PKK'nın katlettiği Hasan Gökgöz kimdir?
Yazar kadrosu gençlerden olaşan Söz ve Kalem Dergisi, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde fakirlere kurban eti dağıtırken 7 Ekim 2014'te PKK tarafından hunharca şehid edilen Hasan Gökgöz'ün hayatını yayınladı.
Bismihi Subhanehu
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde dünyaya gözlerini açar Şehid Hasan. Kendisi gibi masum ve fakir bir ailenin çocuğudur. Masum ve mazlum bir simaya sahip olan Şehid Hasan, kısa sürede çevresindekilerin dikkatini celbeder. Onu gören kişiler bu çocuk ne kadarda masum diyorlar. Bir keresinde babasıyla beraber hastahaneye giderken, minibüs içerisinde kendisini gören biri babasına hitaben; “Hey amca! bu çocuk ölmüş gibi” babası da Şehid Hasan’a bakar gözlerinin kapalı olduğunu görür. Hemen telaşa kapılır, dürter ve sonunda Şehid Hasan gözlerini açar ve babasının rahat bir nefes almasını sağlar. İşte böyle masum yüzlü biriydi Şehid Hasan.
Fatih ilköğretim okulunda okula başlayan Şehid Hasan, ailesinin maddi durumunun zayıfl ığından dolayı küçük
yaşta çalışmaya başlar. Annesinin yapmış olduğu süs eşyalarını apartman apartman gezerek satar. Şehid Hasan, bu çalışmalarının yanında babasıyla beraber camiye gitmeyi ihmal etmezdi. Zamanının çoğunu camide geçirirdi.
Kaybolduğu zannedildiğinde bakılması gereken yer olarak herkesin aklına ilk cami gelirdi. Daha küçük yaşta tatmıştı o zulmü. Bir vakit tek başına istasyona gider. Tren vagonlarından birine biner. Tren hareket ettikten sonra, trendeki görevliler onun tek olduğunu farkeder ama hiçbir şey yapmaz. Tek yaptıkları şey Sivrice İstasyonunda onu aşağı indirip terketmek olur. Daha sonra onun ağladığını farkeden bir kişi gelip onu alır ve karakola götürür yine de Şehid Hasan uğraşlar sonucu ailesine kavuşturulur.
Daha çocukken temizliğe dikkat eder saçlarını tarardı. Bu ahlakını şehid oluncaya kadar sürdürdü. Ortaokulu Çelebi
Eser ortaokulunda okuyan Şehid Hasan, ailesiyle beraber şehir dışına çalışmaya gider. Gittiği yerlerde çalışkanlığıyla herkes tarafından takdir edilir. Hiçbir zaman iş sahiplerinin gelipte onu şikayet ettikleri görülmemiştir. Ortaokulu bitirdikten sonra Namık Kemal Lisesinde lise okumaya başlar. Derslerinde başarılı olan Şehid Hasan, okulun son demlerinde biraz kendini boşlar. Ondan sonra derslere fazla ısınamaz ve ders çalışmayı terkeder.
Hiçbir zaman ailesine yük olmak istemeyen Şehid Hasan, askerlik yaptığı süreçte dahi elinden geldiğince ailesinden maddi destek almamaya çalışırdı. Askerliğini bitirdikten sonra uzmanlık sınavına girer ve iyi bir not alır. Ancak devlet görevlileri gelip ailesini soruşturur. Ailesinin islami çizgideki yerini farketmiş olacaklar ki iyi bir not aldığı halde Şehid Hasan’ın uzmanlık talebi reddedilir. Kim bilir belki bu onun için daha hayırlıydı.
Şehid Hasan bütün bu olanlardan sonra bir kuruyemiş dükkanı açar ve işletmeye başlar. Bu işte de herkes kendisinden razı olur. Ticaretteki dürüstlüğü onu farklı kılar ve insanların kendisine olan muhabbetinin artmasına
vesile olur. Onun çevresiyle , akrabalarıyla olan bu muhabbeti hep olmuştu zaten. Ondandır ki misafir
ağırlamayı çok sever, onlarla ilgilenirdi. Artık, İslami camiayla daha yakın bir bağ kurmuş ve kendisine verilen
sorumlulukları üstlenip en iyi bir şekilde yerine getirirdi.
Kuran kursunda çocuklara ders vermeye başlayan Şehid Hasan, hizmetten bir an olsun geri durmuyordu. Çocukların kalbini kazanan Şehid Hasan’a öğrencileri ‘karizmatik hoca’ demeye başlar. Her türlü fedekarlığı göze alıyor ve yerine getiriyordu. Etrafındakilerine merhametle davranıyor, kendisine kızıldığında değil tepki vermek hemen onun kalbini kazanmaya çalışıyordu. Şehid Hasan’nın babası; “Oğluma kızdığımda başını öne eğer, sonra gelir başımdaki takkeyi çıkarıp başımı öper ve kalbimi tekrar kazanırdı”.
