ŞEHADET ONLARA YAKIŞIYORDU

ŞEHADET ONLARA YAKIŞIYORDU

90'lı yıllar; Kürdistan'da Pkk ve derin devletin çeteleri için zulüm ve vahşet yılları iken dindarların da biribiri ardına rablerine kavuşması için adeta bereket yılları idi. Genç, yaşlı hemen her gün şehid haberleri geliyordu. İşte onlardan bir kaçı daha

Pkk, 90'lı yıllarda, kimi imam, kimi esnaf, kimi ise kendi halinde birer vatandaş olarak yaşamlarını İslâmî çerçeve içerisinde yaşamaya çalışan insanlara gidip, kızlarınızı bizimle dağa gönderin, cami vaazlarında bizim propagandamızı yapın, bize boyun eğin diyerek baskı yapıyordu. Baskılara direnip isteklerine cevap vermeyenleri ise vahşi yöntemlerle katlediyordu. Derin devletin çeteleri de Pkk'den geri durmuyordu. İşte 90'lı yıllarda Pkk ile derin devletin zulmüne uğrayıp şehit düşen birkaç mazlumun hayatı daha…

ŞEHİT YAHYA TEKİN

2 Ekim 1992 yılında PKK tarafından şehit edilen Yahya Tekin'in davasını ve şehadetini anlatan eşi, tek suçlarının örgüte destek vermemek olduğunu söyledi. Yahya Tekin'i ve nasıl şehit edildiğini anlatan şehid eşi, “Köylüler PKK'lilerin arkadaşlarıydılar. Yahya'yı uykudayken yakaladılar. Eğer uykuda yakalamasaydılar ona bir şey yapamazlardı. Çünkü on adam bile onunla baş edemezdi. Ona hainlik yaptılar. Defalarca gelip gittiler ancak cesaret edip ona bir şey yapamadılar. Onu yalnızken, uykuda yakaladılar ve götürdüler.” dedi.

BİZZAT AMCASI PKK'YE TESLİM ETTİ

PKK'nin şehit Yahya'yı kaçırdıktan sonra vahşi bir şekilde onu katlettiklerini anlatan acılı eş, “Kaçırıldıktan kısa bir süre sonra şehit Yahya'yı Kerboran (Dargeçit) yolu üzerinde asılı halde buldular. Gidip baktıklarında Yahya'nın şehit olduğunu görüyorlar. Bunu yapan Pkk'lilerin hepsi Yahya'nın akrabalarıydı. Zaten akrabaları Yahya'yı Pkk'lilerin eline verdiler. Hatta Pkk'li amcası bizzat kendisi götürdü” diyerek Pkk zihniyetinin nasıl da kardeşi kardeşe düşman ettiğini somut ifadelerle ortaya koydu.

NİYE KIZINI DAĞA GÖNDERMİYORSUN DİYORLARDI

Pkk'nin Şehid Yahya'ya olan düşmanlıklarının nedenlerini de anlatan acılı eş, “Köydeki Pkk'liler Yahya'ya, ‘niye bizimle arkadaşlık yapmıyorsun, niçin kızın dağa çıkmıyor, niçin oğlun dağa çıkmıyor. Niye yürüyüşlere katılmıyorsun. Gel, Gercüş'ün karakoluna saldıralım” diyorlardı. Yahya da onları dinlemiyor ve onlarla gitmiyordu. Bu yüzden O'nu Pkk'ye şikâyet ettiler. Sonra gelip Yahya'yı uykudayken yakalayıp götürdüler.” dedi.

ŞEHİD ŞAHİN BÜNÜL

Şehid Şahin, Bingöllü idi. Mütebessim yüzü, kararlılık dolu bakışları, teheccüd ve duayla ışıyan geceleri, mücadele ve davet koşuşturmasıyla tat bulan gündüzleri… İslâmî bir şahsiyet olarak Şehid Şahin, bir şehid portresinin en güzel numunelerindendi. 1970 yılında dünyaya gelen Şehid Şahin ilk, orta ve lise öğrenimini Diyarbakır'da; üniversite öğrenimini ise Urfa'da bitirdi. Kendisinin İslâmî hassasiyeti çocukluğundan beri vardı. 1996 yılında evlenen şehidin Meryem isminde bir kız çocuğu dünyaya gelir. Şehid Şahin, 03.10.1998 tarihinde Diyarbakır Bağlar Semtinde akşam 22.30 saatlerinde İslâmî çalışmalarını sindirmeyen bir takım güçler tarafından hunharca, kalleşçe uğradığı saldırı sonrası aldığı on yedi bıçak darbesiyle yaralı olarak Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ne getirilir. Onun ölmediğini duyan derin devletin taşeronları Dicle Üniversitesi'ne gelerek ameliyathanenin içinde “yarım kalan işlerini bitirerek” onu şehid ederler. Cenaze sonrası ise şehidin tüm ailesi emniyete götürülerek insanlık dışı muamele ve hakaretlere maruz bırakılırlar.

