Yeni Dünyada Müslümanların Yeri

Yeni Dünyada Müslümanların Yeri

SDAM, Dr. Abdulkadir Turan'ın katılımıyla Yeni Dünyada Müslümanların Yeri konulu online seminer etkinliği düzenledi.

Konuşmasına SDAM olarak yaptıkları seminer etkinliklerine pandemi süreci nedeniyle online olarak devam edeceklerini, bu vesile ile de yeni dönem seminerlerin hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Turan, dinin insan hayatında önemsizleşeceğine yönelik bir propaganda dalgası ile karşı karşıya olduğumuzu, ancak bunun doğru olup olmadığı, bu propagandanın özelde neyi hedeflediği konusunu irdelemek üzere hasbihal etmek istediğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti;

“19. yüzyıldan önce din karşıtı şiddetli bir dalga ile karşılaştık, ancak İslam dünyası büyük ölçüde bu dalganın dışında kaldı. Bu dalga, daha çok Yahudi ve Hristiyan dünyayı saran bir dalgaydı ve 19. yüzyılda ‘din afyondur' şeklinde yoğrularak bir tür slogana dönüştürüldü. 20. Yüzyılın başında öncelikle Ortodoks, daha sonra kısmen Katolik Hristiyan dünyasında dine karşı şiddetli bir baskıya dönüştü. 19. yüzyılda bu bir fikirsel mücadele iken, 20. yüzyılın başında Sovyetlerin kurulması, komünizmin devletleşmesi ile birlikte dine karşı bir baskıya dönüştü. Süreç, İslam coğrafyasında 50'li hatta 60'lı yıllarda ulusal sosyalizm şeklinde baskı rejimleri tarafından dine karşı bir işkenceye dönüştü. Çin ve Hindistan'da da dine yönelik baskılar vardı. 20. yüzyılın ikinci yarısına geldiğimizde, Hristiyan, Hinduizm ve Çin dinlerine yönelik baskılar azalırken, İslam dünyasına yönelik baskılarda artış görüldü. 20. yüzyılın sonlarında ise İslam'a yönelik baskı da gevşedi. Özellikle 21. yüzyılın başında diktatöryal rejimlerde bir gevşeme hali görüldü. Fakat biz yeni dünyada yeni bir dalga ile karşı karşıyayız. Şu anda dine karşı baskı artık sadece İslam'a yönelmiş durumdadır. Küreselleşme ile birlikte, buna karşı duran anti-küreselci, ulusalcı ve milliyetçi bir dalga oluştu. Bunun öncülüğünü büyük ölçüde Rus düşünürler yaptı. Çin ve hatta Amerika'daki evanjelik Hristiyanlar da bunu sahiplendi. Ve milli dinlerin yaşatılmasına yönelik ciddi çabalar söz konusu oluyor. Ortodoks kilisesinin paslanmış kapıları açılıyor, kirli haçlar temizleniyor. Katolik dünyasında da durum aynı şekildedir. Hindistan'da camiler Hindu tapınağına dönüştürülüyor. Çin'de de benzer şeyler oluyor. Ama bu unsurlar topyekûn İslam'a karşı savaşıyor. Arap dünyasında ise Arap milliyetçiliğini İslam'dan koparmak suretiyle canlandırmak istiyorlar. Benim biraz dindarlaşmam, sizin ise dinden biraz uzaklaşmanız lazım diyorlar. Suudi'den BAE'den reform talep ediyor, İhvanı sınırlandırmak istiyor. Çin kendi dinlerini güçlendirirken Doğu Türkistan'da İslam'ı zayıflatıyor. Rusya da tolere edilebilecek bir İslam'ı kendi kültürünün bir parçası olarak sayıyor ama İhvan'a karşı rejimlere destek oluyor. Özetle dünya, bizim ahlak ve dine biraz ihtiyacımız var derken, İslam'ı ise menfi bir din ve insanlık sorunu olarak görüp, bu dinin zayıflatılması gerektiğini söylüyor.”

