Sınavlardaki sabır ve gizemin önemi

Bütün velilerin ve öğretmenlerin en kutsal görevi öğrencileriyle ilgilenmektir. Bu düşünceyle hareket edildiğinde öğrenciyle birlikte heyecanlanmak, birlikte uykusuzluk çekmek,  birlikte alın teri dökmek cefa gibi görünse de bir harf öğretmenin karşılığını görmek bütün cefaları unutturacaktır. İnsan ilgi süreçlerini tefekkür ettiğinde bu süreçlerin ibadet olarak algılanması en büyük mutluluk kaynağı olacaktır.

Bu anlayışla hareket eden bütün velilerin ve öğretmenlerin ortak paydası öğrenciyi en güzel yere taşıma arzusudur. Bu yönde gereken çalışmalar yapılmışsa sonuçlar noktasında çok fazla düşünmemek gerekir. Çünkü takdir ve sonuçlar Allah katındadır. Neyin hayır, neyin şer olacağını ancak o bilir. Çabaların muhtevasında gizemlerin olduğunu Hz. Musa ve Hızır aleyhi selamın hayatıyla örnekleyelim.

Hızır Aleyhisselam’a verilen ilmin mahiyetini anlamak için Musa (a.s) ile yolculuğunu Kur’an-ı Kerim kısaca şöyle anlatır: Hızır ( a.s), yolculukta karşılaşacakları olaylara Musa peygamberin sabredemeyeceğini kendisine hatırlatmış ve ondan sabır için söz almıştır. Önce deniz sahilinde, yolculuk için bir gemiye binmişlerdi. Hızır ( a.s) bir balta ile gemiyi delince kaptan tamir için geri dönmek zorunda kalmıştır. Musa ( a.s) sabır edemeyip şöyle demiştir: “Gemiyi yolcuları boğmak için mi deldin? Doğrusu kötü bir iş yaptın!’’ Yolculuğun sonunda, ilk bakışta görünmeyen ve perde arkası bilgi niteliğindeki sebebi Hızır ( a.s) şöyle belirtir:

‘’O, deldiğim gemi, denizde çalışan birkaç yoksulundu. Onu kusurlu yapmak istedim. Çünkü gemi yolculuğa devam ederse, ileride her sağlam gemiye el koyan bir kral (deniz korsanları) vardır.”

Hızır (a.s.), yolculuk sırasında, diğer çocuklarla oynamakta olan bir çocuğu öldürdü. Musa (a.s.): “Kısas olmadan, masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın” dedi.  Küçük çocuğun bu erken yaşta vefat ettirilme sebebi Hızır (a.s.) tarafından söyle açıklandı: “Öldürdüğüm erkek çocuğa gelince; onun anne ve babası mümin kimselerdi. İleride onları isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, Rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin.”  Burada Cenab-ı Hakk’ın, anne-babanın hayırlı kimseler olması sebebiyle, ileride kendilerini üzecek, büyük sıkıntılara sokacak bir çocuğu erken yaşta vefat ettirip, onun yerine daha hayırlı bir evladın verilmesinin, gerçekte o aile için “hayır” olduğuna işaret ediliyor.

Yolculuğun üçüncü merhalesi Kur’an’da söyle anlatılır: “Musa ve Salih kul yollarına devam ettiler. Sonunda bir köye varıp, halkından yiyecek istediler. Halk ise onları misafir etmek istemedi. Musa ve Salih kul, orada yıkılmak üzere olan bir duvar gördüler, Salih kul hemen onu doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: “İsteseydin buna karşılık bir ücret alırdın” dedi. Salih kul şöyle dedi: “İşte bu seninle benim aramızın ayrılması demektir. Sabredemediğin şeylerin içyüzünü sana anlatacağım”  Evi, ücretsiz tamir etmesini Salih kul (Hızır) söyle açıklar: “Bu ev, şehirde iki yetim çocuğun idi. Duvarın altında kendilerine ait bir hazine vardı. Bunların babaları salih bir kimseydi. Rabbin, onların rüştlerine erip, hazinelerini bizzat kendilerinin çıkarmalarını istedi. Bu Rabbinden bir rahmettir. Ben bunları kendiliğimden değil, Allah’ın emriyle yaptım. İste, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”

Bu hikmetlerle dolu yolculuktan, insanların günlük hayatta karsılaştıkları bir takim olayların, bazen büyük felaketlerin bir görünen yüzünün bir de asil perde arkasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazen şer olarak görülen olayların arkasından büyük hayırların ortaya çıktığını unutmayalım.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.