Nişanlılar, nikah mı kıyacaklar yoksa nasıl görüşecekler?

Sorumuz bu defa nişanlı bir beyefendi kardeşimizden geliyor.

“İki hafta önce nişan yaptık. Hayırlısıyla inşallah kasım ayının ortalarında düğün yapacağız. Ne kadar doğru yapıyorum bilmiyorum ama nişanlım ile sık sık telefonda görüşüyorum. Şu anda aynı şehirde değiliz. Gidiş gelişimiz daha rahat olsun diye düğüne kadar imam nikahı kıyalım dedik ama, kızın babası kabul etmedi. Şimdi bu nişanlılık sürecinde bizim nelere dikkat etmemiz gerekir.”

Öncelikle Allah, tamamına erdirsin, inşallah yakında olacak düğününüzü de hayırlı mübarek kılsın..

Peygamber Efendimiz'in(sav), Ayşe validemizle üç yıl nişanlı kaldığı malumdur, bu süreyi olayın kendine özgü şartları içerisinde değerlendirip nişanlılık süresini kısa tutmanın daha uygun olduğunu diğer hadislerden öğreniyoruz.

Mesela Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilen şu hadis-i şeriften: “Ey Ali üç şeyi geciktirme; vakti giren namazı, hazırlanan cenazeyi, dengini bulduğun zaman bekar kimseleri evlendirmeyi.”(Tirmizî, Salât 13, Musned 1475).

Sorunuzdan anlaşıldığına göre bir kaç aylık süre belirlemişsiniz ki bu da gayet normaldir. Tabi dünürlerin birbirleriyle yakınlaşması, örfe göre düğün için zaruri görülen hazırlıkların tamamlanması ve dolayısıyla müstakbel geline artık başkasının talip olmaması anlamına gelen nişanlılığın güzel bir adet ve sünnet olduğunu da belirtelim.

Nişanlılık, taraflar için, aynı zamanda ciddi bir imtihan dönemidir. Şeytan iki tarafın da, bu sürede dağlar gibi günahlar yüklenmesini istemektedir.

Evet bu dönemde iki tarafın birbirini tanıması gibi bir gaye de vardır, ancak bu tanıma iki açıdan sorunludur. Birincisi, bu heyecanlı zaman zarfında nişanlılar/sözlüler/talipliler, -saklayamadıkları gerçekler hariç- birbirleriyle mümkün olduğu kadar hakiki halleri ile değil, yapmacık halleri ile muhatap olmaktadırlar. Bu da, ilerde hayal kırıklığına neden olabilmektedir. İkincisi de evleneceği kişiyi tanıma bahanesi ile haram sınırları aşma tehlikesidir. O halde nişanlılığı tamamen evliliğe hazırlanma ve  hazırlama olarak tarif etsek daha isabetli olacaktır.

Doğrudur, nişanlılar nikah kıydırmakla birbirleri ile sorunsuz görüşebilirler. Ancak burada büyük bir risk var. Çünkü maazallah nişanın bozulması halinde, gelin, her ne kadar iddet süresi beklemese bile, erkek tarafından boşanmadan başkası ile evlenemez. O yüzden damat adayı kim olursa olsun, kız tarafının böyle bir riski almaması daha iyidir ki, sizin nişanlınızın ailesinin de böyle davranması son derece normaldir.

Peki bu durumda telefonla ve yüz yüze görüşmeler nasıl olacaktır? Bir kere nişanlı olmanız, evli olduğunuz anlamına gelmiyor. Siz her ne kadar birbirinize bir söz verseniz bile, henüz birbirinize haramsınız. Dolayısıyla, siz hâlâ şu hadis-i şerifin ifade ettiği hüküm gereği dikkat etmek durumundasınız: “Sizden kim Allâh'a ve âhiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur.” (Buhârî, Nikâh, 111, 112; Müslim, Hacc, 424)

Allah, bizi, her zaman her yerde, işiten, gören ve bize şahdamarımızdan daha yakın olduğu için de en gizli hallerimizden de haberi olandır. Bu bilinçte olan bir kimse, nişanlısının kendisine henüz helal olmadığını bilerek hareket eder.

O zaman, telefonla konuşurken, yanınızda üçüncü bir gözün var olduğunu unutmadan konuşmanız ve şehveti uyandıracak söz ve üsluptan kaçınmanız gerekir. Yalnız başına olmamanız kaydıyla, yani yanınızda üçüncü bir şahıs(kızın bir yakını) bulunması şartıyla yüz yüze görüşebilirsiniz ancak yine burada da dikkati elden bırakmamalısınız.

Hazırlık derken de sadece düğünü anlamamalı. Mesela evliliğe giden yolda mutlaka, iki taraf da, konu ile ilgili bilgilerini tazelemelidir. Bunun için erkek, nişanlısına, maddi hediyelerin yanında konuyla ilgili kitap da vermeli ve kendisi de mutlaka meselenin ciddiyetine uygun hareket etmeli, İslam'ın evlilikle alakalı hükümlerini okumalı, anlamadığını bilene sormalı ve akrabasını da düğünde yapılacak muhtemel hatalara karşı uyarmalıdır.

Bugün çoklarınca nişanlılıktan çok önce bile mahremiyet sınırlarının çiğnendiğine şahit oluyoruz. Peki aile facialarının çoğalmasında, toplumdaki ahlaki yozlaşmanın artmasında, fert fert herkesin payı yok mudur?

Unutmamak gerekir ki, sağlam bir aile binası sağlam temeller üzerine inşa edilir. 

Dua bekleriz..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.