Oradan Öyle Görünüyormuş!

Oradan Öyle Görünüyormuş!

Zalim ve mazlumu birbirinden ayıramayacak kadar bir siyasi körlüğe müptela olan birinin “Kimin Kürdistani olduğu” konusunda söyleyeceklerinin de bir önemi yoktur.

Hüseyin Kaya - Doğruhaber / Haber-Yorum

HDP parti olarak seçime girmeye karar verdiğinden beri her koldan ittifak arayışlarına girdi ve görüşmelere başladı. Türk solu ile onlarla aynı dili kullananlar aracılığıyla, Alevilerle Alevi kökenliler aracılığıyla, İslamcı olduğunu iddia edenlerle ise bu hassasiyete dikkat etmeden görüştüler.

Olumlu sinyaller aldıklarını düşünüp biraz daha havaya girdiler.

Yaptıkları her ittifakı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldıkları oyların üzerine ekleyerek hesap yapıyor HDP çevreleri ve “Bu iş tamamdır” havasına giriyorlar.

Oysa yanılıyorlar.

O seçimde İhsanoğlu'na tepkiden dolayı gelen oyları, kullanılmayan oyların ortalamaya etkisini hesaba katmıyorlar. Hepsinden önemlisi 6-8 Ekim vahşetini ve o vahşette HDP yöneticilerinin payını görmezden gelerek unutturacaklarını düşünüyorlar.

Vahşi cinayetler, yağma, talan, yakıp-yıkma, hırsızlık… Ne ararsan vardı rezalet adına.

İslami kimliğinden, İslami görünümünden dolayı insanlar hedefe kondu ve şiddete maruz kaldı.

Doğan medyası ve bir kısım liberalin parlatma çabalarının etkisinde kalıp Demirtaş'ın yeniden vitrine çıkarılması çabası var; ama basının sanıldığı kadar gücünün olmadığı şimdiye kadarki tecrübelerden anlaşılmış olması lazımdı.

Evet, bunu bile göremiyorlar.

Heykeller için özür dileyebilen; ama vahşi cinayetler için özür dileyemeyecek kadar insani değerlerden yoksun olan HDP'nin sırtında ağır bir yük olarak durmaktadır 6-8 Ekim vahşeti.

Ama işte yine de umutlanıyor.

İslami olduğunu iddia eden kimi yapıların HDP ile ittifaka yanaşması da onların umutlanmasına neden oluyor.

Bu yapılar da daha ellerine bir şey geçmeden “hizmet etmeye” hazır olduklarını göstermeye başladılar.

Konuşacağımız kişi Azadi İnisiyatifi sözcüsü Adem Geveri.

Azadi hareketi, Pkk çizgisindeki HDP ile ittifak görüşmeleri yapıyor. Niyetleri birkaç vekil kazanmak ki, bunu da gizlemiyorlar. Tabanlarını HDP'ye taşıma konusunda başarılı olacaklarının mesajlarını veriyorlar.

Kendilerini “Kürdistani bir hareket” olarak tanımlıyorlar.

Adem Geveri de “Hizbullah'ın Kürdistani bir hareket” olmadığını söyleyerek bir yerlere mesaj vermeye çalışıyor.

Şimdi birileri “Peki, PKK kürdistani bir hareket midir?” diye sorsa verecekleri bir cevap var mıdır, merak ediyorum. Öyle ya Türk solunun tüm unsurlarını sırtına alarak meclise taşıyan, Kemalizm ile bir sorunu olmadığını en yetkili ağızları ile ifade eden ve güneydeki

Kürdistan Hükümetine düşmanlık eden Pkk-HDP çizgisinin “Kürdistaniliği” ne kadar sahicidir ki, kendini “Kürdistan İslami İnisiyatifi” olarak tanımlayan Azadi hareketi onlarla ittifak yapabiliyor.

Ama durun, sanırım biz olaya yanlış yerden bakıyoruz.

Azadi hareketi sözcüsü Adem Geveri (Azadi hareketi değil) kendi ilke ve değerleriyle ne kadar uyumlu, önce ona bakmak gerekir.

Hareketin Kürtçe tam ismi şudur:“Ji Bo Maf, Dad û Azadiyê Înîsıyatîfa Îslamî Ya Kurdıstanê”.

Türkçesi ise şöyle: “Hak, Adalet ve Hürriyet için Kürdistan İslamî İnisiyatifi”

“Hak ve Adalet” kelimelerine takıldım.

Biliyorsunuz Pkk uzun bir hazırlıktan sonra 6-8 Ekim'de büyük bir vahşete imza atmış, kurban eti dağıtmaya çıkan gençler insanlık dışı usullerle şehid edilmişti.

Sonra Pkk, Aralık ayında İslami hassasiyeti olan kişilere yönelik yine büyük bir saldırıya girişti Cizre'de. Hamile kadını çocuklarıyla beraber evde yakmaya teşebbüs etti. Ağır silahlarla evlere saldırdı.

Peki, bu vahşet ve insanlık dışı saldırılar için “Hak, Adalet ve Hürriyet için Kürdistan İslamî İnisiyatifi” sözcüsü Adem Geveri ne dedi biliyor musunuz?

“Bu kavganın hiçbir zemini yoktur. Bu, Kürtler arası bir savaş değil, tamamen karanlık güçlerin provokasyonuyla ortaya çıkmış kaotik bir durumdur. Kürtlerin gelecekte elde edeceği muhtemel kazanımları berhava etmeye yönelik kirli çabadır. Buna sebep olanları açığa çıkarmak çok mümkün olmasa da tetikçilik oynayan muhataplar bellidir.

PKK içinde yuvalanmış YDG-H çete örgütlenmesi ile Hizbullah içinde çetelenmiş olan Şeyh Said Seriyyeleri tetikçilik yapıyor. Karanlık odaklar kirli ilişkilerini bunlara yaptırıyorlar.”

Bu sözlerin hiçbir yerinde “Hak ve Adalet”e rastlıyor musunuz?

Ydg-h'nin ne yaptığı herkesin malumu iken, Şeyh Said Seriyyeleri ismi Pkk saldırganlığı ortaya çıktığında telaffuz edilmeye başlandı. Yani daha önceden ortaya çıkıp eylemde bulunan bir birim değil.

Şimdi YDG-H ile Şeyh Said Seriyyeleri ismini beraber zikretmek ve “tetikçi” demek hangi adalet anlayışıyla bağdaşıyor, sormak gerekmez mi?

Sanırım bu kadar yeter.

Zalim ve mazlumu birbirinden ayıramayacak kadar bir siyasi körlüğe müptela olan birinin “Kimin Kürdistani olduğu” konusunda söyleyeceklerinin de bir önemi yoktur.

Onun durduğu yerden öyle görünüyormuş, daha fazla bir şey söylemeye gerek yok!

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.