On binleri ateşten kurtarmak

PKK’ye yakınlığı ile bilinen bir internet sitesinin Newroz kutlaması ile ilgili haber başlığı aynen şu şekildeydi: On binler ateşe yürüyor.

Bir hafta boyunca özellikle bölgemizde insanlar cahiliye ateşlerinden bir ateşle meşgul edildi. Yüzünü Hakka ve hayra yönelten Müslüman halkın yönü, türlü cazibe ve dolandırmalarla ateşe çevrildi. Meydanlarda ne fısk-u fucur işlenmiş biz görmedik, gidenler anlattı. Biz burada “batılı iyice tasvir ile safi zihinleri idlal” etmeyelim.

İnsanları, Ümmet bilincinden uzaklaştırmak için ulusal kimlik oluşturma çabasında olanların halkı kandırma oyunları, neredeyse bir asırdır uygulanıyor. Ancak Kürt halkı inanç ve geleneklerine bağlılığıyla bu felaketin dışında kalabilmişti. Ta ki kendi diliyle kendisine şeytanca yaklaşılana kadar...

Yakılan ateşin Kürtlerin milli kimliğinin bir tezahürü olmadığını biliyoruz. Meydanlarda hâkim kılınan örgütsel dil de bunu ispatlar nitelikteydi. “Bayram” adeta PKK şenliği havasında geçti. Antik inançlar kutsandı, “serok” putuna selam duruldu. Yıllardır Müslüman halkın en değerli bayramlarına “kara” çalan, bayramı insanlara zehir etmeye çalışan bir örgüt ve onun siyasetteki kuklası doğrusu bayram etti.

Ateşin etrafına üşüşen kalabalıklara seslenen zevatın bu halka ateşten başka bir getirisi de olmamıştır zaten. Buna rağmen “ateş sahipleri” seçimlere, kendi medyaları tarafından halka yegane alternatif gibi sunularak giriyorlar. Kandırdıkları, kandıramayınca sindirdikleri halktan yeni bir yetki peşindeler. Demek ki; yeteri kadar mal mülk toplayamamışlar, toplumu yeteri kadar ifsat edememişler. Veya en azından o kanaattedirler.

Kuruldukları günden beri genlerine işleyen saldırı kültürünün yanında; devlete karşı mağduriyet, hükümete karşı kimlik ve bölgenin öz partisi Hüda Par’a karşı da iftira siyaseti ile var güçleri ile çalışıyorlar. Eşkıyaları etrafı ateşe vermekle uğraşırken, ifsat komiteleri cazibeleriyle insanları etrafına topluyor. Adeta Deccal’ın yalancı cennet ve cehennemini yaşatıyorlar. Tahribin kolay, tamirin zor olduğu şu dünyada maddi-manevi tahribata adandıkları halde; siyasi yüzlerinden barış ve demokrasi damlıyor. İkiyüzlülük kavramı yeni bir tanıma ihtiyaç hissediyor.

90 yıl boyunca medreseleri kapatılarak; âlimleri katledilerek başsız bırakılmış bir halkın sırtına binerek; din ve namustan azade bir topluma doğru giden bu güruhu halk elbette ki fark etmiştir. Kimin ağzını açsan “ben de farkındayım, biz de biliyoruz” ile başlayan ifadelerle onların envai çeşit melanetlerini senden önce sayıyorlar ama onların arkasından gitmeye de devam ediyorlar. “Cehalet, yoksulluk ve ayrılık” düşmanlarının birleşik tasallutu altında sıkışan insanlar, ümitsizce onları takip etmektedir. Öyle görünüyor ki halkın çoğunluğu vukuatın şenaatinin farkında ancak gidişatın felaketinden habersiz.

Allah bilinçli bir şekilde bu batıl inanç ve ayinleri yayanları, ahlaksızlığı meşrulaştırmaya çalışanları veyahut sırf gayri meşru eğlence için dolaşanları ateşiyle karşılayacaktır. Ancak; iman sahipleri, mazlum saf halka, “Ateşperestlere” yakın durmakla nasıl bir ateşe yakınlaştığını; sayılarını arttırmakla zulüm ateşini nasıl körüklediğini mutlaka anlatmalı. İmkânı olduğu halde her ne sebeple olursa olsun anlatmayan mesuldür. Halkın anlayacağı bir dilden anlatıldığında ise dindar halkın onların arkasından gitmesi mümkün değildir. Bu halk Müslüman’dır, inancına ve namusuna düşman bir zihniyeti bir gün mutlaka reddedecektir.

Rabbim güzel günlere erişmeyi ve buna layık bir toplum olmayı nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.