Siyonizm Tehlikesi

Dünyadaki çalkantıların, kargaşanın ve terörün baş müsebbibi Amerika’dır. İşlediği cinayetler, katliamlar ve her alanda insan hak ve hukukunu çiğneyişiyle, fesadın ve bozgunculuğun kaynağıdır. Tek başına bu kadar zulmü gerçekleştirecek gücü olmadığı halde, ekonomik ve askeri alanda müttefik ya da dost olarak nitelendirdiği ülkelerin yardımıyla küresel alanda zulmünü sürdürmektedir.

Biraz dikkatlice irdelendiğinde Amerika’nın bu derece yaygın zulmünün arkasında başka güçlerin olduğu görülür. Yahudi lobisi olarak adlandırılan, ancak yeryüzündeki bozgunculuk ve zulmün kaynağını oluşturan bir sistem kuran Siyonistler, ABD’nin emperyalist çehresinin arkasındaki en güçlü odaklardır. Amerika’nın İslam coğrafyasına saldırı düzenlemesi, bir yerleri bombalaması ya da katliamlar gerçekleştirmesinde desturu ya da teşvikinin payı büyüktür. Amerika’yı çepeçevre saran, kimsenin eleştiriye bile cesaret edemediği Siyonistler yeryüzündeki katliamların, yıkıntıların ve cinayetlerin çoğunda doğrudan ya da dolaylı şekilde pay sahibidirler.

Amerika medyası, ekonomisi ve siyaseti Siyonistlerin elindedir. Bir yerlere seçilmek isteyen siyasetçi, Siyonist kuruluşların onayını almak zorundadır. ABD’ye seçilen başkanlar bile Siyonistlerin onayını almadan aday olamazlar. Birilerinin Siyonistlerin menfaatleri aleyhinde bir adım atması durumunda medyayı ve yetkin kurumları devreye sokup yalan ve iftiralarla muhataplarına ağır darbeler vurdurabiliyorlar.

Geçenlerde Başbakan Erdoğan Viyana’da Siyonizm’i faşizm ile eşdeğer tutan bir konuşma yapmıştı. Siyonistleri epeyce rahatsız etmiş olacak ki, önce ABD’nin bazı kentlerinde belediye otobüsleri ve metroların reklam billboardlarında Erdoğan aleyhinde karalama kampanyaları başlattılar. Bununla tatmin olmayınca Amerika kongresini harekete geçirdiler. Kongrenin 89 üyesi Erdoğan’a mektup yazıp Siyonizm hakkında sarf ettiği sözleri geri almasını istedi. Bu tablo bile Amerika siyasetindeki Siyonist etkisini açıklayabilmektedir.

Siyonistler sadece Amerika’da değil, başka ülkelerde de güçlüdürler. Almanya, İngiltere, Fransa ve başka ülkelerde Siyonistlerin derin nüfuzu bulunmaktadır. Örneğin 85 milyonluk Almanya’daki Yahudi nüfusu 120 bin civarındayken Alman medyası Yahudilerin kontrolündedir. Ekonomide de güçlü olan Yahudiler ülke siyasetinde tamamen etkindirler. Alman hükümeti Yahudilerin aleyhinde en küçük bir karar alamaz. Hiçbir Alman vatandaşı Yahudileri eleştirecek en küçük bir ifade kullanamaz.

Bu derece dünyayı kuşatan Siyonistler, işgalci devleti yaşatmak için Filistinlileri katliamlardan geçirirken, İslam dünyasında vahdetin oluşmaması, sefalet ve yoksulluğun artması ve diktatör rejimlerin varlığını sürdürmesi için yoğun çaba içerisindedirler. Özellikle son yıllarda İslam dünyasında milliyetçiliği ve mezhepçiliği yaygınlaştırmak için çalışıyorlar. Yaygınlaşan milliyetçi akımlar ve mezhep çekişmelerinin arkasında siyonizmin çabaları bulunmaktadır.

NATO üyesi ülkelerin çoğu dünyaya yön veren büyük güçler sayılırken, aslında Siyonist hegemonyanın kontrolünde hareket ediyorlar. Bu ülkelerdeki güçlü Siyonist el NATO’yu Siyonist rejimin menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadır. Örneğin işgalci rejimin güvenliği için Malatya’da füze kalkanının, güney illerimizde ise Patroitlerin yerleştirilmesinin temelinde Siyonist rejimin güvenliğini sağlama çabaları bulunmaktadır. Bunun için Suriye’yi bahane gösteriyorlar.
Oysa can çekişen Suriye’nin böyle bir şey yapamayacağını çocuklar bile bilir. Temel amaç Siyonist rejimin güvenliğiydi.
Ülkemizde Yahudi nüfus 20 bin civarındayken ekonomik, siyasi ve medya alanında derin nüfuzları bulunmaktadır. En güçlü basının Siyonist rejimi destekleyen politika işlemesi gözlerden kaçmamaktadır.

Ülkemizdeki Siyonist nüfuz epeyce derindir. Bununla ilgili yakından tanık olduğum bir olayı paylaşmak istiyorum. Muhtemelen 2008 yılıydı. Mustazaf-Der Diyarbakır Şubesi, Siyonist rejimin Filistin’deki zulmünü konu alan fotoğraf sergisi düzenlemişti. Halkın ilgisi büyüktü. Siyonistleri rahatsız etmiş olacak ki Genelkurmay’ı devreye sokmuş, fotoğraf sergisinin toplatılması için yoğun baskı yapmış, serginin takviminden önce toplanmasına sebep olmuşlardı.

İslam’ı kendileri için en büyük tehdit gören Siyonistler, son yıllarda İslam’ı ana hedef haline getirdiler. Müslümanların aralarına fitne tohumları ekmeye, mezhep ve meşrep ayrılığını çatışmalara dönüştürmeye çalışırken, diğer taraftan ılımlı diye adlandırdıkları, her türlü zulme ve sömürüye boyun eğme niteliğindeki İslam’ın güçlenmesi için çabalıyorlar. Dinler arası diyalog ve hoşgörü adı altında uluslararası düzeyde yapılan çalışmalar Siyonistlerin hegemonyaları ve zulmüne engel teşkil etmediğinden önemli oranda destek görmektedir.

İletişim dünyasında, özellikle de internette kapsamlı bir hegemonya kurduklarından oyunlardan eğlence programlarına kadar her alanda etkin olmaya ve özellikle de Müslüman gençliği bozup değerlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Sosyal medyayı avuçlarına almış, dünya siyasetinde önemli bir güç elde etmişler.

Siyonistlerin bu derece yaygın nüfuzunu kırmak fazla da zor değildir. Müslümanların hayatlarını Kur’an ve sünnete göre düzenlemeleri, olayları Müslümanca değerlendirmeleri ve basiretli davranmaları durumunda bu tür şeytani desiseleri etkisiz hale getirmeleri kolaylaşır. Zalim ve bozgunculara karşı uyanık, birbirlerine karşı hoşgörülü davranmaları, fitne ve fesat oyunlarına karşı dikkatli olmaları, İslam’ın ve Müslümanların zararına olacak davranışlardan kaçınmaları durumunda muhatap oldukları oyunları bozabilirler. Allah Teâlâ’nın buyurduğu gibi şeytanın tuzağı çok zayıftır.
 
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.