Ümmetin perişanlığının sebebi, Amerika ve israil değil!

 Nice zamandır, ümmet perişanlığın bin türlüsünde çırpınıyor. Başına bela olan parçalanmışlık ve ihtilaftan muzdariptir, cerihası kanıyor. Diğer yandan da bir mağlubiyetten bir mağlubiyete adım atıyor.

Coğrafyası kan revan, efradından göğe yükseliyor figan.

Dertler başına olmuş musallat,  “çare çare” diye kıvranıyor heyhat.

Tüm vücudunu işgal etmiş illet, bu hastalık halinin netice verdiği hal-i zillet.

Acı kervan kervan konuyor toprağına, en büyük acıysa düşmüş iblislerin ağına.

Derman arar durur bu pür melal eden derde, fakat farkında değil ki ihtilafla maskara olmuş namerde.

Ne perişanlık, ne illettir, ne zillettir; Amerika ve israil bu ümmet için.

Evet, belki de ümmetin bu manzarasıdır sebep; Amerika ve israil'in varlığı için.

Sakın ha burası anlaşılmasın galat, muhakkak öyledir bu necis devletler sebebiyle de ümmetin başına yağıyor afat.

Hem zalimler ve kâfirler güç alırlar, ümmetin güçsüzlüğünden; ümmetin zayıflığı da kendine ilgisizliğinden. Kendini biliyor zannediyor, fakat hakikatten uzak, sadece zan ediyor.

Bundan bilmediğinden kendini, kıramıyor bendini. Bende ve köle olmuş nefsine, işitme engellisi kesiliyor sesine.

İşte tam burada belirtelim, ümmetin perişanlığının asıl sebebini bilelim. Yüzyıllar boyunca ümmet yenilmez pehlivandı, onu ayakta tutan salih amel ve kuvvetli imandı. Terkedince salih ameli, zayıfladı imanı, belirdi dünya emeli.

Nefsin emrine amade olmak, dünyaya gönül bağlamak ümmetin felaketi, bundan tadıyor acı ve çileden mağlubiyeti.

Bu meseleyi uzatmadan bağlayalım, durup da halimize ağlayalım. Lakin ağlamak tek başına değil bu derdin çaresi, olmadıkça bu din-i mübin için diyarımızın adeta divanesi.

Uzağa gitmeye de ırakta kaybolmaya da yoktur hacet, sen gel en başta nefsinle mücadele et. Nefisle mücadele ki, Peygamberin tabiriyle büyük cihattır. Ümmetin necatı için sırattır.

İşte mesele budur, ümmetin büyük imtihanı. Nefs ve iblis tarafından kuşatılmış her an ve her yanı.

Ümmetin şer güçlerine mağlup olmasının, namertlere maskara olmasının, belki de parçalanıp bölük pörçük olmasının başat sebebi budur. Eğer ümmet nefsine galebe çalarsa, evinde ailesiyle İslâm'ın güzelliklerine dalarsa dünya ve ahiretinin saadeti en güzel neticesidir. Zalimlere, siyonistlere, hainlere, emperyalistlere karşı serfirazlığı, galibiyeti budur.

Mesele buysa ümmetin efradından bu söz önce kendime, ders çıkardım nefsime.

Evimizde, ailemizle, eşimiz, çocuklarımızla, akraba, dost ve muhibbimizle imanın kalesini imar edelim, kolay değil zor olsa da hayatın her alanında nefsimizi, kibrimizi, tembelliğimizi, aşiretimizi, milletimizi değil; İslâm'ı serdar edelim.

Bu hususta bir daha bir daha bıkmadan usanmadan diyelim “Haydi Bismillah”. Bu yola koyulanın, bu yolda cehd ve sebat edenin hamisi, nasırıdır Allah.

Okurlarımız bizden kabul buyursun, bu şiirce bir kaç kelâm, Rabbime emanetsiniz, haydi vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.