PKK/PYD'nin Mide Bulandıran Ruh Hali!

PKK/PYD'nin Mide Bulandıran Ruh Hali!

Israrla "dün neden onbinlerce insanın gözlerinizin önünde öldürülmesini seyrettiniz?" dememiz engelleniyor. Bunu en çok da PKK yapmakta!..

İçerisinden geçtiğimiz süreçte PKK'nin olaylara tepkisini anlamak ve 'Neden böyle davranıyor?" sorusuna tutarlı bir yanıt bulmak zor.

PKK tarihine baktığımda varlık nedenini devletin iflah olmaz yanlışlarına ve coğrafyamızda bitmek tükenmek bilmeyen konjonktürel avantajlarına borçlu olduğunu görüyorum. Bu iki durumu bir yaşam biçimine dönüştürmüş ve iradesi dışında gelişen ama ona sürekli kazandıran bu durumu saplantı haline getirmiş bir PKK ile karşı karşıyayız. Bilinenin aksine pkk devlet zülmünün doruğunu yaşadığı bir dönemde değil tam tersi darbecilerin darbeyi olgunlaştırmak için örgütlere öldürme özgürlüğü sağladığı 1977,1978 ve1979 yıllarında kendisi dışındaki tüm siyasi yapılara ve feodal kesimlere saldırdığı dönemlerde ortaya çıkmış, kimlik bulmuştur. 

Ortadoğu'nun haklının değil güçlünün kazandığı temel sosyolojisi ile yola çıkan PKK bu düşüncesinden hiç bir zaman vazgeçmemiştir. Haklı olmak için siyaset gerekirken asla siyasi refleksini canlı tutmamış, tam aksine köreltmiş ve askeri varlıkla kendine süreklilik aramıştır. Askeri varlık olup sürekli düşman üreterek sorgulanmaktan muaf kalmayı en iyi uygulayan örgüt PKK olmuştur.

Devletin Kürtleri inkar ve yok etme politikaları ile 1991 körfez savaşı, 2003 Irak işgali ve 2011 Esadın Rojava'yı boşaltma politikası PKK'de siyaset yapmayı emreden bir sosyoloji yaratmasına rağmen PKK bunu askeri kazanım olarak görme kolaycılığına kaçmıştır.

Dağ dışında yerleşik alanları savaşmadan ele geçiren PKK ideolojik formatı Leninist teze dayanan "örgüt varsa halk vardır. Örgüt yoksa halk ta yoktur"u "her şey örgütü yaşatmak için"e götürerek yaşananlara en faydacı yaklaşımı yaşam ilkesine dönüştürmüştür. Bundan ötürüdür ki Ortadoğunun en despot iki devletiyle yani İran ve Suriye'yle beraber hareket etmeyi o yüce örgütü koruma tezi ile hep izah etmiştir ve ilginçtir hiç bir zaman ne Ne İran ne Suriye ve ne de Irak'ı düşmanlaştırma stratejisinde Türkiye'nin yerini almamıştır. Yani İran sınırdışı ederken, Suriye vatandaş saymazken ve Saddam Halepçe'de kimyasalla katlederken her zaman bir numaralı düşman Türkiye olmuştur! Tıpkı şimdi IŞİD saldırıları altındaki Kobani gibi Suriye toprağı ve İran denetiminde olmasına rağmen Bu ülkelere değil de Türkiye'ye sataşan bir çıkış gözlemlediğimiz gibi... Üstelik IŞİD'in varlığı bu bölgede yaptığı vahşetin en fazla İran ve Esad'a yarayacağı açıkken... 

İşin en acı tarafı 9 milyon insan yerinden yurdundan edilirken ve 17 bini çocuk 200 bin insan kimyasal silahlarla öldürülürken seyredenler hata alkışlayanların Kobani'de olanları Türkiye'ye mal etmesi. Ve kendi seyirciliklerini Türkiye'ye mal etmeleri... 

İşte bu mide bulandıran ruh hali bu. Bize vicdan satmaya çalışmakta ve bunun üzerinden algılarla bizleri teslim almaya çalışmakta olan ruh hali.. 

Israrla "dün neden onbinlerce insanın gözlerinizin önünde öldürülmesini seyrettiniz?" dememiz engelleniyor.

Bunu en çokda PKK yapmakta!..

İLHAMİ IŞIK / HÜRHABER

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler