Laik rejimin zina ilkesi ve âşk tavsiyesi

Başbakanın ilk gün söyledikleri sadece bir rahatsızlığın ifadesi sanılıyordu ki, üstüne basa basa ve kararlı bir dille sözlerine sahip çıkınca gerilim yükseldi.

Öncelikle hangi müslüman, ne zaman, nerede ve ne için olursa olsun iffete, ahlaka, edebe, namusa, mahremiyete, islamın emir ve yasaklarına sahip çıkıyorsa ondan Allah razı olsun.

Hükümet, Avrupa Birliğine başvuru sürecinde, sırf onlar istiyor diye zinayı suç olmaktan çıkarmıştı çıkarmasına da sanki daha önce zina işleyene gerçekten ciddi bir takip veya ceza mı vardı? Elbette ki hayır. Laik bir rejimde zaten zinaya getirilecek engeller veya yaptırımlar sembolik olmaktan öte geçemez. Çünkü daha önce de değindiğimiz gibi laikliğin yazılı olmayan altı esası vardır ki bunlar içki, ikiyüzlülük, faiz, kumar, yalan ve zinadır.

O nedenle laik bir rejimde iktidarlar içkiyi ancak bir yere kadar sınırlayabilir ama açıktan satılmasını ve içilmesini yasaklayamaz.

Yine mesela islamcısına ayrı, müslümanına ayrı, devlette ayrı halk içinde ayrı gibi bir çok ikiyüzlü uygulama laikliğin din ve devleti birbirinden ayıran özelliği gereğidir.

Faiz, laikliğin ekonomik temelidir, hükümetler faizi azaltabilir, kimi alanda sıfırlayabilir ama kaldıramaz.

Kumar ise milli piyango, at yarışları, şans oyunları vs ile laikliğin eğlencesidir.

Yalan ise tabi ki rejimin kuruluşu ve kurucusuna ait hassas bilgiler başta olmak üzere rejimin güvenliği bahanesiyle uydurulan tarih ile çarpıtılan olaylar açısından zorunlu bir esastır.

Ve laik rejimin olmazsa olmazı zinadır. Zinanın ve zinaya giden yolların  şöyle ya da böyle serbest olmadığı bir yerde laikliğin yaşaması imkansızdır. Yani laikliğin kalbi zinadır, damarları fuhuştur, kanı şehvettir. Dolayısıyla laik bir rejimde zinanın suç sayılması veya sayılmamasının çok da karşılığı yoktur. Çünkü zinaya giden bütün yolları, laiklik, diğer esaslarıyla zaten teminat altına almıştır.

Gelelim öğrenci evleri meselesine.

Evvela, daha on gün önce sayın Arınç, “Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı, bunlar güzel duygulardır” diyordu. İslamdan, Kurandan ve helal haramdan bihaber gençler, herhalde Arınç’ın bu sözlerinden ilahi âşkı filan anlamayacaklardı. Hükümet yetkililerinin birbirlerinin zıddına yaptıkları açıklamalar karşı tarafa müthiş bir cesaret veriyor, bunu hesap etmemeleri tuhaftı.

İkincisi, başörtüsü meselesinde hükümetin daha önce sık sık STK’ların konuya yeterli desteği vermediğinden şikayet etmesi en son imza kampanyalarıyla ve kitlesel eylemlerle aşılmıştı. Bu konu da önce medyada konuşulsa ve STK’ların konuya ilgisini artırıp tepkilerini gösterdikten sonra gündeme getirilseydi elbetteki daha çok ciddiye alınacaktı.

Üçüncüsü, Özellikle trt başta olmak üzere tüm cahili kanallarda neredeyse tüm yayınlar zinayı, fuhşu özendirirken ve bu konuda herhangi bir sınırlama getirilmediği gibi dizilerin oyuncuları, şarkıcılar bizzat başbakan tarafından taltif görürken onların yaptıklarını taklit edenlere kızmak tabi ki çelişkili bulunacaktı.

Dördüncüsü, meseleyi sadece öğrenci evleriyle sınırlamak sanki başka yerde hiç zina veya ahlaksızlık fiili yokmuş gibi bir intiba uyandıracaktı ve öyle oldu

Evet daha birçok gariplikler sıralansa da sayın Başbakanın ülkenin kanayan yarasını ucundan da olsa gündeme getirmesi, hatta öfkeli ısrarıyla birilerini rahatsız etmesi, İslamın gözettiği ahlaki prensipler adına sevindiricidir ve devamı gelmelidir. Karma eğitim mutlaka kaldırılmalı, tüm öğrenci evlerine bu anlamda düzenleme getirilmeli, fuhuş evleri kapatılmalı ve zinaya ciddi cezalar getirilmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.