ŞEHİD ABDULVAHAB YERSİZ

1968 yılında dünyaya gelen Şehid Abdulvahab Yersiz'in ömrü yokluk ve sıkıntılarla geçti. Hayatı âdeta Sünnet-i Seniyyenin gölgesinde şekillendi. Peygamber varisi bir öğretmendi. İslâm davasının aşığıydı. Örnek yaşantısıyla kendisinden sonrakilere örnek olduğu gibi, alnından vurularak akıttığı kanı, geleceği aydınlatan bir meşale oldu. Mazlumca yaşadı, mazlumca şehid edildi. Şehid Abdulvahab Yersiz, Mardin'in Mazıdağı ilçesinde doğdu. Doğumundan on bir ay sonra annesi hastalandı ve vefat etti. Annesiz bebekliği; kelimelerin kifayet edemeyeceği bir dram, bir çile, herkesi ağlattıracak bir şekilde geçti. Şehid, liseyi bitirip Siirt Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğini kazanıncaya kadar hiçbir zaman kendi adına alınan yeni bir kıyafet giymemiştir. Şehid yokluk içinde arkadaşının ceketiyle üniversiteyi tamamlar. 1985 senesinde Siirt Eğitim Fakültesine gitmesiyle beraber hayatı bir değişime uğrar. Orada dindar insanlarla tanışır ve hizmet saflarına atılır. Üniversiteyi bitirdiği sene Diyarbakır'ın Çınar İlçesinin Celıka Köyü'ne ataması yapılır. Arkadaşlarının ısrarı üzerine evlenir ve Mazıdağı'nın Yukarıkonak Köyü'ne isteği üzerine tayin edilir. Artık burada tüm zamanını İslâmî hizmete ayırır ve özellikle gençlerin bilinçlenmesi için yoğun çaba sarf eder. 6 Ekim 1992 tarihinde İslâmî çalışmalarını hazmedemeyen PKK Abdulvahab Hocayı hunharca katleder.

ŞEHİD FAHREDDİN ÇELİK

Şehid Fahreddin, 14 Şubat 1969'da dünyaya geldi. Babası Molla Musa, fahri imam olduğu için bölgenin çeşitli köy ve kasabalarını dolaşırdı. Fahreddin, kardeşleriyle beraber medrese ilmini de öğrenmeyi ihmal etmez. Medrese eğitimi almak için İdil'in Batélé Köyü'ne gider. Bir süre okuduktan sonra annesi vefat eder. Küçük kardeşi M. Şerif de onun yanında okumaya başlar. Şehid Fahreddin ve kardeşi M. Şerif, 1983'te İdil (Hezex) Yatılı Bölge İlköğretim Okuluna kaydolurlar. Şehid Fahreddin, öğrencilerle tanıştıktan sonra onlara Elif-Ba ve Kur'an dersleri vermeye başlar. Kendisinin ve kardeşinin harçlıklarıyla dini kitaplar alır ve sırayla arkadaşlarına okutturur. Artık YİBO'da ismi “Molla” olmuştur. Her vakitte farklı bir camiye gider. Cami imamları ile tanışmaya çalışır ve Kur'ân derslerinde hocaya yardımcı olur. Öğrencilerin sorunlarıyla ilgilenen şehid, ortaokulu bu şekilde tamamlar. Şehid, daha sonra Mardin İmam Hatip Lisesi'nde bir yıl okur, orada da çalışmalarını sürdürür. Ancak ekonomik nedenlerle okulu bırakmak zorunda kalır. Halasının kızıyla evlenerek Batman'ın İpragaz Mahallesi'ne yerleşir. İnşaatlarda çalışmaya başlar. Burada da boş durmaz, camiye gider, İslâmî hizmet veren Müslümanlarla birlikte hizmette bulunur. İslâmî çalışmalarından rahatsız olan Pkk'liler onu tehdit etmeye başlarlar ancak cesaretinden dolayı kendisine yaklaşmaya da cesaret edemezler. Evinin önüne bir duvar örmüş, avlusuna bir kapı yapmak için kalıp yapmış ve beton dökmeğe başlamıştı. 5 Ekim 1992'de gece saat, 21:00 sularında kapının önünde açık alanda çalıştığını gören civardaki Pkk yandaşları onun tek başına olduğunun haberini hemen canilere iletirler. Uzun namlulu silahlarla gelip onu tararlar, vücuduna isabet eden mermiler sebebiyle oracıkta hemen yere düşer ve Rabbine kavuşur.

