Malımız yok canımızı da mı veremeyeceğiz?

Malımız yok canımızı da mı veremeyeceğiz?

Hayatları yoklukla geçti, ancak İslami hizmetten bir an olsun geri kalmadı. En zor günlerinde dahi tüm benliklerini ortaya koydu. Ve adanmışlığının karşılığını şehadetle gördü

Şehit Feyzullah Duruk fakir bir insandı, ailesinin nafakasını temin etmek için Batman Sanayi Sitesi’nde motor yağlama işi yapardı. Bunun yanı sıra mazot tankerlerini yıkama, çaycılık, aşçılık gibi yaptığı işler de vardı. Bazen de ek olarak şehrin kalabalık yerlerinde süpürge, terlik gibi eşyalar satardı. Üç erkek, iki kız çocuğu olan Şehit Feyzullah’ın yaşadığı ev, eski olup sadece kaldığı odanın sıvası yapılmıştı. Diğer odaların sıvası yoktu, zira evini sıvalayacak kadar maddi imkânı yoktu. Fakir biri olmakla beraber çok az insanın yaptığı cömertliği vardı. İslami kitaplar alır ve gençlere dağıtırdı, böylece onların İslam’ı hakkıyla tanıması ve yanlış yollardan dönmeleri için çaba sarf ederdi. Gençlere İslam’ı tebliğ etmekten çok hoşlanırdı. Fırsat buldukça arkadaş gibi onların koluna girer, onlarla gezer ve tebliğ ederdi. 1990’lı yıllarda Batman’da hayat durmuş gibiydi. Her gün masum insanlar vuruluyordu. İnsanlar evlerinden çıkamaz olmuştu. Hele İslami şuura sahip Müslümanlar çok daha zor durumdaydılar. İşlerine gidemiyor, gitmek zorunda kalsalar da bin bir zahmetle gidip geliyorlardı. Bazıları da çalışacak iş bulamıyordu. İşte Şehit Feyzullah, bu zor ve zahmetli zamanda ailesini geçindirmeye çalışanlardan biriydi. Bazen evine götürecek ekmek parası bulamıyordu. Hatta bazen evinde temel gıda maddeleri bile bulunmazdı, böyle olduğu halde bu konuyu hiç kimseye açmazdı. Evine misafirliğe giden bir arkadaşı bunun farkına varınca Müslüman arkadaşları ona el uzatmaya çalışmış fakat kendisi bundan rahatsız olmuştu. Yumuşak başlı, takvalı ve çok mütevazı olan Şehit Feyzullah, aynı zamanda çok cesur ve fedakâr bir insandı. Kendisini davasına adamıştı, üzerine düşen bütün görevleri canla başla yapardı. Bütün derdi tasası İslam’dı. Nerede bir olay olduğunu duysa bisikletine atlayıp giderdi, kendisini uyaran arkadaşlarına cevaben “Malımız yok, canımızı da mı veremeyeceğiz!” derdi. Şehit Feyzullah uzun boylu, iri yapılı, sakallı biriydi. Yüzünden ihlâs ve mütevazılık okunurdu.


YA ŞEHİD OLACAĞIZ YA DA HER DAKİKAMIZ HAYIRLA GEÇECEK
İbadetlerine düşkün olan Şehit Feyzullah’ın en önemli özelliklerinden biri de namazlarını camide cemaatle kılmaya azami gayret göstermesiydi.

Bir diğer özelliği de ayet ve hadis ezberleriydi. Sürekli cebinde ayet ve hadislerin yazılı olduğu küçük kâğıtlar vardı. Her fırsatta bunları çıkarıp ezberlemeye çalışırdı. Defalarca ölüm tehdidi aldı. Tehditlere karşı kendisince tedbirlerini alırdı. “Bizim için iki şey vardır: Ya şehit olacağız ya da ömrümüzün her saati bizim için hayır ve bereketle geçecektir” derdi. Şehadet aşığı olan Şehit Feyzullah, arkadaşları arasındaki sohbetlerinde sürekli şehadetten bahsederdi. Tarihler 11 Ekim 1992 yılını gösteriyordu. Bir öğlen vakti yemeğini yemek için evine doğru yola çıktı. Bisikletiyle tenha bir sokaktan geçerken arkasından sıkılan kurşunlara hedef oldu. Kafasına aldığı kurşunlarla ruhunu Rahman’a teslim etti. İslam düşmanları, bir mazlumun daha kanını dökmüşlerdi.
 

 
 
 
 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler