Telefon nesli

Çocukken annem bana derdi ki; “Oğlum! Ahir zamanda, kıyamet kopmadan önce korkunç bir açlık çekilecek. Öyle ki insanlar açlıktan kırılacak. Kıtlığın hüküm sürdüğü o zamanda, Deccal türlü taamlarla donatılmış bir sofra kuracak. Her kim ki o sofraya oturursa Cehennemlik olacak. Sofraya tamah etmeyip, oturmayanlar ise Cennetliktirler.”

Son zamanlarda halkın yakıştırmasıyla, cep telefonlarının Deccal olduğu iddia ediliyor. Tabi ki bu iddialar birer yakıştırma ve gerçekle bir alakası yok. Ama cep telefonlarının insan hayatı üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde dile getirmek açısından, etkileyici bir örnek.

Çağdaş İslam davetçilerinin önünde koskocaman bir sorun duruyor: Telefon nesli. Etrafındakilerle pek ilgisi olmayan, kendisine sorulan soruları kısa cevaplarla geçiştiren, gerçek hayattan ziyade sanal âlemde yaşayan bir nesil.

Örneğin; bu nesil “Nasılsın” şeklindeki hal hatır kelimesini bir soru olarak algılayıp, sadece “İyiyim” diyerek cevaplandırır. Oysa normal şartlar altında “Nasılsın” bir soru değildir. “Bak kardeşim, ben seni düşünüyorum. Ailen, sağlığın, maddi ve manevi durumun ile ilgiliyim” anlamında karşıdakine tevdi edilen bir sözcüktür. Eskiden bu şekilde hal hatır soran birine; “Allah razı olsun. Hamdolsun iyiyim. Sizler de afiyettesiniz inşallah.” diye mukabelede bulunulurdu.

Neyse biz yine bu telefon nesline dönelim. Dedik ki çağdaş İslam davetçileri için meşakkatli bir problem gibi duruyorlar. Hiç kimse kusura bakmasın. Bizim bu telefonlardan kaçışımız yok. Hepimizin ve yakınlarımızın elinde birer cep telefonu var. Hatta yakında televizyon devrinin kapanacağı dahi söyleniyor.

İnternet ve telefonlarla o kadar hemhal olmuşuz ki, örneğin; ben bu yazımı bilgisayarda yazıp, internet ortamında gazeteye ulaştıracağım. Yayımlandığı gün ise bu kez cep telefonu üzerinden dostlarımla paylaşacağım.

Peki ama hayatın bu kadar içerisine giren ve halihazırda bir nesil yetiştiren telefonlar, “Deccal” fonksiyonu görüp, nesli cehenneme sürükleyen bir cihaz mıdır? Sorunun farklı cevapları olmasına rağmen, genel kanaat; insanların telefonlardan hep olumsuz etkilendiği yönündedir. Öyle anlaşılıyor ki çağdaş bir imtihan ile karşı karşıyayız.

Peygamberimiz ve ashabı Mekkeli müşrikler ile imtihan oldular. Putperestliğin mağlubiyetinden sonra müşrikler veya türevleri atraksiyona kalkıp, değişik zamanlarda değişik yüzlerle karşımıza çıktılar.

Bu nedenle İslam davetçileri her devirde başka başka haller ile imtihan oldular. Bir zamanlar Moğollar daldı İslam coğrafyasına, Müslümanlar onlarla imtihan oldular. Sonra Haçlılar saldırdı ve imtihanın şekli değişti.

Selçuklu ve Osmanlı devirleri çeşitli imtihanlarla geçti. Anadolu coğrafyasında, Cumhuriyetin kuruluşu ile Şeriat ortadan kaldırıldı ve yeni yeni imtihan türleri ortaya çıktı. Örneğin Şapka Kanunu çıkarıldı ve İskilipli Atıf Hoca idam edildi. O gün Müslümanlar şapka ile imtihan oluyorlardı.

Şeyh Said, kendi zamanındaki vaki durumu görüp, fiili olarak tavır aldı. Bu durum o zaman ki Müslümanlar için yeni bir imtihan aşaması anlamına geliyordu. 1990’lı yıllarda Pkk, Kürd illerindeki davetçilere saldırıp, onları katletmeye başlayınca; bu kez İslam davetçileri Pkk gibi bir örgüt ile imtihan oldular.

Derken günümüze gelmiş bulunuyoruz. Bahsettiğimiz gibi önümüzde bir telefon nesli duruyor. Günümüz davetçileri bu nesil ile imtihan oluyor. İslam onlara nasıl arz edilebilir, gerçekten bilmiyorum. Zaten yazımın yazılış amacı cevap vermek değil, sadece sorunu ortaya koymaktır.

Tekrar edecek olursak; İslam davetçilerinin bu sanal âlemin çocuklarına Allah’ın dinini bir şekilde ulaştırmaları gerekiyor. Ama nasıl veya hangi yöntemi kullanarak?..

Nasılını bilen varsa beri gelsin, biz de samimi bir şekilde kendisinden öğrenelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.