Ne kadar da kurtarıcın varmış Suriye!

Amerika, büyük şeytan olmanın bir gereği olarak yeryüzünü karıştırmaya, insanları aldatmaya, fitne ve fesat üzerine kurulu düzeninin devamı için savaş çığırtkanlığına devam etmektedir. Yahudilerin tıyneti olan kelimelere farklı anlamlar yükleme, kelime oyunu ve cerbezelerle ülke ve insanları oyalamakta, şeytani planları için zaman kazanmaktadır.

PYD ile ilgili birbirine zıt ve birbiriyle çelişen açıklamaları pişkince yapmaktadır. Trump bir telden, Pentagon bir telden, Dışişleri bir telden, CIA bir telden çalmaktadır.  Aynı günde sabah bir açıklama, öğlen farklı bir açıklama, akşam ise farklı bir açıklama yapmaktadır. Ne diplomasi kurallarına ne de uluslararası ilke ve teamüllere riayet etmektedir. 

Amerikan politikasını öğrenmek isteyen bir yetkili yada gazeteci kimin açıklamasını baz alacak, Washington politikasını kim temsil etmektedir, tam bir muamma.

Kafa karışıklığı, dağınıklık ve muhatap bulamama kendisini o kadar bezdirmiş olmalı ki, Avrupa Birliği Dış ilişkiler ve Güvenlik ve Temsilcisi  Federica Mogherini, ‘ABD'de Avrupa'nın numarası var. Sorma sırası bizde. Wasington'u aramak istediğimizde kimi arayalım?' Diye sormaktan kendisini alamadı.

Bildiğimiz PKK, Suriye'de PYD oldu. Öğlen vakti ‘Suriye demokratik gücü' oldu. İkindi vakti ‘Sınır muhafızı' oldu. Akşam ‘ordu' oldu, ardından ‘barış gücü' oldu.

Bukalemun gibi habire renk ve isim değiştiriyor. Bakalım daha ne isimler alacak?

Amerika, bütün bunları yaparken Suriye halkının menfaatini ve ülkeye barış ve demokrasinin gelmesi için yaptığını söylüyor. Gel de inan.

Suriye halkının çıkar ve menfaatini istiyor ve samimi ise öncelikli olarak yıllardır siyonist işgal altında olan Golan tepelerini kurtarsın. Halkı Esad zaliminden kurtarsın.  Halka silah dağıtıp birbirine savaştıracağına, birbirleriyle birlikte yaşama sanatını öğretsin...

Savaşın başlangıcından itibaren hiç kimse Suriye halkının çıkar ve menfaatini, geleceğini düşünmedi. DEAŞ, Suriye'ye girme ve orada yerleşme k için bir maymuncuk olarak kullanıldı.  Varsa yoksa Suriye'de ve bölgede nasıl söz sahibi olabilir, nasıl sömürebilirim, tasasında oldular.

Topraklar Suriye halkının olmasına rağmen kimse Suriye halkının isteğini sormadı, Suriyeye girmek için halktan izin alma gereğini duymadı.

Okyanus ötesinden gelen Amerika, DEAŞ ile mücadele altında Suriye'ye girdi. DEAŞ bitti; ama Amerika gitmedi. Bölgeye yerleştikçe yerleşti. Irak ve Türkiye'ye karşı sınır gücü altında kendisine bağlı taşeron ordusunu kurdu.

Suriye hava sahası Rusya'nın kontrolüne girdi. Kimse Esad'ı kaale almıyor, sorma zahmetine bile girmiyor. Suriye hava sahasını kullanmak için direk Rusya'dan izin almakta, Rusya bu konuda ne diyecek diye beklemekte. 

Türkiye, iç güvenlik tehdidini bertaraf etmek için Suriye topraklarında.

Almanya'sı, İngiltere'si, Fransa'sı, Çin'i, Japon'u... herkes Suriye'de.  Sorsan, Suriye halkının menfaati ve çıkarı için gelmişler. Bütün dünya güçlerine rağmen Suriye halkının acıları sona ermiyor, savaş ve ölümler bitmiyor. Bölge ülkeleri rahat etmiyor. Suriyelileşme, sendromunu yaşamakta, başkentler diken üstünde...

İşte Amerika'nın ve Batılıların bizim için hazırlamış olduğu çözüm reçetesi ve sonuçları...

Bütün bu acılardan kurtulmak ve tekrar etmemesi için kendi reçetemizi acilen pratiğe geçirmeliyiz. Rengimiz ve dilimiz ne olursa olsun hep birlikte Allah'ın ipine sarılalım, coğrafyamızı dış güçlerden, siyonizmden ve bütün emperyalistlerden temizleyelim.

Türk'ün, Kürd'ün, Arap'ın hakimiyeti değil, ilahi vahyin hakim olduğu bir dünya inşa edelim ki yer ve gök ehli sevinsin, ilahi yardımlara mazhar olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.