Vebal hepimizin boynundadır

Gazetemizin günlük olarak yayınlanmaya başlamasından sonra ki ilk makalem münasebetiyle siz değerli okuyucuları Allah'ın (C.C) selamıyla selamlarım.

Doğrusunu isterseniz klavyemden bal damlasın isterdim. Alem-i İslam'ın perişanlığına değil  ittifak ve mükemmelliğine alkış tutan kelimeler dökülsün isterdim dağarcığımdan.

Bediüzzaman'ın “Hak, neşvünema bulacaktır-eğer çendan toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri muzaffer olacaklardır-eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar.. Öngörüsünün gerçekleşmiş olduğu bir atmosferde;

Ya da İslam'ın gür sedasının yankıları altında huzur veren bir dinginliği resmetmek isterdim yazılarımda.

Maalesef İslamsızlık gurbetinin koyu karanlığındayız. İslam coğrafyasının Batı'nın atış poligonu haline getirildiği günleri yaşamaktayız. Din-i Mubin-i İslam bu günlerden daha zor, daha tehlikeli günler yaşamış mıdır acaba tarihinde? Elbette insanın aklına hemen Moğol belası geliyordur.

Ama emin olunki şu anki bela hem Moğol belasından hem de Haçlı azgınlığından daha tehlikelidir. Çünkü Moğol ya da Haçlı, İslam topraklarına gelirken düşman olarak geliyordu. Şimdiki zalimler ise adeta kurtarıcı olarak bombalıyorlar İslam Topraklarını.

İki kutuplu dünyada, her iki kutup da İslam düşmanıyken bir grubumuz bir kutupla diğeri ise öteki kutupla beraberliğin dayanılmaz utancını taşıyor. ‘Ağacın kurdu içindedir' kaidesince Müslümanlar tarafından dost edinilen küçüğünden büyüğüne her türlü şeytan, bir grup Müslüman'ın desteği ve klavuzluğuyla kadınlarımızı, çocuklarımızı katlediyor.

Ne acıdır ki, her katliamdan sonra da bu zalimler Ümmetin bir kesiminden alkış alıyor. Zalimler İslam'ı, (dikkat edin Müslümanları demiyorum) yok etmek konusunda yarışırken Ümmetin bir kısmı bir düşmanı diğeri ise öbür düşmanı Mehdisi olarak algılıyor. Daha da garibi; bir nokta da  bir düşmanla can ciğer olan Müslüman, diğer bir yerde ise öbür düşmanın emir eri olabiliyor. Bu tür tercihler ise zalimleri adeta kurtarıcı konumuna yükseltiyor.

Kur'an Coğrafyasında esen ihtilaf rüzgârları, ‘nesli ve harsı' yok ederken bile Müslümanlar tarafından aklanabiliyor. Kur'an coğrafyasına bomba yağdıran uçaklara bile, kabul olunmuş yağmur duasının semeresi olarak bakan Müslümanların çekişmesi Medeniyetimizin katline davetiye çıkarıyor.

Müslümanların mezhebi ve etnik ihtilafları 1400 yıllık İslam medeniyetinin ilgasına yol açarken, daha düne kadar sanı duyulmamış devletlerin bile İslam coğrafyasını çiğnemesine yol açıyor.

Şu veya bu Müslüman Devlet ya da herhangi bir grup değil kastım. Ümmetin içinde bulunduğu bu zilletin vebali hepimizin boynundadır. Oysa Rabbimiz İzzetli olanları sayarken kendi yüce isminden sonra Peygamberini sonra da mü'minleri zikretmişti.

Gerçekten öyle miyiz diye soralım mı kendimize?

Selam ve Dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.