Tümörlü Duygu, Yalan

Ayıplarımızı az da olsa örtme ümidiyle ' Bismillah' deyip başlayalım;

Şöyle bir söz vardır; 'Görgülü kuşlar gördüklerini uygular' diye. Çocuklarımız, bizim ömür boyunca yaptığımız davranışlarımızı, jest ve mimiklerimizi, olayları yorumlama şeklimizi kısacası sözlü/sözsüz her türlü davranışlarımızı kayıt altına alırlar.

Bu çıkarım ise peygamberimizin; 'Mümin müminin aynasıdır' sözüne de karşılık bulmaktadır. Bir insan, bir davranışıyla/bir tutumuyla karşı tarafa ayna tutabilir. Tıpkı bir anne/babanın çocuğuna bir davranışı kazandırma adına ayna tutması gibi...

Kayda değer yukarıdaki hadis ile şu kanaate varabiliriz ki çocuklarımızda oluşan istenmeyen davranışların neredeyse tamamına yakını biz ebevynlerin onlara yanlış rol model olmamızdan kaynaklıdır.

Hele ki bu konu hayat sayfalarımıza titizlikle(!), özenle(!) yazdığımız yalan konusu olunca. Biz her ne kadar bu yalanlara beyaz, pembe gibi kılıf giydirsek de biliyoruz ki yalanın ne beyazı olur ne pembesi ne de başka rengi. Bu durumun doğurduğu tek bir gerçek vardır o da çocuğumuza yalana dair köklü bir tohum atmak. Her ne kadar çocuğumuza doğrudan yalan söylemeyi öğretmeyi kabullenmesek de maalesef bunu dolaylı bir şekilde çocuklarımıza öğretmekteyiz. Bunu ise henüz onların fıtratı yalan söylemeyle tanışmadığı ilk çocukluk dönemlerinde kazandırmaya çalışmışızdır kasıtlı olmasa da. Henüz onlar küçücük iken sıraladığınız şu cümleler, kurduğumuz diyaloglar onların fırtratına yalan tohumlarını serpmeye yetebilmiştir;

Yemek yemeyen çocuğa :

_Yemeğini ye çabuk yoksa büyüyemezsin! [Yalan]

Uyumak istemeyen çocuğa:

_Uyumazsan seni sobaya atarım bak! [Yalan]

_Çabuk uyu yoksa çingeneler alıp seni götürür! [Yalan]

Dışarıdan içeri girmek istemeyen çocuğa;

_Karanlık olunca hırsızlar ortaya çıkar seni de alıp götür. [Yalan]

Dediğimizi yapmak istemeyen çocuğa:

_Dediğimi yapmazsan sana bir daha telefon/tablet yok! [Yalan]

 gibi bir çok söylemler çocukta bu tümörlü duygunun ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.

Kimi zaman ebevyn anı kurtarmak adına da yalan kapısını çalar. Misal bir anne düşünelim, eşinden azar işiteceğini bildiği için çocuğunun yanında yaptığı bir şeyi inkar edebilir. Haliyle doğruya şahit olan çocuk kendince şunu kendine öğreti kabul edecek: "hmm demek ki böyle başımız sıkıştığında annem gibi yalan söyleyip içinde bulunduğum kapandan kurtulabilirim". Bunu sizin sayenizde(!) öğrenen çocuk gün gelecek bunu size koz olarak kullanacaktır mutlaka. Çünkü şu bir gerçekki çocuklar biz yetişkinlerden çok daha kurnaz...

Kimi zaman ebevyn çocuğuna şaka(tabi asıl adı yalan) yoluyla da bu tümörlü duyguyu kazandırır. Buna herkes tarafından bilinen şu örneği verelim;

Abdullah b. Âmir (r.a.) diyor ki; Peygamberimizin evimizde bulunduğu bir günde, annem, “yavrum gel, sana bir şey vereceğim” diye beni çağırdı.

Peygamberimiz anneme: “Çocuğa ne vermek istedin” diye sordu.

Annem: Hurma vermek istedim, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Eğer bir şey vermeseydin sana bir yalan günah yazılırdı” buyurdu.(Ebu Davud, Edeb, 45/80, (V,265)

Şimdi de yukarıdaki hadisi birkaç ayetle destekleyelim isterseniz;

"Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?, O gün yalanlayanların vay haline" [Bknz. Saf, 2; Mürselat, 37]

Evet, şimdi siz ebevynlere soruyorum, geri dönüşü olmayan bir gün adına böyle zararlı bir ticareti neden kabul eder ki insan? Hem kendini hem de çocuğunu bizzat kendi elleriyle cehennem narına neden dûçar kılar ki?

Bununla yetinmeyen ebevyn yalan söyleyen çocuğa "sus yalan söyleme yoksa Allah seni cehennenme atar " gibi yalan yanlış söylemlerde bulunarak çocuğu Rabb'inden soğutmakla kalmayıp çocukta: 'demek ki Allah çocukları yakıp cezalandırıyormuş' gibi zihinsel kabuller oluşturabiliyor. Henüz Allah'ı yeni tanımaya, sevmeye başlayan çocuğu Rabb'inden soğutmaya, uzaklaştırmaya ne hakkımız var?

Çocuğa, yaşam mücadelesinde birçok alanda rehberlik etmektir bizim gayemiz. Bunun rotası ise bizim onlara rol model olmamızdan geçmektedir. Siz ne kadar doğru, güzel adına çocuğunuza saatlerce konferanslar verseniz ve çocuğunuz bunu sizin hal dilinizde görmüyorsa şayet, istediğiniz kadar çırpının lakin çırpınışlarınız boşa çıkacaktır. Çünkü şu dönemde hal dili kal dilinden önce gelmekteydi...

Bu tümörlü duyguyu önce kendinizden sonra çocuğunuzdan arındırma dilegiyle; Vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.