli bir sesin çıkması imkânsızdır. Bu ahenksizlik üzerinden istikrarsızlık, ondan sonra da zemin oluşturup ameliyat etmek istemekteler. Bunu derinleştirmek adına daha da fazla çalışacaktırlar. Muhaliflerin duygularından istifade eden batılılar, “üst akıl” rolünü alarak zahirde ayrı, gerçekte ortak bir “koalisyon ittifakına” her türlü lojistik ve görsel desteği verdiler.

Netice itibariyle koalisyon da bir yönetim şeklidir. Muhtemel koalisyonun bu toplum tarafından ne kadar kabul göreceği ve hangi reaksiyonu göstereceğini zaman gösterecek. Fakat önümüzdeki günlerde partiler arası yoğun bir trafiğin olacağı kesindir. Herkes ince çizgileri hesaplayarak adımlar atacaktır. Bu hesapların Türkiye'ye hangi değişimleri ve siyasi konjonktürleri getireceğini hep beraber göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.