‘Peki buna karşı İslam'ın durumu nedir?' şeklinde bir soru ile konuşmasına devam eden Turan: “İslam dünyasının uyanışını bizden önce 2 dalga olarak değerlendiriyorum. Birinci dalga Şeyh Halid-i Şehrezori'nin başlattığı dalgadır. Bu, anti-emperyalist bir tarikat dalgasıdır. İkinci dalga ise tam 100 yıl sonra İhvan, Cemaat-i İslami ve diğer İslam ülkelerinde oluşan cemaat dalgasıdır. Önce tarikat, sonra cemaat dalgasıdır bunlar. İkisi de büyük işler başarmıştır. Birincisi işgali sonlandırırken, ikincisi yeni bir nesil yetiştirmeyi gerçekleştirmiştir. Benim görüşüme göre 2. dalga 2000'e doğru gelirken İslam coğrafyalarında ağır bir kırılma yaşadı. Bir fetret dönemine girildi. Her 2 dalgada da dünya küfrüne karşı Müslümanlar konusunda ılımlı iken, düşmanlara karşı hep Müslümanlardan yana bir tavır alındı. Müslümanların aralarındaki ihtilafları gidermeye yönelik hassas davranıldı. Küfre karşı duran Müslümanların mezhep, akide ve kimlikleri ile hiç ilgilenilmedi. Kimsenin akide yapısı ithal edilmedi ve müspet bir uğraş içinde olundu. Ama 2002 sonrasında birbirleri ile savaşan Müslümanlarla daha çok ilgilenildi ve savaşanlar adına taraf olmaya başlandı. Ayrıca akideleri ile akidelenme gibi bir vaziyet içine girilmeye başlandı. Kazanan tarafın akidesi hakkın delili yapıldı ve tüm Müslümanların da buna inanması istendi.” şeklinde konuştu.

Turan, ‘geldiğimiz noktada yeni genç nesil 3. dalgayı başlatabilecek mi?' diyerek şöyle devam etti: “Bize karşı fiili bir savaş var, ideolojik bir savaş var ve ahlaki anlamda nefsi yoldan çıkarmaya yönelik bir savaş var. Bu bir abartma mıdır, ya da savaşı kabul edip irademizi buna karşı tatil mi edeceğiz, yoksa günün koşullarına göre uygun bir mücadele sergileyebilecek miyiz? Bu dalga, 1 ve 2. dalgadan da istifade edecek ama bugüne uygun bir mücadele yöntemi ile mücadelesini yürütmelidir.”

Müslümanların bugün sadece eleştiri yaptığını ve sadece tatmin olma gibi bir hastalık içinde olduğunu, oysa ümmetin olumsuzluklara karşı hakaret yağdırmaktansa, olumlu anlamda ihya sürecine nasıl bir katkı sunabileceğini düşünmesi gerektiğini ifade eden Turan: “Bir bilgi sistemimiz olmalı, üretmeliyiz, geleceğin İslam şehirleri, İslam devletleri, okulları, aileleri nasıl olacak, buna dair düşünce ve fikir üretmeliyiz. Hasan el Benna gibi uygulanabilir bir program uygulayıp hareket tarzı ve projeler ortaya koymalıyız. Sadece zamana küfredip, her şeyi eleştirirken hiçbir adım atılmaması büyük bir hastalıktır. Bu 3. dalga konusunda bir gözden geçirmeye ihtiyacımız var, bizler etkisiz mi kalacağız, yoksa bir şeyler yapma konusunda harekete mi geçeceğiz. Kendimizi küçümseyerek, güçsüz ve aciz bir hissiyat içerisinde olamayız. Eksiklerimiz olabilir, ama önemli olan onları tamamlayarak bir adım atmak ve çabalamaktır.” şeklinde devam etti.

Son olarak günümüz insanını içki, fuhşiyat, sosyal medya, film izleme ile tatmin etmeye yönelik bir dalganın da mevcut olduğunu söyleyen Turan, “bu yeni dünyada kendimize yeni bir yer bulmak zorundayız. İrademiz var, istersek tercih edebiliriz ve istersek Allah'ın izniyle başarabiliriz.” dedi.     

Seminer soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler