Şimdi Mevsimlerden Bahar ve Aylardan Üç Aylar

Zaman rahmet zamanı...

Rahmet cilvelerinin yeri göğü nasıl kuşattığına şahitlik etme ve susuzluktan bağrı yarılmış toprağın rahmeti beklemesi gibi, benliğinin bağrını rahmete açma zamanı. Hem de en içten, en samimi niyazlarla...

İnsanı varlık ötesi, varlık üstü, hatta yarı tanrısal bir varlık olarak konumlandıran moderniteye karşı, varlık hiyerarşisindeki yerini yeniden keşfetme ve bulunduğun yerde haddini bilme zamanı... Hem sen alemden ayrı, bağımsız, kopuk bir varlık değil, ancak alem dairesinin içinde bir cüz olmakla anlamlısın. Sana musahhar kılınmış olan tabiatın anası topraktansın. Yücelere ait olan ruhuna karşı seni balçık olmaya çeken nefsini terbiye ile mükellefsin. Hevaya, hevese ve tenin gel geç hazlarına karşı ulvi olanı seçebilecek takate, ancak sana 'Mekarimul Ahlakı' tavsiye eden Nebi'ye uyarak kavuşabileceksin. Eğer salihlerin süsüyle süslenmeyi, takva sahiplerinin elbisesine bürünmeyi istiyorsan...

Zaman tefekkür zamanı!..

Ve aylardan üç aylar... Hakikati perdeleyen, temsil eden suretleri aşıp öze, cevhere ulaşma ve orada Yüce Allah'ın esmasını kalbin hisleriyle keşfetme zamanı. Hem gözden kalbe ulaşmayan hiçbir güzellik tam ve kalıcı değildir. Üstelik sen, alemin içindeki farklılıklara, çeşitliliklere, çokluklara rağmen birliğe, düzene ve vahdete şahitlik ederek, yüce adaleti kavramak ve 'adaleti ayakta tutan şahitlerden olmak' gibi bir sorumlulukla mükellefsin.

Şimdi her zamankinden daha fazla ibadet zamanı!...

Ve aylardan üç aylar... Namazdaki her bir hareket, dua ve tesbih arasındaki fiziki, akli, sezgisel, hissi bütünlüğü ve ahengi yakalama zamanı. Tahiyyattaki o kutsal buluşmayı haşyetle, hayretle, heyecanla hissetme, 'bir yay mesafesinde' söylenen yüce kelamları, 'bir adım daha atarsam yanarım' diyen Cebrailin 'sidretül münteha' eşiğindeki bekleyiş edebiyle okuma zamanı. Modern zorunlulukların, şartların, kuralların baskısı altında yorgun düşen aklı ve kalbi ibadet deryasına daldırıp tükenmekte olan soluğa can verme zamanı...

Zaman, Hz. İbrahim (a.s.)’a ateşi gülistan eyleyen tevekkülü, teslimiyeti yeniden idrak etme zamanı!..

Hem de 'Hasbinallah ve ni'mel vekil' sırrına ererek. Ve İsmail'i ile çöle terk edildiğinde "Ey İbrahim bunu Rabbin mi istedi?" sorusuna evet yanıtını alan Hz. Hacer'in teslimiyet makamına ulaşmayı arzulama zamanı. Hz. İbrahim'in birtakım kelimelerle sınandığı gibi sen de ahir zamanın dertleriyle sınanmaktasın. İnsanlık sendeki hidayete muhtaç iken, sen de Rabbine muhtaçsın.

Çünkü yer ile göğü, insan ile insanı, insan ile tabiatı barışık hale getirecek tek ilkeler manzumesi senin inancında mevcuttur. Alemdeki yerini bulamayan insanı yalnızlığından kurtaracak olan ışığı sen yakacaksın. Ahir zaman insanına, parçası olduğu büyük varlık dairesinin yabancısı ve düşmanı olmadığını, o dairenin en önemli cüzü olduğunu sen anlatacaksın. İnsanı tüketim ve eğlence kültürünün esiri haline getiren nihilist dünya tasavvurunun sahte özgürlük tutsaklığından sen uyandıracak, ahlak ve erdeme dayalı bir hayata sen davet edeceksin.

Hayatı anlamlandıramadığı için boşluğa düşen insana, alemi kendi başına işleyen bir mekanizma olarak tanımlayanların nasıl da yanıldığını, yaradılış eyleminin her an devam ettiğini, Yaratan ve yaratılan arasındaki bağın ne kadar sıkı ve dinamik olduğunu ve hiçbir zaman sona ermediğini sen anlatacaksın.  Ve insanı anlamsızlık boşluğundan sen çekip kurtaracaksın.

Güç, ekonomi, kâr ve fayda için oluk oluk insan kanı akıtan, insanlığı sömürmenin adına medeniyetleştirme katan modern barbarlar karşısında kandırılan, uyuşturulan nesilleri sen uyandıracaksın. Medeniyet değerlerinden kopartıldığı için kendisini ne İslam toplumuna ne de Batı toplumuna ait görebilen, ikili ruh halinin yaşattığı krizlerle kıvranırken yapay kimliklere tutunamayan nesilleri kökleriyle sen buluşturacaksın. Ve insanlığın aradığı liman olacaksın. Çünkü bu görev için sen seçildin. Eşrefi mahluk olarak yalnızca sen yaratıldın.

Tomurcuğun kemali nasıl ki ağaç olmaksa, senin kemalin de varlık içinde 'Kendini tanımak, kendine dönmek, iç alemini tamir etmek ve sonra da insanlığın kurtuluşu için çabalamaktır. O halde üç ayları fırsat bil, yeniden diril ve diriltmek için güç topla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.