Virüs gidince ne değişecek?

Eksi ve artı kutuplar gibi kan dökücü tarafını ilmiyle bastırarak imtihan ve hikmet devranında ilerleyen insan, her ne zaman alemleri sahipsiz, kendisini ise başıboş görmeyi yaygınlaştırmışsa, kendisine yeryüzünde halifelik rolü bahşeden aşkın güç, adeta verdiği mühletten bir iki parçayla Ademoğlunu perçeminden yakalamıştır. Tabi bununla kimileri yola gelmiş, kimileri yolunu bulmuş, kimileri içinse bu, yolun sonu olmuştur.

“Andolsun, onlara Rabbinin azabından 'bir ufak esinti' dokunacak olsa hiç tartışmasız; 'Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız' diyecekler.” (Enbiya 46)

Bu son azap, demek ki ufak bir esinti bile değil.

Neyse, yeni bir dünya kurulacak, her şey değişecek filan deniliyor ya. Evet kimilerinin karizması çizilecek, fiyakası biraz bozulacak, konforu düşecek ama öyle abartıldığı gibi büyük değişim, dönüşüm olmayacak.

Bir kere Müslümanların ekseri virüs geçip gittikten sonra da çok sevdikleri alışkanlıklarına kaldıkları yerden büyük bir hızla devam edecekler: Birbirlerini üzecekler, kıracaklar, hased edecekler, dışlayacaklar, horlayacaklar, tekfir edecekler, dertlerine koşmayacaklar, zalimlere meyledip onlardan gizli dostlar edinecekler, ‘nefsî’ ‘nefsî’ deyip sadece kendilerini düşünecekler, ihtilaf, zaruret ve cehaletin bayrağını daha yukarı kaldıracaklar. Korkunun, zilletin, taassubun, rehavetin, tarafgirliğin ve küçük hesapların peşinde oyalandıkları halde tarihî nostaljileriyle kendilerini avutacaklar.

Avrupa Birliği dağılmayacak. Çünkü zayıflayan ekonomileri onları daha fazla birbirine mecbur ve mahkum edecek.

Peki ders alacaklar mı? Acizliklerini anlayıp azgınlığı, şımarıklığı bırakarak ateizm ve nihilizmden Yüce Yaratıcı’ya mı dönecekler? demiyorum, mesela kendilerine sığınmaya gelen mültecilere bundan böyle engel olmayacaklar mı? Tabi ki hayır.

Belki temizliğe biraz daha önem verecekler -affedersiniz- tuvaletlerinde su kullanmaya başlayacaklar ama bunun ötesine geçmeyecekler. Mazlum coğrafyaları sömürmeye, işgal etmeye, başlarına lanetli rejimlerini ve uşaklarını dikte etmeye aynen devam edecekler.

ABD de belki bir yıl biraz yorulup yıpranacak ancak virüse, değil iki yüz bin, on milyon kurban verse bile hiç değişmeyecek, demokrasi götürdüğü halkların üzerine bomba yağdırma, darbe yaptırma, ihtilafları körükleme, zihinleri iğdiş etme, siyasî ve ekonomik hileler gibi ne kadar numarası varsa hepsini olduğu gibi sürdürecek.

Çin’in insan ötesi dijital çağa öncülük edeceği iddia edilen simülasyonları ise elbette ki şu an halihazırdaki süratin bir ileri vitesi olarak genişleyecek.

İlk başta devletler olarak değil fakat kitleler halinde insanlık, manevi boşluğu için Kur’an’a ve Sünnet’e yönelecek. Ayet-i Kerimeler, Hadis-i Şerifler, İrfânî gelenekler dalga dalga yayılacak, İslâmî literatürün anlamları değerlenecek. Yani dünya Müslümanların eliyle değil Kur’an, Sünnet ve İslami sabitelerle, kıymetlerle hızla düzelme yoluna gidecek..

Üstadın müjdelediği gibi en gür seda olan İslam’ın sedası çok yakında cihanın her tarafında duyulacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.