Etrafındaki fakirleri görünce içi burkulur Şehid Hasan’nın ve vakit kaybetmeden yardım etmeye başlardı. Kendisinin ihtiyacı olmasına rağmen vazgeçmez o yardım elini uzatmaktan. Ensar görevini icra eder Suriyeli muhacir kardeşlerine. Kendini bir tarafa bırakır Şehid Hasan. Artık tek düşündüğü ihtiyaç sahipleriydi. Yapılan bir umre çekilişine katılır. Ve umreye gitmeye hak kazanır. Ama umreye kendisi yerine babasını göndermek ister. Annesi niye kendisini göndermediğini söyler. Şehid Hasan da anne merak etme inşallah bir gün hep beraber gideriz der. Şehadetinden sonra umre çekilişi yapan şirket, onun kazandığı umre çekilişi için tüm ailesini götürmek ister. Tüm ailesi umreye gider.
Umredeyken annesi bir gün rüyasında Şehid Hasan’ı görür, Şehid Hasan annesine ‘’anne bak ben de umreye geldim, benim yerim güzel bana dua etme, Müslümanlara dua et der.’’ Böylece aylar öncesi ailesine söylemiş olduğu o söz gerçekleşirdi. Hayalı ve takvalı olan Şehid Hasan, ibadetlerine düşkündü. Namazlarını güzel bir şekilde ifa ederdi.
Etrafındakiler onun namaz kılışını görünce durup onu izlerlerdi. Aynı zaman da Müslümanlara karşı çok şefkatli ama İslam düşmanlarına karşı çok da cesurdu.
Davaya hizmet etmek için can atan Şehid Hasan, şehadetinden iki ay önce dükkanını kapatır. Artık kendini tamamen davaya hizmete verir. Dava arkadaşı Şehid Riyadla beraber iki ay boyunca bir kuran kursu inşaatında Allah (c.c) rızası için çalışır. Ve artık akli fikri şehadet olan Şehid Hasan, arkadaşları arasında şehid olmak istediğini dile getirir. Arkadaşlarıyla beraber namaz sonralarında şehid olmak için dua ederler. Şehid Hasan hep şöyle derdi; “Biz şehid olup bu dünyanın rezilliğinden, zalimlerin zulmünden kurtulalım ve ak alnımızla Rabbi Rahimin huzuruna çıkalım. Malı boş verelim, Allah’ın rızasını kazanalım yeter.”
Davayı kendine dert edinen Şehid Hasan, davası için feda olmaya kendini hazır hale getirir. Evi yerine kendisine hayırlı faaliyetler yürüttüğü derneği mesken edinen Şehid Hasan, daima hizmet işindeydi. Zaten tarih 6-8 Ekimi gösterdiğinde Şehid Hasan yine hizmete çıkmıştı. Kurbangaha gitmişti. Fakir ve yoksullara kurban eti yetiştirmek için. Ama bu onun son hizmeti olacaktı. Bir aşkla çıkmıştı o hizmete, çünkü şehadet şerbetini içecekti o hizmetin sonunda. İslam düşmanları sokaklara dökülmüş topyekün İslami derneklere saldırmaya başlamışlardı. Şehit Hasan, bir an önce kardeşlerine yetişmek için hızlı hareket ediyordu. Yolda önlerine bir grup vahşi yaratık çıkar. Bir apartmana girer Şehid ve arkadaşları. Çalınıp açılan kapılar hemen yüzlerine kapatılır. Nihayet bir daireye girerler.
Çıkışı olmayan girişle. Vahşiler haber alır almaz yönelirler o dairenin kapısına. İçeriye giren vahşilerle bir arbede yaşar genç mücahidler. Ama vahşilerin vahşetinden kurtulamazlar. Ve canlar kavuşur Canan’a. O kan rengine bürünmüş, parçalanmış, yarılmış, yakılmış, üzerinden arabayla geçilmiş, balkondan atılmış vücutlarıyla. Şehadet şerbeti içen genç mücahitlerin kanının bereketi olacak ki, Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında bir köprü oluşur. Müslümanlar bir araya gelmeye başlar. Doğudaki Müslümanların çektiği sıkıntılar görülmeye başlar. Ve Müslümanlar arasında uhuvvet peyda edilir.
Allah azze ve celle bizleri Şehid
(Söz ve Kalem)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.