Siyaset ve taraftarlık

Siyaset uzun zamandır tam bir mühendislik halini almış durumda.

İnsanları yönlendirmek için her fırsatı değerlendirmek, fırsatlar oluşmazsa kurgular üzerinden gitmek bazıları için artık neredeyse siyasetin olmazsa olmazları arasına girmiş.

Duymadan konuşanların, seslerini yükselttiklerinde kazandıklarını düşünenlerin sayısı bir hayli artmış.

Toplumun huzur ve güveni için adalet ve dürüstlüğün hayati derecede önemli olduğu göz ardı ediliyor.

Siyasi tarafgirlik, futbol takımı taraftarlığına dönüşmüş durumda.

Hakemlerin verdiği yanlış kararlar eğer benim takımımın lehineyse sesimi çıkarmam, hatta kıs kıs gülerim; ama takımımın aleyhine verilen bir kararda sükûnetimi kaybeder, öfkelenir ve bazen çevreye zarar bile verebilirim.

Benim takımımla ilgili yanlış olduğuna inandığım kararların çetelesini tutarım. Lehimde olan yanlış kararlar içinse sesimi çıkarmam, tepkileri görmezden gelirim. Hatta bazen bile bile gerçekleri tersyüz eder, takımım ile ilgili verilen kararı haklı çıkarmaya çalışırım.

Evet, maalesef siyasi arenada da işler halihazırda bu şekilde işliyor.

Bir örnek üzerinden gitmek istiyorum.

HDP çevreleri HÜDA PAR ile ilgili bir konu gündeme geldiğinde yeni döneme uygun olarak bazen “yeni suçlamaları” gündeme getirir, bazen de bozuk plak gibi aynı suçlamaları bıkmadan tekrar ederler. Bu arada karşı tarafın ne dediği hiç dikkate alınmaz.

Mesela…

Kısa bir süre önce “DAİŞ suçlaması” revaçtaydı. Ellerinde gösterebilecekleri hiçbir delil olmadan yalan ve iftiralarla hedef gösterdiler, yıkım ve katliamlara neden oldular.

O suçlama biraz eskidi ve şimdi ellerinde yeni bir argüman var.

Neymiş efendim, HÜDA PAR'ın desteklediği Diyarbakır milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu “Türkiye, Afrin'de Amerika ile savaşıyor” demiş.

Peki, bu yalan mı?

Eğer öyleyse Amerikan başkanı Obama “YPG bizim kara gücümüz, karadaki partnerimizdir” dediğinde neden HDP'den de PKK'den de kimse çıkıp bunu yalanlamadı?

Neden PYD'den ve onunla ittifaka girerek Amerikan desteği ve silahlarıyla Suriye'de alan kazanmaya çalışan Marksist gruplardan biri ya da HDP ve aynı çatıya sığınanlardan birileri çıkıp “Emperyalist Amerika yalan söylüyor, biz onların kara gücü değiliz” demedi.

Bakın, bazı sol gruplar bu meselede Yapıcıoğlu'ndan daha ağır sözler söylüyor!

68 kuşağından olduğunu söyleyen bir grup solcu, Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığına destek açıklaması yapınca  “68liler Birliği Vakfı” çok sert bir açıklama yaptı.

Bakın ne diyorlar:

“Geçtiğimiz günlerde, 68li olduklarını iddia eden bir grubun; Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve yoldaşlarının anılarına karşı saygısızlık ve hakaret niteliğinde bir bildiri yayınlandıklarına tanık olduk.

Bölgemizde 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeye geldiği ilan edilmiş olan Amerikan Ordusu'nun Kara Kuvveti olduklarını çekinmeden söyleyen emperyalist işbirlikçisi bu çetenin bir temsilcisinin Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı'na Adaylığı'nı desteklediklerini ilan ettiler”

“Emperyalist işbirlikçisi bu çete”den ve “temsilcisi”nden sanırım kimi kastettiklerini söylemeye gerek yok!

Şimdi…

Eğer YPG, “Amerika'nın kara gücü” olduğunu kabul etmişse, buna hiçbir itirazda bulunmuyorsa, buralarda birileri neden “Türkiye'nin Afrin'de Amerika ile savaştığı” şeklindeki sözlere tepki gösteriyor?

Siyasi arenada konjonktür gereği her şeyi söyleyemeyebilirsiniz; ama söylediklerinizde dürüst ve adil değilseniz siyasi tutumunuz futbol takımı taraftarlığından farklı değil demektir.

Eğer Amerika'nın “kara gücü” iseniz, bunu açıkça reddetmiyorsanız sizinle savaşanlar da aynı zamanda “Amerika ile savaşıyor” anlamına gelmez mi?

Lütfen dürüst olun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.