BİR DAVA ADAMI ŞEHİD HASAN ŞAHİN

Hasan Şahin, 1956 yılında Batman'nın Gercüş ilçesi Nurlu (Dérkfan) Köyü'nde doğdu. Evlendikten sonra 1985 yılında ailesi ile birlikte Antalya'ya göç etti. Önceleri sıvacılık işiyle meşgul olan Şehid Hasan, daha sonra bir bakkaliye dükkânı açmıştır. Hareketli bir gençlik geçiren Şehid Hasan, İslâmî davayla tanışmadan önce de haksızlıklara boyun eğmemiştir. Yumuşak huylu ve mütevazi kişiliğine rağmen her türlü haksızlığa karşı dik durmuştur. Akrabalarının İslâmî mücadeleye katılmaları için çok çaba harcamıştır. Antalya'da İslâmî davanın temelini atan Şehid Hasan, mahalle ve iş arkadaşlarına davayı bir bir anlatarak onlardan bir çok kişinin hidayetine vesile olmuştur. Ferdi çalışmadan ziyade cemaatle çalışmayı prensip haline getiren Şehid Hasan, İslâmî davaya kin güdenlerin düşmanlığını kazanmıştır. Özellikle Pkk mensupları Şehid Hasan'nin bu hizmet ve çalışmalarını sindirememişlerdi. Sürekli kendisini tehditlerle korkutmaya ve sindirmeye çalışarak Antalya'yı terk etmesini söylemişlerdi. Şehid Hasan, bir gece arkadaşının evindeyken otomatik silahlarla taranır ancak yara almadan kurtulur. Önceleri korkutmak için bu şekilde davranan Pkk mensupları, Şehid Hasan'ın vakarlı duruşu ve korkusuzca çalışmalarına devam etmesi üzerine kesin bir karar verirler. Buna rağmen Şehid Hasan, hizmetlerini ve mücadelesini bırakmamış bilakis artırmıştır. Şehid, kendisine yönelik iftira ve karalama kampanyasının devam ettiği bir zamanda kurulan bir pusuda aldığı 44 kurşunla Rabbine kavuşmuştur.

CAHİT SÜREK

Şehid Cahit Sürek Pkk vahşetiyle tanıştığında henüz 18 yaşında idi. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde babasına ait işyerinde bulunduğu bir sırada örgüt tarafından işyerlerine yapılan bombalı ve silahlı saldırıda şehit oldu. Pâk kanı yere düştüğünde takvim yaprakları 5 Ekim'i gösteriyordu.

MUHAMMED SUAT SÜTŞURUP

22 yaşında, nişanlıydı. Silvan'da dindarların zorda oldukları dönemde gazilik mertebesine ulaşmış daha sonra Pkk tarafından, işyerlerine yakın Müslüman kardeşleri olan Hanifi ve Cahit'in işyerlerine bombalı ve silahlı saldırı yapıldığını gören bu kahraman Müslüman yardıma gider. Ancak pusuya yatan başka bir caninin, bulunduğu yere bomba atmasıyla Şehit Suat da şehitler kervanına katılır.

HANİFİ YAVUZ

Şehid Hanifi Yavuz'da barbar örgüt Pkk'nin kanlı yüzüyle iş yerinde tanıştı. 34 yaşında 3 çocuk babasıydı. Dindardı. Sık sık örgüt tarafından kepenkler kapattırılırdı. Ama artık canlarına tak etmişti. Akşam kendisini bekleyen yavrularının rızkı için dükkânını açtı. Aynı saldırıda Şehid Cahit ve Suat'la beraber şehitler kervanına katıldı.

Cafer Selçuk / Doğruhaber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.