Yerel seçimlere doğru

Yerel seçimlere doğru gidilirken ittifak tartışmaları kamuoyunda anlaşılması zor bir mantığın yerleşmesine neden oldu. Buna göre ittifak yapan iki ya da üç partinin oyları toplanıp “filan şehirleri şu ittifak alıyor” tespitinde bulunuluyor. Şehirler sanki başkanlık kazanılmış gibi pazarlık konusu yapılıyor.

Oysa ittifak yapan partilerin seçim sürecinde bazı konularda karşı karşıya gelme ihtimalleri göz ardı edilmemeli. Biz bunu “Andımız ve Türkçe ezan” konusunda yaşadık. MHP yönetiminin her iki uygulama konusunda da Kemalistlerle aynı düşünceye sahip olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Şu anda PKK ve FETÖ ile mücadele konusunda AK Parti ile aynı yerde görünüyorlar; ama MHP milliyetçiliğinin ideolojik anlamda ulusalcı Kemalizm ile bir farkının olmadığı ortada. Hatta MHP tarafından CHP'ye yöneltilen eleştirilerden biri de HDP tabanından oy bekledikleri için “Andımız”a yeterince sahip çıkmamalarıydı.

CHP ve İYİ Parti arasında kurulan ittifakın da sandığa bire bir yansıyacağını söylemek zor. CHP'nin HDP tabanına yönelik mesajları milliyetçi oylara göz diken İYİ Parti için ciddi sıkıntılara neden olabilir. CHP'nin Ankara adayı Mansur Yavaş'ın HDP ile görüşmeyeceğini söylemesi bu anlamda bir hamle olarak düşünülebilir.

Bunun yanı sıra parti tabanları da her zaman yönetimler gibi düşünmeyebilir. Sosyal medyada bunun işaretlerini görmek mümkün.

Adayların belirlenmesinde asıl kriterin ne olduğu tam olarak belli değil.

CHP tabanında Muharrem İnce'ye yakın isimlerin tasfiye edildiği, seçilemeyecek yerlerde aday gösterildiği kanaati “sandık küskünlerinin” sayısını artırabilir. Oy kullanma oranlarının düşmesinden her zaman en çok etkilenen partinin CHP olduğunu unutmamak lazım.

AK Parti, dış politikadaki gelişmeleri öne çıkararak oy toplamayı düşünüyor; ama krizin sokağa nasıl yansıdığından ve algıların değişiminden habersiz görünüyor. Bir anda yüzde elli fakirleşen insanların “Ne yapalım alternatif yok!” bariyerini aşması sandıktan beklenmeyen sonuçlar şeklinde kendini gösterebilir.  Bunun yanı sıra özellikle büyük şehirlerde aday belirleme sürecinde “Karadenizli olma şartının” öne çıkmasının sandığa menfi biçimde yansıması ihtimal dahilinde.

Seçilecek yeni yönetimlere de “Kayyım atanması” ihtimali HDP için seçim çalışmalarında ciddi bir problem. Bunun psikolojik etkisinin sandıklara yansıyabileceği, HDP tabanında “sandığa küsme” gibi bir durumun ortaya çıkabileceği ihtimali var. Bu durumda ortaya çıkabilecek oy kaybı bir kırılmayı beraberinde getirebilir.

Bunun için farklı arayışlara girmiş HDP.

Grup başkanvekili Ayhan Bilgen yaklaşan yerel seçimlerle ilgili şu ilginç açıklamayı yaptı:

“Meclis üyeliği konusunda güçlü bir kampanya yürüteceğiz. Bizim için yerel demokrasi başkanlıklar meselesi değil meclisler meselesidir. İl genel meclisi, belediye meclisi seçimlerini bütün Türkiye'de hiç tartışmasız önemseyerek güçlü bir kampanya yürüteceğiz.”

Öyle görünüyor ki, HDP, kendi tabanına, il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerinde HDP'ye başkanlıkta ise CHP ve İyi Parti'ye oy verilmesini önerecek. Ya da en azından şimdilik parti yönetimi böyle düşünüyor. Tabii bu batı illeri için geçerli olacak. “Kayyım atanmasına” karşı nasıl bir önlem alınacağı ise daha belli değil. Adaylarını CHP'de gösterme ya da kendilerine yakın CHP adaylarını destekleme gibi bir seçeneğin de masada olduğu konuşuluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.