Şehzade DEMİR

Şehzade DEMİR

Yıldönümünde 15 Temmuz Darbe Girişimi

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden dört yıl geçti. Bu dört yıla o kadar çok şey sığdı ki 30-40 yıl sonra torunlara bu kısa dönemde yaşananları anlatırsanız muhtemelen inanmaz ve bu kadar çok şeyin sığmasının mümkün olmadığını söylerler. Haksız olmazlar tabi. Biz kendi gözlerimizle görmesek veya kendimiz yaşamasak bizim de inanmamız çok zor olacaktı.

Darbe girişimi diyoruz. Zira girişimin 251 şehid verilmesinin yanında başarısızlıkla sonuçlandığını ve bastırıldığını biliyoruz. Ancak darbe girişiminden günümüze Türkiye’de yaşanan baş döndürücü değişimleri gördüğümüzde acaba diyoruz; gerçekten darbe başarısız mı oldu? Veya darbe girişiminde hedeflenen sonuç, gerçekten ülke yönetimine el koymak mıydı? Bu darbe girişiminin arkasındaki üst aklın amacı, başarı kıstası neydi? Darbenin arkasındaki üst akıl FETÖ müydü? FETÖ’nün arkasında kimler vardı… gibi sorular belki hiçbir zaman net bir cevap bulmaz. Ancak yaşanan sürecin ortaya koyduğu sonuçlar doğru okunabildiğinde bazı cevaplara ulaşmak çok zor olmayabilir.

Türkiye’nin darbelerle anılan cumhuriyet tarihini hızlı bir şekilde gözlerimizin önünden geçirdiğimizde aslında başarısız bir darbe geleneğinin (bir iki küçük deneme istisna edilirse) pek olmadığını görürüz. Türkiye’de başarısız bir darbe girişimi hiç olmamıştı 15 Temmuz gününe kadar. Bu darbe geleneğini incelediğimizde, başarısızlık bana çok makul gelmiyor her nedense.

Bu kısa dönemde çok şey yaşandı dedim. Neydi bu yaşananlar:

Türkiye, iki yıldan fazla süren bir olağanüstü hal ile yönetildi. KHK’lar dönemi, uzun süre tartışılacak uygulamalar getirdi. Darbecilerle hesaplaşma sert ve hızlı oldu. Ama bu hesaplaşma sadece darbecilerle olmadı. Kurunun yanında yaş da çok yandı, yakıldı. Bu hesaplaşma, birçok sahada klikler arası hesaplaşmalara da sahne oldu. Uzun soluklu kavgalar henüz bitmiş değil.

Her şeyden önemlisi sonuç itibarıyla sistem değişti Türkiye’de. Parlamenter sistem, cumhurbaşkanlığı sistemi ile değiştirildi. Yönetime ciddi bir istikrar geldi. Ancak geçen sürede yönetimdeki istikrarın paydaşlarının azaldığını, çok sorgulanmayan bir anlayışın daha fazla ön plana çıktığını gördük. Parlamentonun yetki ve etkisi ülke yönetimi üzerinde neredeyse sıfırlandı.

FETÖ büyük oranda bitti diye biliyoruz. Ancak FETÖ hesaplaşması maalesef hiçbir zaman ‘ihanet’ tabakasına ulaşmadı. Kalburüstü kadroların neredeyse tamamı bir şekilde soluğu dışarıda aldı. FETÖ’nün etkisinin büyük oranda tırpanlandığını söylemek mümkün. Ancak zihniyetlerinin hala ülke yönetiminde etkin olduğunu görüyoruz. Devlet hafızasına kodladıkları anlayış hala birçok kurumda belirleyici olmaya devam etmektedir. İlk günden beri mütedeyyin insanları hedefine koyan FETÖ, ömrünün sonuna kadar dindarlarla savaştı. Şimdi bu savaşı kurumlara hâkim yeni anlayış, FETÖ’nün mirasına sahip çıkılırcasına sürdürmektedir.

İktidar partisinde ve yürütmenin yönetim anlayışında görülen değişim, bu süreçte belki en fazla dikkatleri çeken husus olmuştur. Türkiye darbe geleneğinde genelde siyasilere el çektirilir, hükümet derdest edilir, meclis sükûnet sağlanıncaya kadar kapatılırdı. Bu seferki darbe sürecinde hükümete el çektirilmedi elbet. Zira darbe başarısız oldu diyeceksiniz. Ancak darbe sonrasında hükümet, yani yürütme erki yerinde kaldığı halde darbeden önceki yönetim anlayışları ile hassasiyetlerine el çektirildi. Kavga edilen zihniyetlerle ortaklıklar kuruldu. Makamlarda hükümetin ceketi kaldı sadece. Meclis hususunda ise gelenek bozulmadı. Zira OHAL, iki yıl boyunca meclisin kapısına kilit vurdu.

Sorular çoğalıyor elbet. FETÖ darbe mi yaptı, onlara darbe yaptırıldı mı ya da aslında darbe FETÖ’ye mi yapıldı, bu darbe başka kimlere yapıldı?  Sorularına daha başka sorular da eklenebilir. Ama itiraf etmek gerekir ki müthiş bir aksiyon yaşadık. Allah bir daha yaşatmasın diye dua etmek ister insan. Ancak darbecilik bir kültürdür bu memlekette. Sistem böyle kurgulanmıştır. Yarın yine darbe girişimleri yaşansa elbet yine hakk adına karşı duracağız. Ancak demem o ki; darbe sonrası hiç iyi yönetilmedi. Cumhuriyet tarihi boyunca olduğu gibi yine en ağır bedel, dindarlara ve dindarlığa ödettirildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.