Modern paradigma canavarına kurban edilen değerlerimiz

Hayat tecrübelerle doludur.

Bizlere anlayış olarak doğal kalabilmeyi, kendi öz kökleri üzerinde filizlenmeyi ve durmayı öğretip, değerlerimizi korumayı öğütler,

Fakat dün olduğu gibi bugün de BMGK ve benzeri diğer efendilerimiz bize dünyada barış, huzur ve demokrasi istediklerini söylüyorlar.

Tıpkı her seferinde söyledikleri gibi.

Ama bu sefer çok daha farklı, çok daha yavaş ve sinsice yaklaşıyorlar.

Sanki pamukla adam kesecekler gibi…

Demokrasi ve barış naraları atarak, hem de terör ve terörizmi bahane ederek.

Halbuki terör belli terörist belli.

Fakat bazı kendini bilmez çok bilmişler neden hala kendi içlerindeki tehlikenin farkında değiller(!)

Buyurun hep beraber şu kısa hikayeciğe kulak verelim.

Ormanda yaban öküzleri ile modern canavarlar yaşıyorlardı.

Canavarlar ikide bir öküzlere saldırıyorlar fakat istedikleri sonucu alamıyorlardı. Çünkü öküzler hemen birlik olup kendilerini savunuyorlardı.

Bu saldırılar onlarca defa tekrarlanır fakat sonuç hep aynı.

Canavarlar tam dağılıp yok olma noktasına gelmişlerdi.

İşte tam bu durumda canavarlar hileli bir plan tertiplediler.

Öküzlerin yanına vardılar. Öküzler hemen karşı vaziyet aldılar.

Canavarlar: “Biz sizinle savaşmaya gelmedik. Bundan sonraki hayatımızı barış içinde geçirmek istiyoruz. Onun için geldik” derler.

Öküzler: İyi de nasıl olacak? Bundan sonra bize saldırmayacak mısınız?

Canavarlar: “Hayır size niçin saldıralım. Sizinle bir düşmanlığımız yok ki.

Öküzler: “O halde niçin geldiniz?” derler.

Canavarlar: “Şu sarı öküz var ya! İşte o, bütün suç onun. İçinizde çok farklı duruyor! Rengi de sizinkinden farklı.

Bize öyle geliyor ki; Bu sarı öküz hepimiz için tehlikeli biri(!)

O hariç hepinizi dost olarak görüyoruz.” derler

Öküzler: “Ama o bugüne kadar hep bizimle beraber davrandı. Düşmana karşı hep beraber kendimizi savunduk.

Canavarlar: “Aslında o sadece kendisini düşünüyor. Sizinle birlikte davranması kendini sizlere lider olarak görmesindendir.” derler.

Öküzler: “Peki ne diyorsunuz? Ne yapalım?” dediler

Canavarlar: “Onu bize teslim edin!. Biz de rahat edelim, siz de rahat edin.

Büyük öküz, bu öneriye karşı çıkar. Fakat genç öküzler;

Tamam, verelim’ dediler ve sarı öküzü, canavarlara teslim etme kararı alındı.

İş sarı öküzü alıp götürme noktasına geldiği zamanda

Sarı öküz: “Siz niçin beni onlara veriyorsunuz. Beni yiyecekler.” der.

Öküzler: “Bugüne kadar başımıza gelenler hep senin yüzündenmiş.

Ve sarı öküzü canavarlara teslim ettiler.

Canavarlar sarı öküzü götürüp midelerine indirdiler.

Sonra da;

Kimisinin iri boynuzlarını bahane ederek,

Kimisinin uzun kuyruğunu bahane ederek, bir bir alıp götürdüler.

Ama gün geldi ki, artık öküzlerin içlerinden istediklerini hiçbir gerekçe ve mazeret uydurma ihtiyacı hissetmeden alıp götürüyorlardı.

Öküzlerin artık karşı koyacak hiçbir güçleri de kalmamıştı.

Zayıflayıp dağılan öküzler, bir gün büyük öküzün başkanlığında toplandılar;

Gücümüzü kaybettik.

Düşmana karşı koyamaz olduk.

Ve

Biz savaşı kaybettik!...dediler.

Yaşlı öküz, öküzlük tarihine geçecek şu tarihi sözünü söyledi:

Biz savaşı sarı öküzü teslim ettiğimiz gün kaybettik.(Alıntı)

Evet! Son dönemde yaşanan gelişmeler, gelecek açısından kaygı ve endişe verici.

Modern paradigmanın yaşam canavarına verdiğimiz hikmet yaşamına dair sarı öküz ve ineklerimiz elimizden çıktığı gün biz kaybettik.

Alt üst olan yaşamlarımız, kaybolan adanmışlık, asaletlerimiz…

Ait olma adanmışlığını verdik nihilist bir bireyciliği alışımız…

Anne ve baba adanmışlığından kariyer bencilliğine yedirdiğimiz aile…

Bilgi ile bilge rol modelden savrulduğumuz sanal bilgiçlikler…

Ve en son olarak birer iyilik hareketi olan STK’lar…

Böyle düşünebilirsiniz!

Ama gerçek şu ki, bunu düşünmeniz suç sayılabilir!...

En iyisi böyle bir şey düşünmeyiniz!

Onu da sizin yerinize büyükleriniz ( BMGK) düşünsünler(!)

Bizi maceralara sürükleyecek içimizdeki bazı beyinsizleri(!) o büyüğümüzün(!) inayet ve yardımlarıyla derdest ederiz(!)

Bir kısmını memleket ıslahhanelerinde,

Diğer bir kısmını da topraklarımız dışında bir ücra yerde iskana uğurlayarak.

Diğer bir kısmını da büyüğümüz(!) BMGK’nin yardımlarıyla şu güzide topraklarımızın altına alarak.

Evet sonuç:

Eyvah! Dıştan vurulduk. İçten de çökertildik. Bize yardım eden yok mu?

Ey uzak ve yakın bütün dostlarımız! Nerelerdesiniz? Sizleri yardıma çağırıyoruz!

İçte savunma gücünden düşürülmüş varlığımızı korumak ve kurtarmak için bize yardım edin!

Artık birlik ve beraberlik zamanıdır!

Artık düşmana karşı tek cephe olma zamanıdır!

Neredesiniz dostlar?!

Neredesiniz komşular?!

Neredesiniz Müslümanlar

Bakınız üstad ne güzel buyurmuş.

Zamanın en büyük farz vazifesi İttihad-ı İslam’dır (Bediüzzaman Said Nursi)

Gelin birlikte kendimizi bu canavar düşmana karşı savunalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.